KERİMCAN'IN olaylı geçen Samsun seferinden sonra olaylar durulmuyor. Nasıl durulsun ki zaten, neredeyse bütün medya, köşe yazarlarından çok bilmiş magazin yorumcularına kadar herkes üzerine gitti çocuğun. Kazandığı paranın sıfırlarına gözlerini büyüte büyüte kötülediler Kerimcan'ı. "Ne yapıyor" dediler ama Snapchat'teki yayınları da hiç kaçırmadılar. Snapchat'teki yayınlarla yetinmeyen Kerimcan, gece kulüplerinde eğlence geceleri düzenleyince de birlikte eğlenmek isteyenler yanında aldı soluğu. Bu sefer gece kulüplerinde kuyruklar oluşmaya başladı. Hatta 15 Temmuz döneminde millet iş yapamazken Kerimcan'ın çıktığı kulüplerin seyircisinde azalma olmadı. Buna rağmen kimseye yetmedi Kerimcan'ın yaptıkları. Yeteneksiz oyuncuların en iyi oyuncu dalında ödüllendirildiği, sırf birinin oğlu/kızı diye vasfı olmayan isimleri yıldız haline getirmiş ülkeme Kerimcan'ın şöhreti fazla geldi. Bu kadar kışkırtma sonucunda olay geldi nefret suçuna dayandı. Nefret suçu nedir; senin gibi olmayana, senden farklı olana duyulan nefret! Yok o feminendi, çocuklara örnek olmasındı, falandı filandı. Bir kere çocuklara örnek olacak kişileri kendi aramızda seçemeyiz öyle değil mi? Hadi seçtik diyelim, geri kalanların cezasını biz veremeyiz. Verirseniz nefret suçu işlemiş olursunuz. Gülşen bu nefret suçuna tepki verdi ve ne iyi yaptı. Ancak hep birlikte tepki verirsek (verebilirsek) bu durumdan kurtulabiliriz çünkü. Ve evet, "Bu adamlar bana saldırdı" diyemeyen, belki bundan utanan bir adam Kerimcan ama ona saldıranlar bundan gurur duyabiliyor. Basit bir magazin olayı değil bu yaşananlar, bir kesimin yüzde yüz ezilmesiyle ilgili. Kerimcan olayında bir tek saldıranların değil, kışkırtanların da parmak izi var.

Aşkım Yıldız

TAMAM Yıldız Tilbe özel bir star. Sadece yazdıklarıyla, söyledikleriyle anılmak istiyor ki öyle de oluyor zaten. Ne kıyafetine önem veriyor ne de saçına başına. Kah pembe bir peruk geçiriyor kafasına, kah pembeye boyatıyor. Hiçbir zaman kıyafetleri yüzünden iddialı bir kadın imajı çizmedi zaten. Ama son klibi ‘Aşkım Aşkım'daki sarı peruklu bölümü izlerken, alttan görünen siyah saça bakıp iç geçiriyorum. Sarı peruk kafaya geçirilmiş ama alttan görünen siyah saçlar olayın görselini fena halde bozuyor. O peruğu birazcık aşağıya çekip siyah saçın görünmesini engelleyecek bir kişi bile yok muydu o sette? Yoksa Yıldız Tilbe'den çok şey mi bekliyorum?

Mega estetik

TARKAN'IN eşi Pınar'ın estetik haberlerine bayılır olduk. Bir yerlerini yaptırdı haberlerine, yüzüne onu bunu sıktırdı cümlelerine bayılıyoruz. Son gelen haberlere göre yüzüne botoks ve vitamin iğneleri yaptırıp içinde somon DNA'sı olan maskeden yaptırmış. Tarkan'ın yüzündeki tazelikle kimse ilgilenmiyor tabii. Şu sıralar zaten özellikle somon tedavisini yüzüne yaptırmayanı dövüyorlar gibi bir durum söz konusu. Tarkan yaptırmıyor mudur yani bu tedaviyi? Estetikle kafayı bozup yeni albüm unutulmaz umarım. Hazırlanan albümü dinleyen müzisyenler, ortaya çıkan şarkıları aşırı hareketten ötürü "Adeta bir Demet Akalın albümü" olara nitelendirse de sonucu merak etmiyor değilim. Kulağıma gelen bir diğer konu da hiç cover'a yeltenmeyen Tarkan'ın eski bir Ajda Pekkan hiti ‘Yan'ı cover'ladığına dair... "Ne alaka" dedim duyar duymaz. Ama ‘Cuppa'yı dinledikten sonra artık her şey bekleniyor Tarkan'dan. Albümde arabesk olarak nitelendirilebilecek ağırlıkta slow'lar da varmış. Bakalım ne kadarı doğru?

Madonna'ya özeniyorsunuz da!

MADONNA'NIN son turnesi ‘Rebel Heart'ın DVD versiyonu piyasaya sürülmeden ortam kızıştırılmaya devam ediyor. Madonna kendi sosyal hesaplarından az biraz görüntü paylaşadursun en son Showtime kanalında turnenin dansçı seçimleri yayınlandı. Turnede yer alacak ekibin 2000 kişi arasından nasıl seçildiğini anlatan kısa bir film. Günde 10 ile 12 saat arasında süren provalardan bahsediliyor. Dünyanın en iyi şovunu ortaya çıkarmak için nasıl bir çaba gerektiğini anlatan filmi görünce bizim Madonna'lara gidiyor aklım. Menajerinizin bulup getirdiği, dans edişini bir kere bile görmediğiniz dansçılarınızla Madonna'ya özenmek mi, bir daha düşünün isterseniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR