Ailecek bir araya geldiğimizde ne yapıyoruz? Oturup şöyle uzun uzadıya herhangi bir konu üzerine konuşabiliyor muyuz? Yoksa sizin evde de tam konuya başladığınızda birinin cep telefonuna gelen ‘oyuna devam et' uyarısı, diğerinin WhatsApp grubundaki arkadaşlarıyla bitmek bilmez yazışmaları, bir diğerinizin tabletten izlediği videolar, "pardon bu maile cevap vermem gerekir" vs. ile devam eden ‘zorunluluklar' nedeniyle yarım mı kalıyor her şey?




VAKTİMİZ YOK!




Cuma günü Demet Akbağ ile Zafer Algöz'ün başrolünü paylaştığı, yönetmenliğini Murat Şeker'in üstlendiği ‘Görevimiz Tatil' filmi vizyona girecek. Geçen hafta özel gösterimde filmi izlerken Demet Akbağ'ın canlandırdığı ‘Türkan' karakterinin çocuklarına söylediğı "Beni tanımıyorsunuz" cümlesi işte tam da içinde bulunduğumuz dönemin özeti. Ne kötü ki, sadece en yakınlarımızı değil kendimizi de tanımıyoruz çünkü artık kendimize bile ayıracak vaktimiz yok.




ZAMAN HIRSIZI




Michael Ende 1973 yılında sanki bugünü görmüş de onun üzerine yazmış 'MOMO'yu... Bakmayın siz 'MOMO'nun çocuk kitapları raflarında satıldığına. Yetişkinlerin de mutlaka okuması gereken bir kitap. Zamanlarının çalındığının farkına bile varmayan zavallı insanlar biziz. Zaman hırsızı ‘duman adamlar' ise bugün elimizden düşürmediğimiz ‘akıllı telefonlar'.




Usul usul mesaj verdik




'GÖREVİMİZ Tatil'in içinde onlarca mesaj, anlayana onlarca ders var ancak hiçbiri izleyicinin gözüne sokarak yapılmamış. Hepsi senaryonunu içine usul usul yedirilmiş. Bu yüzden de yaşları 10 ile 16 arasında değişen yeğenlerimi toplayıp bu filme götüreceğim. Ben söyleyince anlamıyorlar belki beyazperdede kendi hallerine gülüp eğlenirken duruma ayarlar!


Ali Tanrıverdi ile birlikte filmin senaryosunu da yazan Murat Şeker, "Komedi filmleri içinde alt metni sağlam olan bir iş yaptık" dedi.




Filmin tanıtımına neden 'Çakallarla Dans'ın Yönetmeninden' diye bir ibare koyduğunu da merak ettim. Şeker büyük bir samimiyetle yanıtladı: "Çakallarla Dans'ı 4 seri olarak çektik ve milyonlarca izleyicimiz oldu. Erkek bakışını bu filmle kadına çevirdik ve o 4 kaplan gücündeki izleyicimizin de bundan haberdar olmasını istedik."




Akbağ sinemasında gücün vurgusu




KENDİ halinde bir ev kadını, ailesi de dahil belki de kimsenin farkına bile varmadığı bir kadın... Yıllardır harala gürele derken hiç dönüp de kendisine sormamış "Ben ne istiyorum, ben neyi yapabilirim?" diye... Bir gün bu soruyu soruyor ve hem kendisinin, hem ailesinin, hem de yaşadığı ülkenin kaderini değiştiriyor.


Her birimizin içinde farklı alanlarda farklı güçler var. Mesele onu anlayabilmek ve harekete geçebilmekte.




ONA ÖZEL YAZILDI




Demet Akbağ filmlerinin ortak noktası da işte bu. Akbağ gelen senaryonun içinde yer almak istemiyor, kendisi düşünülerek yazılan filmlerde rol almayı kabul ediyor çünkü anlatacak bir şeyi olsun diye uğraşıyor. Murat Şeker de bu filmi Akbağ'a "Rol almayı düşünürseniz size özel bir film yazacağım" diyerek kabul ettirdi. Tıpkı Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer, Sermiyan Midyat ve Çağan Irmak gibi...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR