DEMSA Group Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan işinde olan başarısıyla dikkat çeken bir isim. Sosyal sorumluluk projeleri denildiğinde ilk akla gelen isimler arasında yer alan Demet Sabancı Çetindoğan, HT Kulüp Yazı İşleri Müdürümüz Reşit ÖZET'e aile yaşamından çocukluk hayallerine kadar bilinmeyenlerini anlattı.

Röportaj: Reşit ÖZET

- Demet Hanım sizi kısaca tanıyabilir miyiz? (Eğitiminizden bu yana)




İnsanın kendini anlatması çok zor tabii, Adanalıyım, Ricmound College B.A. - İşletme mezunuyum, Türkiye’ye döner dönmez Bossa’da iş hayatına atıldım. Şimdiyse, eşim Cengiz Çetindoğan ile ortak olduğumuz uluslararası markaları bünyesinde barındıran Demsa adlı bir şirketimiz var. Mediasa Yayıncılık Şirketi bünyesinde yer alan World Travel Channel -turizm kanalımız ve Fashion & Travel Magazine adıyla senede 4 kere çıkan lifestyle dergisi, “Türkiye’nin ilk gençlik kanalı” ZTV Bilgi Eğitim Kanalımız var. Medya ve tekstil sektörünün dışında, Onkim adı altında “Kök Hücre ve Araştırma Merkezi” Densa shipping şirketimiz (Denizcilik) faaliyet alanlarım. TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği) Yüksek İstişare Konseyi Başkan,YÇD (Yaratıcı Çocuklar Derneği)Yürütme Kurulu Başkanı, WAAS ( The World Academy of Art and Science) Üye olarak üç ayrı dernekte de aktif olarak görevdeyim.






- DEMSA Grubun kuruluş hikayesini anlatır mısınız?




20 yıl aynı şirkette çalıştıktan sonra farklı şeyler yapma arayışındayım. Eşim Cengiz Bey'le tecrübelerimiz bilgilerimiz doğrultusunda Demsa 'yı kurmaya karar verdik. Ve bugünkü yapılaşma oluştu. Doğru zamanlarda doğru kararlar verdiğimize inanıyoruz.




- Demsa Grup çatısı altında hangi firmalarınız faaliyet gösteriyor?




Az öncede söylediğim gibi 2000 yılında eşim Cengiz Çetindoğan ile birlikte kurduğumuz perakende tekstil firmasıdır. İlk olarak anne-çocuk markası Mothercare ile işbirliğine girdiğimiz DEMSA, zaman içinde Tom Ford, Salvatore Ferragamo, DVF, Elie Tahari, Longchamp, Juicy Couture, Agent Provocateur, Pal Zileri, Jo Malone, Michael Kors, Gerard Darel, D&G, Michael Kors, Kurt Geiger, Guess, Laura Ashley, Charles&Keith, Mothercare-ELC gibi pek çok marka ve modacıyı Türk tüketicisi ile buluşturduk; ardından kendi markamız olan “Brandroom”u oluşturduk. Ünlü İngiliz perakende zinciri Harvey Nichols İstanbul’u bünyemize kattık. Hemen akabinde Harvey Nichols Ankara’yı açtık. DEMSA halen, Türkiye çapında 108 mağaza ve 900 e yakın çalışanla perakende tekstil sektörünün en büyük firmalarından biri olarak faaliyetine devam etmektedir. (www.demsagroup.com)




- Eşiniz Cengiz Bey ile çalışmanın artıları neler?




Aslına bakarsanız iş hayatında da çok başarılı bir sinerji var Cengiz Bey'le aramızda.Cengiz beyin tecrübesi, öngörüleri, kararları, doğru, dürüst ve disiplinli iş ahlakı her zaman birlikte çalışmanın artılarındandır. Tabii en güvendiğiniz kişi olması en büyük artı kanımca.




- İşinizdeki başarınızla ön plana çıkan sayılı iş kadınlarımızdansınız. Genç girişimcilere ne gibi tüyolar verebilirsiniz?




Hangi sektörler de iseniz ki bir çok farklı sektör olabilir, o sektörde fark yaratacak bir açılım yapılsın. Sonuçta iş hayatının ticaret, ticaretin de riskten ibaret olduğunu düşünüyorum. Önemli olan planlama süresini geniş tutarak araştırma ve gözleminizi geniş açılarda tutmak. Bir projenin gerçekleşme aşamasından önceki planlama evresi, çok önemlidir. Başarılı yönetim, kaliteli risk almak ve o devrede olası ihtimal kriz anları için alternatif projeler üretmektir.




İş hayatında başarılı olmak isteyenlere en öncelikli tavsiyem bu çocuklarım içinde geçerlidir ki her zaman her yerde söylerim. Dürüstlük, işe ve kuruma bağlı, yaratıcı ve yenilikçi olmak ve takım çalışmasına inanmak.









- Sizin sanata yakın olduğunuzu biliyoruz. Bundan biraz bahsedebilir misiniz?




İşten ve ailemden kalan zamanda elimden geldiği kadar uluslararası plastik sanatlar ve sahne sanatları gündemini takip etmeye çalışıyorum. Doğrusu sanata olan ilgim eşimin bu konudaki bilgi birikiminden sonra daha da arttı. Hafta sonu birlikte galeri ve müzeleri takip etmeye çalışıyoruz.




- Koleksiyonunuz nelerden oluşuyor?

Uzun zamandır eşimle birlikte bir müze projemiz var. 2014’e yetiştirmeye çalışıyoruz. Çok heyecan verici ve güzel bir proje.Daha da heyecanlandıran dünyaca ünlü dekonstrüktivist mimar Zaha Hadid le çalışmamız. Pritzker Mimarlık Ödülü'nü kazanan ilk kadın mimar olan Zaha Hadid, kentsel tasarımın sınırlarını zorlayan bir mimar olarak nitelendiriliyor.

Umarım İstanbul’u sanatseverlerin de beğeneceği bir yer olur. Özellikle Türk Resim sanatına ışık tutacağına inandığımız bir proje olacaktır. Başlangıcından günümüze kadar gelen 200 üzerinde sanatçı ve 2000 adetin üzerinde kalıcı eser koleksiyonuyla hakikatten farklı bir noktada olacağımız kanaatindeyiz.




- Eşiniz Cengiz Bey de sanatla iç içe yaşayan birisi. Birlikte fikir alışverişi yapıyor musunuz?




Eşim Cengiz Bey'le hayata dair her konuda fikir alışverişimiz paylaşımlarımız var sanatta da olduğu gibi.




- Sosyal sorumluluk adına verilen bir çok yardım davetlerinde sizinde eşinizle birlikte destek vermek amacaıyla katıldığınızı görüyoruz. Faaliyet gösterdiğiniz derneklerden bahseder misiniz?




Sosyal sorumluluk projelerine her zaman duyarlı yaklaşıyoruz. Tabii zaman ve imkan elverdiği sürece,


Söylediğim gibi, Ben, TİKAD (Türkiye İş Kadınları Derneği)Yüksek İstişare Konseyi Başkan,YÇD (Yaratıcı Çocuklar Derneği)Yürütme Kurulu Başkanı,WAAS ( The World Academy of Art and Science) Üye olarak üç ayrı dernekte de aktif olarak görevdeyim.




Yaratıcı çocuklar derneği, inanılmaz değer verdiğim bir proje.. Günün her anında, bir şeyler ekleyebildiğim, bir sosyal proje... Çok yetenekli olup gelecek vaat eden ama imkanları olmadığı için sanatı geliştirebileceği, kendini ifade edebileceği platformlarda yer alamayan pırıl pırıl gençlerimiz var. Sanatın her dalı olabilir. Sahne sanatları, plastik sanatlar, sinema, tiyatro vs.. Bizde elimizden geldiğince bu çocuklarımızı yaratıcı çocuklar derneği adini verdiğimiz derneğimizin çatısı altında buluşturuyoruz. Eğitimlerine katkıda bulunmak, kendilerini ifade edip sanatını paylaşabilecekleri platformlara onları taşımaya gayret ediyoruz. Yaratıcı Çocuklar Derneğinin şimdilerde 23 nisan organizasyonları var. Onlarla ilgileniyoruz.Aydın Doğan Vakfı ile ortak yürüttüğümüz Karikatür Yarışmamız var.


Tabii bunların içinde Eğitim Kanalımız ZTV Bilgi de Sosyal Sorumluluk olarak bir çok projemiz var.

Bunların içinde en önem verdiğimiz projeyi özetlemek gerekirse;




ZTV Bilgi ve AÇEV işbirliği ile milyonlarca kadına yeni ufuklar açmak için, toplumsal hayata katılımlarında önlerindeki en büyük zorluk okuma-yazma bilmemek olan kadınlara; “Hayat Okuyunca Güzel” programıyla hayata daha güvenle, umutla ve daha bilinçli bakmaya hazırlayan bir program.Ve ZTV Bilgi de yayınlanan ' Hayat Okunca Güzel '' programımızın 60. bölümünü gururla tamamladık.




- Sizinde çocukken hayalini kurduğunuz bir meslek var mıydı?




Önceleri piyanist olmayı daha sonrada üniversite yıllarında çikolata fabrikası kurmayı düşünmüştüm. Bu konuda o zamanlar kendime fizibilite çalışması yapıp babamla bunu paylaşmıştım.Önce okulunu bitir hala istiyorsan o zaman bakarız demişti.Son senemde birkaç kez kendisiyle konuştuktan sonra bu isteğimden vazgeçtim.Ve tekstil fabrikasında çalışmaya başladım.Çocuk yaşlardaki hayallerinizi çok fazla gerçekleştiremiyorsunuz.Yaş ilerledikçe tecrübeler birikimler arttıkça daha ciddi hayaller hedef oluyor.Gerçi hedeflerinize de ulaştıkça yeni hedefler ortaya çıkıyor.




- Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Çocuklarınızla nasıl zaman geçiriyorsunuz?




Çok müthiş bir duygu! Bunu ancak anne olanlar hissedebilir. Yaşadığınız sürece önceliğiniz hep çocuklarınız oluyor.Bu anlamda çocuğunuz için yaşadığınız fark ediyorsunuz.Çünkü yaşamınız boyunca onlar için iyilikler temenni ediyorsunuz.İyi beslensinler, iyi uyusunlar, iyi okusunlar, iyi insan olsunlar, iyi insanlarla karşılaşsınlar, iyi bir evlilikleri olsun, hiç bitmiyor.Allah herkese bu müthiş duyguyu tattırmayı nasip etsin. İnsan sevgisi ve aileye olan bağlılık.

Artık çocuklarım büyüdü, büyük kızım Pırıl Northeastern University'de, küçük kızım Merve Parsons'da, eğitimlerini sürdürüyor. Bir tek oğlum Cevdet yanımızda. Tatillerde bir arada olabiliyoruz. Onlara uyum sağlamaya çalışıyoruz artık.






- Modayı takip eder misiniz? Kendi giyim tarzınızı anlatır mısınız?




Moda, dünyada yüzyıllardır kadın giyimi ve davranış kodlarını irdeleniyor. Bununla ilişkili olarak, Türkiye’de modernleşme sürecinde “moda”, bir yaşam biçimi olarak algılanıp, sosyolojik, ekonomik ve kültürel değişimlere entegre olarak hayatımızdaki esas rolünü alıyor bana göre.

Modayı takip etme konusunda hiçbir zaman zorluk çekmedim. Seviyorum modayı. Çocukluğumdan beride içinde sayılırım. Modayı takip etmek insana pozitif enerji veriyor. Hayatınıza güzel hoşluklar sunuyor.Evet, modayı özel hayatımda da iş hayatımda da takip etmeye çalışıyorum.

Bir tarzım var. Güncel çizgilerle birlikte klasik giyinmeyi severim. Tüm markalardan stilime uygun ürünler seçerek sezon trendlerini her zaman kendi tarzımla bağdaştırarak kullanmaya çalışıyorum.

Hafta içi, klasik, sade ve küçük detayları olan giysileri tercih ederim. Haftasonu gündüz spor kıyafetler giyerim. Siyah ve beyaz renkleri çok severek giyerim.




- Ülkemizde beğendiğiniz tasarımcılar kimler?




Başarılı birçok tasarımcımız var. Özellikle yurt dışındaki çalışmalarından ve başarılarından dolayı ülkem adına gurur duyuyorum. Bunlardan en az birkaç tanesinin dünya markası olacağını düşünüyorum.




- İstanbul'da düzenlenen Fashion Week Moda Haftası'nı nasıl buldunuz?




İnanın bu sene düzenlenen Fashion Week Moda Haftası'na yoğun yurt dışı programlarımdan dolayı bir tek Cengiz Abazoğlu'nun defilesine gidebildim. Ama basından takip etmeye çalıştım. Çok avrupai, çok organize, tasarımcılar çok başarılı. Her zaman söylerim gün gelecek moda da dünyanın kalbi İstanbul olacak. Buna gün geçtikçe yaklaşıyoruz.




- Demet Hanım kendinizi kelimelerle anlatsanız hangilerini seçerdiniz?




Girişimci, dürüst, disiplinli, samimi, sabırlı, paylaşımcı ve sakin kelimelerini seçerdim sanırım.



İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR