Çocuklu tatil ne zormuş!




YAZ mevsiminin içinde tam gaz ilerlerken ben de tatilci yaşantımı yazlıkçı moduna çevirerek ve yollarda harap olmadan Alaçatı'yı ana merkez yaparak olaya başladım. Yazlık kafasına girince İstanbul'a dönüş problem olmasın, aklım kızlarımda kalmasın diye Çeşme'ye kedilerimi de getirdim. Uzun süre uçakla gitmeyi düşünüp sonra havayolu şirketlerinin evcil hayvanlar için fenalık getiren detaylarından sıkılıp otomobil ile yolculuğu tercih ettim. Yeni evin eşyaları tamamen bagajı ve arabayı kaplamışken bir de kafesleriyle beraber bizim kızlar da arabaya binince, Hint filmlerinde tavuklarla aynı alanda yolculuk ettiğiniz otobüs seyahatleri gibi bir portre ortaya çıktı. Bilinçli ebeveynlik yapacağım ya, yolda kedilere verilmesi tavsiye edilen sersemletici ilaçları da kullanmadan başladık yola. İlk durak Yenikapı'daki hızlı feribota bindiğimizde arabaları bıraktığımız alanın hiçbir hayvanın barınamayacağı kadar sıcak bir yer olduğunu fark edip yine kızları yüklendik. Bir yandan "Allah'ım ne olur viyaklamasınlar da uçaklarda çocukları ağlayan aileler pozisyonuna düşmeyeyim" diye dua ediyorum. Çünkü konu hakkında o kadar yazdım-çizdim ve söylendim ki Tanrı'nın bir benzeri hikâyeyi bana karma olarak yaşatması çok doğal. Neyse ki ev hayvanlarının barındırıldığı daha serin bir bölüm bulduk ve çocukları bir nevi "kreş"e bıraktık. Bıraktık bırakmasına ama sürekli yanlarına gidip kontrol etmekten yolculuğun tadını çıkaramadım bile.




HAYVAN AMA SENDEN TEMİZ


Kazasız belasız ve minumum viyaklamayla yeni evimize taşındık taşınmasına ama bu sefer de komşularla bizim kızların tanışması olay oldu. İnsanlarla ilişki kurmaya bayılan sosyal kedilerim bahçeleri dolaşıp komşulara tek tek merhaba dedi. Alıp kucağına seven de sert bir şekilde kovalayan da oldu ama kızlarım şimdiden sitenin en çok konuşulan evi olarak bizimkini parlatmayı başardılar. Bu sayede tüylerinden sağlık fışkıran kedilerin bile yanlışlıkla girdikleri evlerde "kirlenme" duygusu yaratabildiğini öğrenmiş oldum. Hadi kedi hakkında hiçbir şey bilmemeye hak veririm de, insanlardan on kat temiz olduklarını bilmek genel kültür kapsamına girse artık. Böylesi herkes için daha kolay.






Giyilebilir teknoloji




TASARIMLARINA bayıldığım ezta+tuba ikilisi bu sezon işi biraz ileri götürüp giyilebilir teknolojiye el attılar. Intel'in araştırma ekibiyle paralel işler yürütmeye başlayan tasarımcılar yeni sezon tanıtımlarını da bu ayardaki işlerini kullandılar. İkiliden Ezra Çetin, ekranı ayrılıp iPad olan diz üstü bilgisayarları görünce "Teknoloji sürekli kendini yeniliyor, biz de işin içine daha çok teknoloji katmalıyız" diye olayı başlatmış. Asus ürünleri kullanılarak yapılan moda çekimlerinde moda ve teknolojiyi bir araya getirmeyi başardı. Geçtiğimiz hafta Borusan Oto Dolmabahçe Sahne'de gerçekleştirilen bir sergiyle tanıtılan fotoğraf ve sinamagraf sergisindeki işler, kendisini tanıdığım için çok mutlu olduğum genç fotoğrafçı Ece Gürlü tarafından hayata geçirildi. Özge Ulusoy, Gonca Vuslateri, Alexander Kokoskeriya gibi isimlerin fotoğraflandığı sergi, Ezra+Tuba'nın Intel ve Asus işbirliğinde başlattığı yeni girişimin ilk noktası.




Sıcak basmasına karşı eğlence




İSTANBUL'DA durulmuyor, sıcak ki ne sıcak konuşmaları yapılırken yazlık mekânlar da varlığını sürdürmeye devam ediyor. Kimi teras partilerine yüklenirken içlerinden en enteresanı soğuğa yüklenen Rehab oldu bence. Özgür Aras, bu sezon daha da iddialı hale getirdiği Rehab'in yanına bir de "Summer" ekleyince başka bir yerde yazlık yer yaptı herhalde diye düşünmüştüm. Meğer mevcut Rehab'i yaz havasına sokup buz gibi eğlence konsepti yaratmış. Evde bunalıp kendini dışarı atmak isteyenler için ideal bir seçim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR