Caroline Yılmaz diye bir kadın, Murat Boz için “Evde üstü çıplak dolaşıyor. Buzdolabından elma alıp yiyor. Sonra kahve içiyor, geriniyor, esniyor” falan demiş.


Haberi anlamadım.


Daha doğrusu açıklamaları anlamadım.


Bir kaç kez okudum.


“Şaka haber mi bu?” diye.


Ne yani insanlar evlerinde, esneyebilir, gerinir. Üstü değil altı da çıplak dolaşabilir.


Buzdolabından elma da alıp yiyebilir. İçki de içebilir. Parti de verebilir. Misafir de ağırlayabilir.


Nedir bu açıklama gerçekten çok komik.


Bir insan ünlü olmak, kendinden bahsettirmek için bu kadar mı saçmalar


Kendisini tanımıyordum.


Adını bile ilk kez bu haberle duydum.


Ve Google a “Caroline Yılmaz kimdir?” diye yazdığımda da ilk haberler “Murat Boz üstü çıplak dolaşıyor” oldu.


Kendisi amacına ulaşmış gözüküyor.


Ondan önce de, meğer şarkı söylemesi ve Türkan Şoray’a olan benzerliği ile prim yapmaya çalışıyormuş.


Demek onlar pek işe yaramamış.


Murat Boz çıplaklığı haber değeri getirmiş.


Buradan benim gibi tanımayanlar da kendisinden haberdar olmuş oldu.


Bir de üstüne üstlük Murat Boz’da açıklama yapmış.


Güler misin, ağlar mısın?


Komik açıklamalar ve komik olaylar…

Ahmet Kural adının bende çağrıştırdıkları

Sıla’nın şikayeti üzerine, şiddet davasından sonra ikinci perde açıldı Ahmet Kural için.


Bu kez de, aracını alkollü kullanırken karıştığı zincirleme kazası ile gündemde.


Peki Ahmet Kural deyince aklıma ilk neler geliyor dersiniz?


1-Soyadının tam tersi kuralsız hayat.


2-Asi.


3-Sinirli.


4-Asabi.


5-Olayların adamı…



Sadece “Yemekteyiz mi?”



Fatih Altaylı “Yemekteyiz” programlarının rezilliğini gündeme getirdi.


Öncelikle şükür…


Çünkü gerçekten birileri fazlasıyla dile getirmesi gerekiyor ekranlardaki rezaleti.


Tabii sadece yemekteyiz değil.


Birçok program rezillik içinde.


Herkes birbirine kin, nefret kusuyor.


Kavga etmenin, çirkefleşmenin, bağırmanın, çağırmanın prim yaptığı günler.


Ve bir program tutunca peşi sıra hepsi mantar gibi çoğalıyor.


Ama buna dur diyecek yine yapımcılar.


Bizler Erkan Yolaç’ın “Evet-Hayır” yarışmasıyla.


Cenk Koray’ın “Kutu kutu”larıyla.


Bizimkiler ile, Perihan Abla ile, Bizim Aile ile büyüdük.


Bunları tekrar yapmak çok mu zor?


Ekranlarda sayısız çocuk programları olurdu mesala.


Şimdi hiç biri yok.


O zaman yayınlanan “Televoleler”e laf söyleniyor ama onların bile bir kalitesi vardı.


Yeniden onları yakalamak çok mu zor.


Yemek programlarındaki kin-nefret dilini yok etmek bu kadar mı zor?


Bence yapımcılar artık bir araya gelip bu işe bir dur demeli. Daha sakin, öğretici, keyifli programlar geç kalmadan hayata geçirilmeli.

Klein Phonix adım atabilene aşk olsun

Sonunda bu hafta gidebildim Klein Phonix’e.


Maslak’ta bulunan mekan Cuma-Cumartesi günleri açılıyor.


Cuma günü kalabalığı sosyal medyadan görünce “Yok artık” dedim.


Ama Cumartesi gözlerimle görünce inamadım.


İçeride 2 binden fazla kişi vardı.


Ve inanılmaz kalabalıktı.


Mekan, şovlar, müzik gerçekten çok iyi.


Gayet başarılı. İsmail Alper yine yapmış yapacağını.


Bu arada Klein Sommer yaz aylarında Alaçatı’da şovlarına ve eğlencesine devam edecek.


Merak edenlere duyurulur.




İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR