Ülkemizde insana da hayvana da acı çektirenlerin sayısı giderek artarken insan hangi biriyle ilgileneceğini bilemiyor. Çocukluğumdaki gibi süper kahraman olma hayalim depreşip kötülerle savaşma isteğimde sismik dalgalanmalar gerçekleşiyor diyebilirim. Süper kahraman olmadığım için ilk 'Önce hangi pislikle uğraşacaksın Oben, hangi birine yetişeceksin' dedim ama Antalya Kepez'de kullandığı aracı sokakta duran köpeğin üzerine kıran ruh hastasının elini kolunu sallayarak dışarı çıkması hiç içime sinmedi doğrusu. Hoş Antalya Sokak Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği, cani şoför Erhan Kozan'dan şikâyetçi oldu olmasına ama sonuç ne derseniz koca bir hiç. Bu cani adam


sadece “Pişmanım” diyerek olayı atlattı. E bugün eğlence için köpeğin üzerine direksiyon kıran bu adamın aynı şeyi bir çocuğun üzerinde denemesine engel yok. Bu tip cinayetlerin daha ağır yaptırımları, daha büyük cezaları olmalı, orası kesin. Ama asıl ceza psikolojik terapi alma zorunluluğu olmalı. Katil ruhlu insanların ufak bir özürle yeniden aramıza salınmaları hiç de adil değil. Olayın insanı biraz teselli eden kısmı ise sokaktaki kameralar sayesinde adaletsiz, hoyrat yaşayanların yavaş yavaş da olsa kontrol altına alınıyor olması. Kendimi mi avutuyorum bilmiyorum ama en azından bazılarının gözü korkar diye düşünüyorum. Yoksa serde canilik varsa hiçbir kamera mâni olamaz, biliyorum tabii.






Her yerde Jabbar


10 Haziran'daki yazımda bahsetmişim Deeperise ve Jabbar'ın 'Raf'isimli şarkısından. İlk dinlediğimden beri dilimde. Geçen iki aylık zaman diliminde ekip şarkısını tanıtmak için ne kanal kanal dolaştı ne de gereksiz bir polemiğe bulaştı. Sadece çok iyi şarkı yapıp piyasaya sürdüler ve bingo! 'İyi bir iş yaptığında bir şekilde insanlarla buluşur' ilkesi bu sefer de haklı çıktı yani.


Bu yaz birçok albüm çıkmış olabilir, müthiş yatırımlara imza atılmış olabilir ama kimse bu kadar etkileyici ve yenilikçi bir şarkı yapmadı. Türkçe popun geldiği nokta adına çok sevindirici. Bu


başarı umarım katlanarak çoğalır...




OLAN-BİTEN




- Ebru Şallı en sonunda delirip “Benim gidip Boğaz Köprüsü'nden atlamamı mı istiyorsunuz? Neden öldürme, yok etme peşindesiniz?” diye isyan etti. Hem sosyal medya takipçilerine hem de basına serzenişte bulundu yani. Acaba bu kadar söyleneceğine bir süre ortadan kaybolmayı mı denese? Hem


olayların bu kadar merkezinde bir hayat seçip hem de 'Neden üstüme geliyorsunuz' sorusu


sorulamaz. Eşyanın kanununa aykırı...




- Birkaç gündür yeni eğlencemiz 'Eurovision'a kim gidecek' diye tahminlerde bulunmaktı. Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ'ın açıklamasını duyunca böyle bir gelişme olmadığını öğrenip meselenin üzerine soğuk su içtik. Fakat ben o kadar da üzülmedim doğrusu, çünkü halk Edis ve Aleyna


Tilki seçenekleri arasında toplansa da yarışmaya katıldığımız son senelerde gönderdiğimiz


isimlere bakınca, 'İyi ki bitti bu yarışma' bile diyor insan.


- 'Konser alanları bitti' diyoruz ama yaratıcı beyinler bir çıkar yol bulup sanatçıları


izleyicisiyle buluşturuyor. Bu yaz karşılaştığımız yeni konser alanı İstanbul Boğazı. Ses ve ışık sistemiyle donatılmış 900 kişilik büyük bir teknede düzenlenen 'Müzik Boğazdan Gelir' konserleri, izleyicilerin Haydarpaşa ve Kuruçeşme'den toplanmasının ardından Boğaz'da seyir halindeyken


başlıyor. 11 Ağustos'ta Sattas, 19 Ağustos'ta Mabel Matiz konserleri incelenebilir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR