Üzerinden tam 1 hafta geçti. Geçen hafta bugün siz benim haberimle Habertürk'ün birinci sayfasında Sinan Akçıl ve Ebru Şallı ayrılığını okudunuz.1 haftadır o kadar tuhaf şeyler yazılıyor ki, hepsini izliyorum. Ancak bu ayrılığı çok iyi bilen Sinan Akçıl'ın "Ben de gazeteden öğrendim" demesine şaşırıyorum. Hayır insan neden böyle bir duruma düşürür kendini? Sinan'cığım sana kim akıl veriyorsa çık bu akıllardan. Aslında bu iyi bir şey değil. Yani "Ben de gazeteden öğrendim" demen seni kötü duruma düşürüyor bilesin.
Ben olayı bildiğim şekilde anlatayım o zaman. Yani sizi az biraz magazinin mutfağına götüreyim. Sinan Akçıl ve Ebru Şallı'nın aralarının iyi olmadığını, ayrılık durumlarını konuştuklarını haberin çıkmasından 1 hafta önce öğrendim. Ebru Şallı'yı aradım. Ebru'ya "Ben ayrıldığınızı duydum. Doğru mu?" diye sordum. O da bana "Esin böyle bir durum var ama daha net değil. Şu anda konuşuyoruz. Şu an yazılırsa doğru olmaz" dedi. Ta ki geçen hafta pazar gününe kadar. Pazar günü Ebru bana "Esin bugün Sinan'la da mesajlaştık. Zaten 4 gündür konuşmuyorduk. Artık ayrılığı yazabilirsin. Benim son mesajım bitti nokta oldu" dedikten sonra ben de gazeteye koydum. Üstelik Sinan Akçıl, Ebru'nun son mesajından sonra "Tamam ben de yarın basın açıklaması yapayım" dedikten sonra, geceyarısı gazeteye yetiştirdim.
Yani bir plan yok Sinan'cığım. Benim hakkımda konuştukların ve söylediklerin de kulağıma geliyor. Seninle ilgili bir planım yok. Sadece 20 yıl önce tanıdığım Sinan'ı özlüyorum ve nasıl olur da böyle bambaşka bir adam olduğuna inanamıyorum.Anlayacağınız Sinan'ın gazetelerden filan öğrendiği yok. Neden olayı bu noktaya çekmeye çalıştığını da inşallah bir gün anlatır da hepimiz öğreniriz.
Kadınlar matinesi
Bizim neslin ve bizden önceki neslin çok iyi bildiği bir durumdur kadınlar matinesi. Dolmaların, kısırların yapıldığı kadınlar matinesine ben küçükken annemle çok giderdim. bu işe başladığım zaman Maksim'de haberci olarak izlerdim. Kadınlar ne eğlenirlerdi. Çoluğunu çocuğunu bırakamayan, evden çıkamayan kadınlar için güzel bir eğlenme ortamıydı. İbrahim Tatlıses'in, Seda Sayan'ın olduğu kadınlar matinelerini çok izledim. Meğer hala devam ediyormuş da benim haberim yokmuş. Cenk Eren, Yeşilköy Spor Kulübü'nde geçen cumartesi günü 200'ün üstünde kadınla buluştu. Biletlerin 120 TL'den satıldığı matinede Cenk Eren'le göbek attılar. Kadınlar hiç oturmadı, coştukça coştular. Çok güzel bir ortam vardı. Hanımların hepsi birbirinden şıktı. Tek fark dolmaları, kısırları yoktu. Güzel yemekler vardı. Eskinin gazinocular krallarından Yavuz Samancı 20 yıla yakındır kulübün mekanlarını yönetiyor. Pek güzel ve keyifliydi. Yemekleri de çok güzeldi.
Analı-kızlı
Cumartesi gecesi My Cabaret'de onun filmleriyle büyüdüğümüz, bir dönemin starı Suzan Avcı ve kızı Binnaz Avcı ile her zaman 'Çalıkuşu'muz olan Aydan Şener ve kızı Ecem Akbin'le karşılaştım. Ben bu aileye ve kızlara bayılıyorum. Dört jenerasyon birlikte. Suzan Avcı'nın kibarlığı, şıklığı her zaman çok hoşuma gider. Sık sık karşılaşırız kendisiyle. Türk filmlerinin kötü kadını aksine dünyanın en tatlı, en vicdanlı insanı. Lokum gibi lokum. Binnaz zaten arkadaşım. Çoğu zaman birlikte gecelerin tadını çıkarırız. Aydan Şener sahneye çıktığı zaman masalardan "Kadın hala güzel" sözleri sık sık yükseldi. Şener o gece şarkı söyledi. Ve bu kadınların en küçüğü Ecem. Ben onu 'Medcezir'de izliyorum. Çok sevimli, çok tatlı.Dizi de oldukça başarılı. Dikkat çekiyor. İnanıyorum ki gelecekte de kendinden söz ettirecek güzel rollerde olacak. Ben bu analı-kızlıya bayılıyorum. Pek tatlılar ve birbirlerine çok da bağlılar.
Gecelerin olmazsa olmazsı
-Saray'da tavuk suyu çorba içmeden olmaz.
-Belli bir saatten sonra Aztek'e gidip sucuk, mantı, dolma yemeden olmaz.
-Taksim'de ıslak hamburger yemeden olmaz.
-Beşiktaş'ta Akaretler yokuşunu çıkarken kokoreç yemeden gece bitmez.
-Lale'de işkembe, paça çorbası içmeden gece hiç bitmez hiç.