Demet Sağıroğlu'yla 1994 yılında ilk albümünün tanıtımında tanıştım. O zamanların en meşhur mekanlarından Dalmaz Center'ın sahnesinde 'Elleri Kolları Kınalı Bebek' şarkısını söylüyordu. Kısa saçlı, minyon, tatlı kadın bir anda müzik dünyasında şöhret kapılarını araladı. Daha acısı yüreğimizde Kayahan dendiği zaman da ilk akıllara gelen isimdir Demet Sağıroğlu benim için. Uzun süredir sesi soluğu çıkmıyordu. Hatta Kayahan'ın cenazesinde de yoktu. Amerika'da olduğu için yetişemedi. Kayahan'ın annesini 4 yıl önce kaybettiği tarih 3 Nisan'da kaybettiğini söyleyen Demet Sağıroğlu "O gün benim için kara gündür" diyor. Uzun zamandır Amerika'da yaşayan Demet, Türkiye'ye dönmeyi düşünmediğini söyleyince ben de hiç sevmediğim halde mail yoluyla röportaj yapalım istedim. Çünkü ben onu çok özledim. Sesini, şarkılarını ve yorumunu özledim. Ve kimlere küsüp, darılıp buralardan kaçtığını merak ettim.




'VATAN HASRETİ ARADA ÇOK ZORLUYOR'




-Uzun süredir Türkiye'den uzaktasın. Tamamen mi yerleştin Amerika'ya?




Başta kız kardeşim ve bazı aile bireylerimin yaklaşık 20 senedir burada yaşaması sebebiyle her sene bir kaç ay gelir, giderdim. Bu sefer biraz uzun bir kalış oldu benim için. Birkaç sene burada kalmayı planlıyorum. Ama vatan hasretim ve sevdiklerimin özlemi arada çok zorluyor maalesef.




-Bu kararı vermene bir olay mı neden oldu?




2012'nin aralığında'Hiç Özlemedin mi?' albümümü Hakan Eren'in büyük emek ve katkılarıyla çıkardım. Fakat gördüğüm ve karşılaştığım tavır beni benden etti. Ne klibimi yayınladılar doğru dürüst, ne de programlar destek verdi. Sadece belirli şirketlerin sanatçılarını desteklemeleri ve müziğe verdikleri önemsizlik müziğe olan inancımı sorgulattı. 6 albüm ve 80'den fazla şarkım olmasına rağmen neredeyse sadece ve sadece 'Arnavut Kaldırımı'nı yayınladılar. Yeni parçalarıma şans tanımayan güya müzik kanallarına ve müzik sektörüne büyük kırgınlığımdır gidişimdeki baş sebep! Bir de üstüne Gezi olaylarındaki halkın yasal gösterim ve haksızlıklara olan tutumunu desteklemem de tuz-biber oldu tabii.




'ESKİDEN DUYGULAR SAHİCİYDİ'




-Peki orada müzik hayatına devam ediyor musun?




Burada birçok etkinlik ve konser de yer alıyorum. Türkiye'de belirli isimlerin yaptıkları müziği takip etmeye çalışıyorum.




-"Müzik eskisi gibi değil" deniyor. Sen ne düşünüyorsun?




Eskiden hisseder, yaşadıklarımızı yazardık. Sahiciydi duygular. Kullan at dönemi ve bir günde yapılan şarkıları tercih etmiyorduk, hala da etmiyoruz. Kendin yazdığın zaman da daha samimi yorumlar oluyor tabii biraz. Her müzisyen duygusunu aktarıyordu şarkılara. Bir albümde bazen 30-40 müzisyen yer alıyordu. Akustikle, elektronik müzik arasındaki fark; duygu eksikliğidir benim için. Ben yine son albümümü modaya uymadan, birçok özel müzisyenle hazırladım.




'Annemin ve müzikteki babamın kaybı aynı güne denk geldi'




-Büyük usta Kayahan'ı daha yeni kaybettik. Kayahan denince ilk aklıma gelenlerin başında geliyorsun. Neler hissettin? En son ne zaman görüştünüz?




Kayahan ağabeyimle iletişimimiz hep telefonla sürüyordu 1 senedir. En son 'Kayahan'ın En İyileri' albümünde 'Nar Tanem'i yorumladım. Ekim ayında İstanbul'a geldiğimde, kemoterapiden halsiz çıkıp eve geldiği zaman bile 5-6 saatini özlem gidermeye ayırdı benimle. Çok güzel, duygu yoğunluğu yaşadığım, çok özel saatlerdi benim için.




-Cenazeye katılamadın.




Evet yetişemedim ama İpek'ciğimle, İskender'le ve birçok ortak dostumuzla irtibat halindeydim. Bütün programları naklen izledim buradan. O günlerdeki acımı tam tarif edemem şu an. Benim için en acısı annem ve müzikteki babamın kaybının 4 yıl arayla aynı güne denk gelmesidir. 3 Nisan kara gündür benim için. Hala etkisinden kurtulmuş değilim.




'5 senedir süren bir beraberliğim var'




- Mail'le röportaj yapmaktan hiç hoşlanmıyorum. Çok samimi olmuyor ama başka çaremiz yok Demetciğim ilişki durumların nedir. Evlendin mi mesela. Nişanlandın mı?




5 senedir süren bir beraberliğim var. Zaten kendisi 17 senedir burada moda sektöründeydi, 2 seneliğine gelmişti Türkiye'ye. Burada da birlikteyiz, mutluyuz. Evlilik kağıt üzerinde güven sağlamaktır. Biz zaten birbirimize sonsuz güveniyoruz ve şu sıralar imzalı onaya ihtiyaç duymuyoruz. Önemli olan sevgimiz. Büyük konuşmayayım yine de ilerisi için bir yüzük ve imza düşünebiliriz.




'Şiddet, çıkar ve öfkede artış görüyorum'




- Oradan Türkiye nasıl görünüyor?




Üç, dört sene öncesine kadar sohbet ettiğim her milletten birçok insan Türkiye'yi takdir eder bir görüşteydi. Artık şaşırıyorlar ve farklı görüşteler maalesef. İnsan haklarının olmadığını ve bazı şeylerin sahte olduğunu düşünüyorlar artık. Benim de gözlemlediğim; Atatürk ilkelerinden ve laiklikten hızla uzaklaşan, halkın birbirine şuçu-bucu dediği, kınadığı, ayrıştırılan bir Türkiye profili ne yazık ki. Şiddet, çıkar ve öfkede artış görüyorum. Birlikten uzak olup, parça parça kısımlara ayrılmak endişe veriyor bana. Fikir ve düşünceleri ne olursa olsun, ifade özgürlüğüne saygı olmalıdır. Saygı sevgiyi getirir. Halk bir bütündür. El ele vermeli, silkelenmeli ve rengarenk mozaiğimizi eksik renkler olmadan tamamlamalıyız.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR