Artık sağır sultan duydu Miami'nin Türklerin vazgeçemediği yerlerden biri olduğunu. Yolda yürürken bile bir Türk ile karşılaşıyorsunuz. Her an her yerden birisi çıkıyor. Ben bu hafta Yasemin Kamhi, Şebnem-Celal Çapa, Betina Machler, Serdar-Sinan Dereli derken birçok ünlüyle karşılaştım. Zaten birçoğunun evi var. Ya da birçok ünlü ya da ünlü olmayan kişi doğuma geliyor. Ya da doktor kontrolüne. Ya da alışverişe. Burası başka bir dünya. Farklı bir kafası var. New York değil mesela. Başka, çok başka bir yer. Yok yok. Sabah herkes spor yapıyor. Koşuyor, atlıyor, zıplıyor. Özellikle kumların üzerinde. Bu nasıl bir spor aşkıdır. Bu nasıl bir kondisyondur. Ben de denedim ama yok yapamadım. Kumda spor yapmak inanılmaz zor. Yürüme parkurunda tamamız. Gayet yerinde ve güzel. Ama tüm bu spor yapanlar geceleri de sabaha kadar eğleniyor. HT Dokun ile birçok detayı izleyin derim. Miami asla uyumuyor. Sabah çok erken hayata başlıyor gece de sabaha kadar ayakta. Hem de çok geç başlıyor eğlence. Öyle akşam erkenden başlasın, bitsin diye bir durum asla söz konusu değil.




Betina otelin her köşesini fotoğrafladı




Herkes yürüyor, koşuyor, siz oturabilir misiniz? Hele benim gibi yürümeyi seven biri bu cennet köşesinde durabilir mi? Kaçta yatarsam yatayım her sabah erkenden kalktım ve yürüdüm. Bir sabah tatile gelen Yasemin Kamhi ile karşılaştım. Bir sabah da Betina Hakko ve sevgilisiyle. Tempolu bir şekilde yürüyorlardı. Betina Hakko'yu daha sonra 1 Hotel'in lobisinde gördüm. Elinde telefon avizeden, mumluğa, perdeden, sehpaya kadar her şeyin fotoğrafını çekiyordu. E düğün-davet organize ediyor. Gayet normal böyle detay çekmesi ama otelin detayları da çekilmeyecek gibi değildi. İnanılmaz yaratıcıydı ve mimarisi süperdi.




Berkin ve Kelly outlet'te




Hani bizim Türklerin sıraya girip günlerce beklediği ve 30-40 bin dolar ödeyerek satın aldığı Hermes Kelly ve Birkin var ya, işte Miami'nin şu meşhur outlet'i Sawgrass'ta satılıyor. Kelly 12 bin dolar, Birkin 16 bin 500 dolar. Sırf bunlar mı? Aklınıza hangi marka geliyorsa hepsi ve fazlası burada. Armani, Prada, Gucci, Chanel ve daha fazlası. İnsanlar bavullarla gelip dolduruyorlar. 24 saat değil 48 saat hiç durmadan dolaşıp alışveriş yapsanız bitmez. Dünyanın dört bir yanından geliyorlar, böyle bir çılgınlık yok.




Doğum cenneti




Etrafımda sırf benim tanıdığım 50'den fazla kadın Miami'de doğurmuştur. Gerçekten çok fazla doğum var. Ama hepsinin de açıklaması "İstanbul'da özel bir hastanede doğursam daha fazla para ödeyeceğim. En azından burada dört ay yaşıyoruz. Temiz hava, cennet gibi bir yer. Her gün yürüyoruz. İstanbul'da nerede yürüyelim" diyorlar. E haksız sayılmazlar. Miami'yi gördükten sonra neden burada doğurduklarını anladım. Ben olsam ben de burada doğururdum.




Miami'den aklımda kalan




-Eşcinsellerin yargılanmadığı en özgür yer. Gayler el ele yürüyebiliyor. Kimse dönüp bakmıyor.




-Yurt dışına çıktığım zaman her zaman dikkatimi çeken en önemli detay çocukların ağlamaması. Ama Miami'de ekstra mutlular. Uzun süredir hasret kaldığım bir durum, çocuklar sürekli gülüyor. Gayet mutlu ve huzurlular.




-Yemek porsiyonları inanılmaz büyük. Bir yanda spor yapan insanlar, bir yanda da büyük porsiyonlarda yemek yiyen insanlar.




Not




Miami'ye dair anlatılacak o kadar çok şey var ki. O yüzden yeme-içme mevzularını bir sonraki köşeye sakladım. Tek tek anlatacağım. "Gitmeden mümkün değil olmaz" diyeceğim yerler var.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR