Yeşilköy’de bir restoran ve erken saatlerde yemek yeniyor. Yılbaşı gecesinin ertesi günü.
Özlem Yıldız orada ve yaşadığı dehşeti, korkuyu anlattı. Ben anlattıklarından bazı cümleleri özetledim.
Bazı cümleleri üstüne basa basa size tekrar yazıyorum.
Sizler de üstüne basa basa okuyun derim.
Bir daha bir daha okuyun.
Bakalım ne göreceksiniz!
ÇOCUKLARIMI NASIL KORURDUM?
“Normal bir saat. Hava çok serin olduğu için iç kısımda oturuyoruz. Biri girdi içeriye. Yanımıza kadar geldi. Kafamı çevirdiğim o an silahla göz göze geldim.
O silah sesleri devam ederken nasıl çıktık, nasıl yan mekana gittik hatırlamıyorum. Oğlum yanımda olsa ne yapardım, nasıl korurdum.
Bizim oradan kaçarken halimizi bir anne çekiyor. Üstelik yanında iki çocuğu var. Onları bırakıp bizi çekiyor. Magazin derdine düşmüş.
Yılbaşı gecesi evde oturdum sakin geçirdim tatsızlık olur başıma bir şey gelir diye. Ertesi gün buldu bizi olay. Bir gece kulübü değil. Normal bir restoran.”
ANNENİN DURUM ACI!
Korkunç değil mi?
Sadece yılbaşı gecesi değil, artık hiç bir gün, hiç bir an, hiç bir yerde can güvenliğimizin olmadığını gösteriyor.
Bazıları özellikle “Aman yılbaşı gecesi çıkma başına bir şey gelir” diyor ya yani ne fark ediyor ki. Yok işte öyle bir kıstas.
Ve bir annenin durumu da bir o kadar işler acısı.
Yanında iki çocuğu var. Silahlar patlıyor ama o magazin derdinde. Özlem Yıldız’ın kaçışını çekmeye çalışıyor.
Güler misin ağlanacak haline.
Vah ki ne vah.
DERDİN NE?
Gerçekten o annenin çocuklarına çok ama çok üzüldüm.
Yıllardır bu işi yapan bir magazin yazarı olarak çok üzüldüm.
Derdi ve düşüncesi neydi acaba?
Neden?
Bu kadar mı magazin meraklısı.
Evet magazin önemli, magazin olmadan olmaz ama nedir yani? Yanında iki çocuğun var.
Bir adam girmiş altı kovan boşaltmış birileri vurulmuş.
Ve sen bir ünlünün fotoğrafını çekmeye çalışıyorsun.
Çocuklarını bırakmışsın.
Derdine ne?
Niye?