-Dünya Kupası sahasında Nusret'in ne işi var?
-Acaba ne kadar para ödedi?
-Bu işler artık tamamen parayla mı oluyor yahu!!!
-Nusret, Messi'yi çekiştiriyor. Aman Allah'ım... Messi de "Bu kim diye bakıyor!!!" Nusret umursamıyor çekiştiriyor da çekiştiriyor.
-Acaba biri Nusret'i çekiştirse ne yapar?
-Çekiştirdi çekiştirdi mutlu sona ulaştı. İstediği fotoğrafı çektirdi.
-Nusret et tokatlamayı bıraktı, herkesin madalyasını ısırıyor falan.
-Nusret herkesle fotoğraf çektiriyor.
Diye diye sayıklıyorum. Düşünsenize dünyanın tanıdığı Nusret ne hallere düşüyor.
Tabii bir an onun adına utandım.
Ama sonra, "Kardeşim Nusret zaten böyleydi. Bir şey değişmedi ki!!! Dünya onu böyle tanıdı zaten" diyorsun.
Ve evet Nusret, Messi ile bir fotoğraf çektirmiş önemli. İyi bir reklam. Bu duruma düşmeyi göze alıyor elbet.
Sahaya kadar girmiş. Yanına yaklaşmış. Deniyor işte.. Sahanın içinde ikinci bir Türk yok. Ki bizim insanımız için önemli olaylar bunlar.
Ben de bir haberci olarak orada olsam denerdim elbet. Fakat böyle de çekiştirilmez arkadaş. Yani çekiştirme durumu hoş değil sadece. Fotoğraf çektirmek istemesi çok normal.
Ki dünya şu an bu durumun üzerinde biliyorsunuz. Kiminle fotoğrafın varsa o kadar ünlüsün...
Sıradan biri için geçerli ki, Nusret'in ayakta kalma ve tanınma reçetesi bu...
Klasik bitmeyen mevzu
Aralık ayı demek, "Yılbaşı kutlamalarına laf söyleme ayı" demektir.
Kutlayana saygı gösterilmeyen, hatta ağır lafların sarf edildiği Aralık ayında, bu gözler, bacada elinde sopasıyla Noel Baba bekleyenleri bile görmüşlüğü vardır.
Ki yine göreceğiz. Orası kesin.
Demet Akalın da, "Yılbaşı kutlamak bizim dinimizde yoktur, günahtır" diyenlere şey deyin; "Dünyanın güneş etrafında attığı turu kutlayacağız" demiş. Ki bu da güzel değişik bir bakış acısı.
Ancak ben direkt ve endirekt şunu söylüyorum.
-Sen kutlama arkadaş.
-Kutlamak istemiyorsan hiç oralı olma.
-Ya da nasıl kutlamak istiyorsan öyle yap.
-Kutlamak isteyenlere saygı göster.
-Ya da "Yeni bir seneyi dualarla karşıla..."
-Yani nasıl istiyorsan öyle yap.
-Dans etmek mi istiyorsun dans et.
-Namaz mı kılmak istiyorsun, namaz kıl.
-Evinde parti mi vermek istiyorsun parti ver.
-Sokağa mı çıkmak istiyorsun sokağa çık.
-Denize mi girmek istiyorsun, denize git.
-Evinde battaniye altında mı oturmak istiyorsan, otur.
-Bacaya mı çıkmak istiyorsun, bacaya çık.
Nasıl istersen öyle yap. Ama karşındakine saygılı ol.
Sonra nasıl istersen öyle yap.
Ben hala eski kafalıyım
Sosyal medyada sürekli, "Erkeklere evlenme teklifi eden kadınları", "Erkeklerin istediği her şeyi yapan kadınları", "Erkeklerin peşinden koşan kızları", "Erkeklere çıkma teklifi eden kadınları" paylaşıyorlar.
Sevemedim, sevmiyorum.
Ben bu konularda hala eski kafalıyım. Tabii büyüklerimiz gibi, "Ahhh ah biz altı ay bakışırdık. Altı ay bana yaklaşamazdı", "Eli elime değmedi" türünden bakış açılarını sevmiyorum.
Ama kadının evlenme ya da çıkma tekliflerini de kusura bakmayın kabul edemiyorum.
Yani bunlar bana göre hala doğru değil.
Çoğu arkadaşı, "Saçmalama Esin. Artık erkekler kapanın elinde kalıyor. Sen böyle nazlanırsan ooooooo" falan diyorlar da, arkadaş ne "Oooooo" su... Doğru olan bu değil.
Tamam "Kapanın elinde kalıyor" mevzusu tam da bugünün cümlesi. Maşallah sosyal medyadan ötürü müdür, yoksa başka bir şey mi oldu bu gezegenlerde erkekler kendini bir şey zannetmeye başladığı kesin. Artık her şeyi kadınlardan bekler oldular maşallah.
Kadın zengin olacak.
Kadın başarılı olacak.
Kadın güzel ve bakımlı olacak.
Kadın zayıf olacak.
Kadın erkeğe hizmet edecek.
Kadın her ortama ayak uyduracak.
Kadın kültürlü olacak...
Diye uzayıp giden bir istek listesi var erkeklerden taraf.
Tövbe Allah'ım.... Bir şeyler oluyor ama ne!!!!