Bir değil, iki değil, her seferinde aynı şey oluyor... Diyelim ki kızlı erkekli bir grup yemeğe ya da eğlenmeye gidiyoruz. Eğer masamızdaki arkadaşlarımız arasında bekar, yakışıklı ve ünlü biri varsa o yemek benim için kabusa dönüyor.




Selfi çektirmek ayağına bizim yakışıklıyı kadraja almalara, bir bahane ile sohbet etmeye çalışmalarına filan değil itirazım, ki bu da ayıp ama basbayağı sosyal medyada dm'den yürüyor bu kadınlar!




Eşi de o masada




Yahu belki adam masadaki kadınlardan birinin sevgilisi; bu nasıl bir cesaret? Bu nasıl bir adabsızlık!




Üstelik bu kadınlar da kendi erkek arkadaşlarıyla oturuyor hatta kiminin yanında eşi bile bulunuyor!




Restoranda gayet ciddi davranıyor, hiç açık vermiyorlar ama her yemeğin sonunda, gittiğimiz yerden en az iki kadından mutlaka arkadaşların sosyal medyasına direkt mesaj geliyor: "Yakından görmek güzel, belki bir akşam da birlikte yemek yeriz" vs.




Daha neler göreceğiz?




Benim bu konudaki hassasiyetimi, masada arkadaşın da olsa sevgilin de, birlikte çıkılmış bir yemekte etraftaki insanlarla flört edilmesinden duyduğum rahatsızlığı bilen arkadaşım son gelen mesajı gösterince "Yok artık" dedim. Bu kadın daha iki saat önce yan masamızdaydı ve kocasıyla baş başa tatlı tatlı yemek yiyordu...




Sosyal medyayla birlikte bu ‘cesur' kadınlarla da tanıştık. Bence bunun adı cesaret de değil, düpedüz fütursuzluk!




Bakalım daha neler göreceğiz...




Sahte sevgiliyle sahte mutluluk




Tıpkı Sezen Aksu'nun ‘Manifesto' şarkısındaki gibi yaşıyoruz hayatı. Yaşıyoruz desinler diye, bizi çok sevsinler diye, sosyal medyada her anımızı paylaşarak...




Peki, sosyal medyada başkalarıyla paylaştığımız hayatları mı yaşıyoruz? Herkes bu kadar mutlu, herkes herkesin dostu, herkesin ‘eşsiz' bir ilişkisi var, herkes yiyor, içiyor, geziyor ve çok mu eğleniyor gerçekten?




Pek tabii ki hayır...




Buna en güzel örnek, Japon fotoğrafçı ve blogger Keisuke Jinushi... Bu arkadaşımız, sevgilisiyle sık sık tatile gidiyor ve en romantik anlarını sosyal medyadan paylaşıyor. Fotoğraflara bakan, orada mutluluk verici büyük bir aşk görüyor.




Oysa ki ortada sevgili yok...




Bir peruk bir de oje




Jinushi'hin yanından hiç ayırmadığı bir peruk ve bir de tek elinin tırnaklarına sürdüğü kırmızı ojeden ibaret ‘sevgili'...




Aslında deneysel bir çalışma bu. Jinushi bundan birkaç yıl önce sosyal medyada yalnızlığın insanları mutsuz ettiğini ve yalnız insanların hiç ilgi görmediğini fark etmiş. Sevgilisi olmayan birinin, sevgilisi varmış gibi fotoğraf çekebilmesimnin yollarını aramaya başlamış. Bir gün arkasındaki bir heykel ile selfi çekerken, heykelin kız arkadaşı gibi sanılması ve bir anda ilgi çekmesi ona ilham vermiş. Sonra da ortaya bu sahte sevgili çıkmış.




Beni kıskansınlar istedim




Bu konuda bir de kitap yazmış Jinushi. Kitabın başında "Bu fotoğrafları çekmeye başladığımda insanların çok tatmin edici bir hayatım olduğunu düşünmelerini ve beni kıskanmalarını istedim" demiş. Kitabın sonunda ise üzgün, yalnız ve sahte olan ‘gerçek' dünyasından bahsetmiş ki, hala bir kız arkadaşı yok.




Takipçileri, kız arkadaşıyla (!) olduğu fotoğraflarda onu mutlu bulurken, büyükannesi ise çok zavallı göründüğünü düşünüyormuş.




Durum bu işte.




Ve maalesef tek doğru yorum büyükanneden gelen...







İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR