Malumunuz günlerdir bir Serenay Sarıkaya, Cem Yılmaz olayı dönüp durur.


Defne Samyeli, Serenay Sarıkayı’yı kıskanmış o yüzden Cem Yılmaz ile ilişkisini bitirmiş.


Bu olaya taraflar tamamen sessiz.


Ve sessizlikte olayın doğru olduğunu düşündürüyor nedense.


Hatta muhabir arkadaşlar Serenay Sarıkaya’ya mikrofon uzatıp “Cem Yılmaz ile birlikte misiniz?” diye soruyor.


Serenay Sarıkaya yanıt vermediği zaman “Siz konuşmadıkça insanlar doğru olduğunu düşünüyor” diyor.


Ardından aynı soru Cem Yılmaz’a yöneltiliyor. O da “Hayır gerçekliği yoktur” diye üstüne basa basa yanıt veriyor. Burnundan dumanlar çıkıyor adeta.


Şöyle ki: Eğer ben bu kişilerde oturmuş röportaj yapıyorsa konunun bir yerinde de “Bu konuyla ilgili haberleriniz çıktı. Bir şey söylemek ister misiniz?” diye tabii ki sorarım.


Ama yanıt vermedikleri için mevzunun doğru olduğunu düşünmüyorum şahsen.


Mesela kendimle küçük bir empati yapıyorum.


Diyorum ki: Ben de zaman zaman yalan-yanlış şekilde haksızlığa uğradığım anlar oldu.


Üstelik bu işi yaptığım, aynı meslekten olduğum kişilerden tarafından.


Ve şöyle bir düşündüm. Ben bu kişilere bir an bile yanıt vermemişim.


Bazen insan tamamen yalan, dolan olduğu zaman da yanıt vermek istemiyorum.


Çünkü muhattap olmak istemiyor.


Bir de bu yönden bakmak lazım olaya.


Gerçeğin yakından, uzağından bir konu geçmiyorsa insanlar yanıt vermez.


Yani herkes her şeye yanıt vermek zorunda değil.

Doğru yönlendirirseniz izleyici

Ben muhabirin sorusunda bir de şu mevzuya çok takıldım Cem Yılmaz ile ilgili.


Diyor ki muhabir “Filminizin gişe rakamlarından memnun musunuz?”


Cem Yılmaz: “Hayır değilim. Ama film hala vizyonda. Eğer sizler iyi yönlendirirseniz” tadında bir açıklama yapıyor.


Sesinde küçük bir kinaye var ama.


Şunu hissettim: “Siz kötü yazıp, çizdiğiniz ve haberler yaptığınız için gişede çakıldım” demek istiyordu sanki.


Oysa ki, film ile ilgili ben çok güzel haberler okudum. Ciddi keyifli haberler izledim.


Gazeteciler hep de kötü yazmıyor Cem. Biraz daha gazetecilere sempatik olabilirsin. İnan film başka bir şey. Fısıltı gazetesi var ki, onun önüne hiç kimse geçemez. Bunu da bir aklında tut derim.



Aleyna kafası

Aleyna Tilki son günlerde bebeksiz dışarıya çıkmıyor. Soranlara da “Bu bebeği kendime çok benzetiyorum. Kendimi çok sevdiğim için onu yanımdan ayırmıyorum. Kendi kendime geziyormuşum gibi geliyor” demiş.


E ne diyelim Aleyna iyi gezmeler.


Dikkat et, kendine iyi bak. Allah akıl sağlığı, zihin açıklığı versin evladım.



Saat reklamında oynasınlar bence



Demet Akalın ve Berkay bir davette karşılaşmışlar. Demet Akalın ile Berkay haliyle yan yana gelmemişler.


Malumunuz bir hediye olayı vardı ya.


Araları hala soğuk elbet ama çıkışta sormuşlar. Berkay “Benim açımdan sorun yok” derken Demek Akalın’da “Bize iş teklifi bile geldi birlikte” demiş.


Bence saat firmasından bir teklif geldi kesin.


Çok akıllıca olmaz mı?


Bir saat firmasında ikisinin de rol alması.


Tabii bu tarz olaylar genellikle yurt dışında olur. Bizimkiler biraz onur, biraz gurur, biraz da yedirememe durumundan kabul etmezler.


Oysa ki, bu durumu biraz eğlenceli hala getirebilirler. Malum herkes kavga ediyor zaten. Kavgayı espriye çevirmek de olabilir hani yani.


Bunu da bir düşünün derim.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR