Sosyal medyada ‘sarılın birbirinize' temalı yazılar uçuşuyor havada. Farklı düşüncelerin hepsini katılaştırıp, birbirine düşürmenin terörün ana amaçlarından biri olduğu söyleniyor. Bu yüzden telaşa kapılmayın, birbirinize tutunun mesajları veriliyor. Hani öyle bir yere getirildi ki olay artık tek çare bu, birbirimize sarılmak. Aynı dakikalarda Tanrılar Okulu hesabından günün anlamına, önemine uyan bir mesaj yayınlanıyor: "Senin kendi değişimin tüm insanlığın başka bir biçime dönüşmesine neden olacaktır. Dünyanın değişimini istiyorsan, kendini iyileştir!" Yani kişinin kendisini fark etmesi, değişimi istemesi, iyi biri olması lazım. Zaten bunu istesek de dışarıdan müdahaleyle ile yapamıyoruz, kişinin kendindeki eksikliği hissetmesi, harekete geçmesi lazım. Twitter'da yazdıklarıma saçma sapan, kavga çıkarmaya çalışan cümlelerle geri dönüşler alıyorum. Her birine ayrı ayrı anlatmak istediğim şeyi yazıyor, sinirden anlayamadıklarını ama aslında güzel şeyler söylediğimi güzel kafalarına sokmaya çalışıyorum. Muhakkak sizin de böyle muhabbetleriniz oluyordur. Bir kısım sosyal medyacıyla bir noktada buluşurken, büyük bir kısmı ile küfürleşmeden ileriye gidemiyoruz. Herkes bir şeylere inanmış ama inandığı şeyi savunmak uğruna saçma yollara düştüğünü fark etmiyor bile. ‘Gel' diyorsun, ‘Git' anlıyor, ‘Sev' dediğin şey ‘Vur' olarak canlanıyor onun kafasında... Evet sarılalım, hatta öpüşüp barışalım. Ama en temel konularda bile anlaşamayıp birbirine saydırmaktan ileriye gidemediğin bir kitle ile anlaşma işini nasıl çözeceğiz acaba, o kısmını bilemiyorum. Bir de anlaşmak istemediğim insanlar var benim, gülüp geçemiyorum. Aklı ermediği için satranç oynayanları lanetlenmiş bir beyine sarılmak istemiyorum mesela. Eğlence kulübünde ölenlere ‘Oh olsun' diyenlere de sarılmam, o ne olacak?




Güzel bir şey ihtiyacı!




Patlama sonrası içimizdeki korku beş katına çıktı. Sabah uyandığında Twitter hesabını korka korka kontrol edenlerdenim. "Ne olur güzel şeyler görelim" diye kendi kendime konuşurken Twitter'da güzel bir şey gördük: Kıvanç Tatlıtuğ! ‘Yeni bir reklamı çıkmıştır', ‘Dizisinin yeni bölüm tanıtımında acayip yakışıklı görünüyordur, kafamız dağılır' diye düşünürken maalesef o da hastaneye kaldırılmış. Bu ülkede karşımıza çıkabilecek güzellik sayısı zaten hayli azken, bir de Kıvanç'ı bu şekilde görmek üzdü doğrusu. Yılbaşını hastanede geçirmek ona sağlık dolu bir yıl getirsin bari.




Kafa dağıtma meselesi




Kafalarımız normal olarak hiç o yönde çalışmıyor ama bu ara müzik dinlemek her şeyden önemli hale geldi. Her gün bir diğer travmamızla uğraşıyoruz ve izleyerek, okuyarak, dinleyerek ortamdan uzaklaşabileceğimize inanıyorum. Netflix'in yeni dizisi ‘The OA'ya başladım mesela. 7 yıl önce evden kaçan görme sorunlu kızlarını televizyonda görüp ona yeniden kavuşan bir ailenin fantastik hikâyesini anlatıyor. İlk bölümlerde bir şey anlamakta zorlanıyorsunuz ama yeni dizi akımlarının hepsi öyle artık. Anlamak için çaba harcamak gerekiyor. Ed Sheeran'ın yeni single'ı da bu hafta piyasaya sürülecekmiş. Belki o bizi başka diyarlara götürür. Bu arada Tarkan yeni albümünü yayınlasa keşke. Ne güzel kafamız dağılır, bir albüm süresince ortamdan uzaklaşırdık. Sezen Aksu geliyor Allah'tan, işe yarayabilir. Bizim çalışkan İrem Derici yeni klibini paylaştı: ‘Bana Hiçbir Şey Olmaz'. Umut Eker'in çektiği videoda pek güzel Amsterdam görüntüleri var, kafa dağıtabilir. Kafa dağıtmadan hayata kaldığımız yerden kanalize olmanın bir yolu yok, akla gelen her yol denenebilir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR