Röportaj: Hakan YAĞCI
-Yaz sezonu nasıl geçiyor?
Valla sezon güzel geçiyor çünkü Bodrum her zaman güzel her zaman çok keyifli. İnsanlar Bodrum'a her geldiklerinde istediklerini buluyorlar. Denizi güzel, eğlencesi güzel, atmosfer güzel her şey Bodrum'da çok harika.
-Yıllar geçtikçe Bodrum'un gelişmesini nasıl buluyorsunuz?
Aslında Bodrum'un ilerlemesi güzel ama daha da iyi olabilir çünkü baktığımız zaman insanlarda Bodrum'dan ziyade Yunan adalarına bir kayma var. Neden orayı tercih ediyorlar? Daha disiplinli her şey... Esnafın tutumu, hal ve hareketleri her şeyi biraz daha medeni ve daha güzel. Keşke Bodrum'da da bunların hepsi olsa. Her tarafta plastik sandalyeler var daha ucuz turiste yönelik yaklaşımlar var. Bodrum'da kalite yakalansa daha iyi olur diye düşünüyorum.
-ETS turun sahibi olarak yaz sezonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sene Türk turist daha yoğunlukta. Türk müşterisi bol bu sene Bodrum'un. Eskiden olduğu gibi öyle çok yabancıları göremiyoruz Bodrum'da. Avrupalılar çok gelirdi biliyorsunuz.
-Yardımcı oluyor musunuz şirkete?
İşin görsel kısmındayım. Bir kadın olarak halkla ilişkiler yapıyorum. Görsellikte elimden geldiğince otellerin dekorasyonuna yardım ediyorum. Bodrum'da yaşıyorum yazları ve Torba'daki otelimizde kalıyorum. Herkesle yakından ilgilenip, dertlerini dinlemeye veya bir sıkıntı olursa onu çözmeye uğraşıyorum. Bir nevi halkla ilişkilerini de yapıyorum otelin.
-Ev yaşamınız nasıl gidiyor peki?
Ev halleri hep çocuklarla. 2 tane oğlum var ikisi de sağolsunlar benim tüm zamanımı alıyorlar. Onlarla olmayı seviyorum kışın okul oluyor. Eylül ayından itibaren zaten okula gidiyorlar akşam saat 4'te 5'te okuldan geliyorlar anca öyle görebiliyorum. Burada yazlıkta daha çok beraberiz.
-Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Kendime dikkat etmeye başladım. Her yönden hem sağlığım hem de yaptıklarım. Riski çok sevmiyorum artık. Risk alacak hiçbir şey de yapmıyorum. Arkadaşlarım böyle sporun bile risklisini yaptıklarında “Saçmalamayın bir şey olur çocuklara kim bakar?’’ diyorum. Yamaç paraşütü, su kayağı veya kayak yapıyorlar. Ben hiçbirini yapamıyorum. Bana bir şey olursa çocuklara kim bakar kim ilgilenir diye korkuyorum. Annelik içgüdüsü çok ön plana çıktı bende. Eskiden çok severdim
ben de hız yapayım, motosiklete bineyim... Şimdi hiçbiri yok.
-Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Spor yapıyorum. Bir de ben çok oturmayan bir tipim. Biraz hiperaktif bir anneyim galiba. Anne olmadan önce de kendime iş yaratır, bütün gün oturmazdım.
-İşin püf noktası bu mu?
Yaymak kendini.. Aktif olmak. Diyet yapmıyorum. Kuruyemiş yiyorum.
'Eşime seyahate gitme diyemem'
-Eşinizin temposu aileyi nasıl etkiliyor?
Ben elimden geldiğince ona destek olmaya çalışıyorum. Seyahatleri çok fazla oluyor. Seyahatlere giderken de gitme diyemezsin. Yani destek olmak zorundayım çünkü evlenirken biliyordum bu işi yaptığını. Şimdi evlendikten sonra da gidip de “Yok Mehmetçim sen gitme’’ diyemem. O üç, beş gün iş seyahatlerine gidiyor, geliyor. Bazen bizde gidip ona katılıyoruz. Böyle yürüyor evlilik.
-Sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor musunuz?
Evet Bizim Çocuklar Derneği'nde bu sene ikinci yılımız. Çok güzel bir derneğimiz var sırf çocuklara yönelik. Anaokulları açıyoruz. Şimdi Levent'te ikinci anaokulumuzu açıyoruz. Eylül ayında kurdelesi kesilecek. İlk Ümraniye'de açtık. Çocuklar mutlu olsunlar bizim için yeter. Yine dört derslikli olacak.