Şu sıralar herkes Tarkan'la yatıp kalksa da Hande Yener'in 'Hepsi Hit 2' isimli albümü o kadar iyi şarkılarla dolu ki. Şarkıları fark etmek için biraz zaman lazım tabii fakat Hande sürekli tartışma içine girdiği için süreç biraz uzuyor. Bu yüzden Çeşme'deki yeni mekânı Neo'da sahneden iner inmez soruyorum ona: “Neden Tarkan'a sataşıyorsun?” Haksız rekabetten hoşlanmadığını, müthiş bir tanıtım bütçesiyle en iyi albümü ben yaptım edasıyla dolaşılmasının hoş


olmadığını söylüyor. “Sen ‘Kış Güneşi’ni söylemiş adamsın, dahacesur olmalıydın” diyerek aslında bir yandan da müzikal anlamda kızıyor Tarkan'a. Onlarınki 'devlerin savaşı' sonuçta, pop dünyasında söz söyleme hakkı olan nadir isimlerden biri Hande. Artık yeni taktik olarak Tarkan’ı soran muhabirlere sadece öpücük attığından bahsediyor ve gülüşüyoruz. Çünkü artık Hande'nin değil, şarkılarının konuşması lazım. Açıkçası yeni model hitlere ayak uyduramadığım için en çok çalınan, en çok izlenen, en çok telif alan gibi sıfatlar benim için önemli değil. Günümüz şartlarında eski kafalılık olacak ama ben hâlâ içimi titreten şarkıya bakıyorum. Kalbimden vuran, alıp götüren, yaşanmışlığı hissettiren şarkılara daha yakın hissediyorum kendimi. Bu yüzde bir kere 'Sana Bir Şey Olmaz', 'Misafir' ve 'Şükür' isimli şarkılarda nakavt oldum. Mete Özgencil'in elinden çıkan 'Ben En Çok' ise başka âlem. Hande’nin hafta içi klip çekeceği 'Vay' ise 'Mükemmel’ albümü döneminde ona gelen bir şarkıymış. O dönem Mert Ekren'in 'Naber' isimli şarkısın isteyince bu şarkı kalmış. Önce Murat Boz'a giden şarkı, Boz'un parçayı albüme almama vizyonsuzluğunun ardından Ajda Pekkan'a gitmiş. Süperstar’ın albümü de gecikince şarkıda aklı kalan Hande şarkıyı tekrar istemiş ve almış. Her şarkısının üzerine ayrı titrenen, peşinde koşularak hazırlanan bir albüm de farklı oluyor neticede. Özellikle “Hande neden Tarkan'a laf atıyor” diye soranların albümü dinlemesi şart.




Alaçatı'da olan biten




Hiçbir yerde sezon tam olarak açılmamış doğrusu. Eskiden perşembeden pazara uzanan kalabalıklar yok. Özellikle cuma gecesi dolan mekânlarda bile hareket yoktu. Herkesin dilinde Çeşme'nin asıl 15 Temmuz’dan sonra dolacağı lafı var ama ben alakayı kuramadım. Alaçatı'nın daracık sokaklarındaki yoğun kalabalık yetmiyormuş gibi bir de nur topu gibi bir AVM'miz olmuş. İstanbulluların aşina olduğu markaları barındırıyor. Tatile gidip alışverişe çıkma kafasını hiç anlayamamışımdır ama kolları poşetlerle dolu hanımlar hayli mutluydu doğrusu. Alaçatı'daki bir otel kahvaltıda taze ürün verebilmek için Alaçatı Port yakınlarında bir bostan kurmuş. Otelde verilen yeşilliklerin hepsi bu bostanda üretiliyormuş. Otelin Alaçatı Çarşı’nın göbeğinde, eğlencenin ortasında olmak isteyenler için ayrı bir bölümü daha var. Hafta sonu aynı saatlerde Hande Yener Neo'da, Kenan Doğulu Spiaggia Grande’de, Ayşe Hatun Önal Fly Inn’de sahneye çıktı. Oldukça yoğun geçen cumartesinin ardından pazar sabahı 11'de gitmeye çalıştığım Spiaggia Grande'nin kapısındaki görevli “Dün gece Kenan Doğulu vardı, o yüzden 13.00’ten önce açamıyoruz” dedi komik bir şekilde. O kadar polis çevirmesine denk geldim ki en sonunda işin aslını öğrenmek için bir taksiciye sormak zorunda kaldım: “Neler oluyor böyle?” Meğer alkol kontrolünden çok terörle mücadele ekipleri görev yaptığı için herkes bu durumdan çok da memnunmuş.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR