Türkiye'deki tasarım kültürüne katkıda bulunarak, genç tasarımcıların önünü açmak amacıyla Ahu Orakçıoğlu ve ortağı Deniz Luise Işın'ın birlikte kurduğu A&D Art and Design Tasarım Atölyesi ve Mobilya Showroom, geçtiğimiz aylarda hizmete girdi. Piyasada sıradanlığın dışında özel tasarımlı ürünleri müşterilerle buluşturan, her mobilyadan bir ya da iki tane üretilen butik mobilya mağazasının öncelikli hedefi, Türkiye'de tasarım ortamını destekleyen bir yapı oluşturmak. Biz de HT Kulüp ekibi olarak hem Ahu Hanım'ı yeni mağazasında ziyaret etmek hem de yeni projeleriyle ilgili konuşmak üzere Kadıköy'ün yolunu tuttuk.




Röportaj: Aybala ÇALIŞKAN


Fotoğraflar: Mertcan DEMİRDÖĞEN






- Ahu Orakçıoğlu'nu habercilik geçmişinden başlayalım mı?




Tabii ki... Ankara Üniversitesi Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde tahsilimi bitirdikten sonra TRT'nin sınavlarıyla TRT'ye girdim haber spikeri olarak. Üniversitede medya okumadım, filoloji okudum. Yani bu işe tamamen alaylı olarak başladım. Ama TRT zaten kendi başına bir okuldu. 10 yıl kadar kamuda çalıştım. 2003 yılı gibi yaklaşık 10 yıl önce İstanbul'a taşındım. TRT'den daha sonra istifa ettim, özel sektöre geçtim. Medya Kanal 24'te yaklaşık 3.5 sene 'Gece Moderatörü' programını hazırlayıp sundum.




- 10 sene habercilik yaptınız. Hayata dair neler öğrendiniz?




Tüm gelişmelere karşı daha duyarlı daha meraklı bir insana dönüşüyorsunuz. Hayata karşı kopuk olmuyorsunuz. Ben spiker olarak başladım işe fakat stüdyo değil sahadaydım. Yani muhabirlik yaptım. Dolayısıyla hayatım stüdyoda geçmedi, sahada geçtiği için hayatın içindeydim. Dolapdere'de birçok bibergazı yemişliğim olmuştur. Toplumsal çatışmaların ortasında bulunmuşumdur. Hayatın içinde bir insan oldum her zaman hala da öyle olmaya devam ediyorum.




- Bu kadar yoğun bir tempoya ara vermenizi sağlayan büyük bir aşk olsa gerek...




Eşim Süleyman Bey'e olan aşkım ayrı. O aşkı ikiye katlayan başka bir aşk var. Tabii ki kızım Sare... Yaklaşık Sare 7.5 aylık olana kadar haberciliğe devam ettim. Doğumdan sonra habercilikle arama virgül koydum. Habercilik bir aşk ama ama ben şimdi bir virgül koydum diyeyim. Biraz kızıma odaklanmak açısından, haberin o yoğun temposundan dışarı çıkma ihtiyacı duydum. Biraz da kendi tempomu kendimim belirleyeceği, kendi işimin patronu olmayı seçtim.




- Bu arada mobilya butik mağazası açtınız...




Sare yaklaşık bir yaşını geçti, yürümeye başladı. O dönemde ''Acaba haberciliğe dönsem mi ?'' diye düşünmedim değil ama sonra gözüm çok kesmedi. Dolayısıyla farklı bir işe yöneleyim dedim. Tam da o dönem kendi içime döndüm. Evimin dekorasyonunu yapıyorum, bir yandan çocukla ilgileniyorum. Tam evimin dekorasyonun yaparken Deniz Luise Işın ile tanıştım birbirimizi daha iyi tanıdık. Çok ağır bir temposu olmayan, içmimari, sanat ve dekorasyonla ilgili A&D art and design Tasarım Atölyesi ve Mobilya Showroom'unu ortağım Deniz'le birlikte hizmete açtık.






- Mağazadaki mobilyalar Türkiye'de mi üretiliyor?




Tabii tabii her şey Made in Turkey. Süleyman Orakçıoğlu da öyledir. Damat Tween'de de her şey Made in Turkey'dir. Hiç Made in China yoktur. Onu da net söyleyim. Bizde de hiçbir şeklide Uzak Doğu'dan gelen bir ürün yok. Birkaç parçamız var, onlar Endonezya'dan gelen çok özel ürünler.




- Peki eşiniz Süleyman Bey işle ilgili size destek verdi mi?




Süleyman Bey bana sonsuz destek her zaman. Süleyman çalışan bir eşinin olmasından çok mutlu olan bir erkek. Ne gerek var otur evinde diyen bir erkek değil. Tam anlamıyla üretkenlikten haz duyan bir adam. Çevresinde de böyle insanlar görmek istiyor. Dolayısıyla Süleyman bana bu anlamda destek oldu heyecan oldu diyebilirim. Süleyman gibi bir örnekle yaşamak da böyle bir şey aslında. İnsan hakikaten heyecan duyuyor




- Kendi evinizin dekorasyonu nasıl?




Ben de evimi çok ruhlu döşedim. Evim neşeli, sevimli bir ev. Yine renklerin böyle korkusuzca kullanıldığı bir ev. Genç bir evim var benim. Ağdalı bir ev kesinlikle değil. Neşeli, biraz bohem, bol sanat eseri olan genç bir ev.




- Mağazanızın açılışında da birçok ünlü simayı gördük. Onların nasıl yorumları?




Herkes çok özel ve çok farklı buldu mağazayı. Ciddi anlamda talepler de geldi açılışta. Güzel satışlarımız da oldu. Müşterilerimiz beğendiler.




- Eşinizle boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?




Süleyman'ın temposu oldukça yoğun. Benim ki de yoğun ama her şeye rağmen güzel vakitler geçirebiliyoruz. Yaz tatillerine Süleyman biraz daha zaman ayırmaya başladı. Ben mağazayı bu sene açtığım için hafta içi zamanımı burada geçiriyorum. Ama tatillerimizi Süleyman'la çakıştırıyoruz zaten. Bodrum şu an bizim ana üssümüz. O yüzden çok iç içe olmamak arada boşluklar vermek ilişkinin keyfidir bence.




- Eşinizle nasıl tanıştınız?




Galata Köprüsü'ne haber yapmaya gitmiştim Tasarım Haftası dolayısıyla. Süleyman Bey, o dönemde İTKİM'in Başkanı olduğu için onunla da bir röportajımız olacaktı. O röportaj başlangıç röportajı oldu. Hakikaten de o röportajda karşılaştığım gözlerden bir daha kopamadım. Süleyman'a ilk görüşte aşık oldum. O an, hakikaten çılgınca bir şey hissediyorsunuz. Kalbiniz küt küt çarpıyor, damarlarınızdaki kan akışının hızlandığını hissediyorsunuz. Ama hakikaten de ben de yarattığı etki bu oldu Süleyman'ın.






'SARE'Yİ AŞK ÇOCUĞUM DİYE SEVİYORUM'




- Minik Sare'yi kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?




Aşk çocuğum diye seviyorum ben Sare'yi. Annelik dünyanın en muhteşem, en zor, en paranoyak, en çılgın dönemi. Çılgınca bir şey annelik. İşin doğum sürecinden sonra en zor dönemi başlıyor. Lohusalık dönemindesiniz, hüzünlüsünüz. Çok mutlusunuz ama ne yapıcağınızı da bilmiyorsunuz. Bir varlık var hayatınızda ama zamanla öğreniyorsunuz. Ama tam 1 yaşını dolduruyor çocuk size bir şey yapmaya başlıyor yavaş yavaş. Ondan sonra da keyfi başlıyor işin. Neredeyse 2 yaşına gelecek Sare artık. Tam böyle bıcır bıcır bir döneme girdi.




- Süleyman Bey nasıl bir baba?




Süleyman çocuklarına inanılmaz bağlı bir baba. Bakarken içi titrer, hatta bazen ağlar o kadar duygusal bir adamdır. Sare'ye içi titriyor, deli divane oluyor. Sare, Süleyman ile ilişkimize çok güzel bir anlam kattı, iyice bambaşka bir boyuta taşıdı. Mutluluğumuzu perçinledi.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR