Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden iş adamı Cem Kalyoncu'nun zarif eşi Hülya Kalyoncu bu haftaki HT Kulüp'ün konuğu. Eğitiminden, aile ve iş yaşamına kadar bilinmeyenlerini bizimle paylaşan Hülya Kalyoncu'nun 1.5 yıldır şan dersi aldığını biliyor muydunuz? Hülya Kalyoncu ilk kez HT Kulüp için Nilüfer'in unutulmaz şarkısı "Tek Başına" şarkısını söyledi. Küçükken astranot olmayı isteyen ve de Amerika'da filmlerin sahne arkasında da çalışmayı çok istediğini söyleyen Hülya Kalyoncu ile çok özel bir sohbet gerçekleştirdik..




Röportaj:Reşit Özet


Fotoğraflar: Gürkan Kurt




Hülya Hanım biraz eskiye çocukluk günlerinize gidelim, nasıl bir aile ortamında büyüdünüz?




İstanbul'da doğdum ve sıcak bir aile ortamında büyüdüm. Ben yaramaz bir çocuk değildim ve çok çalışkandım. Hep okul derecelerim vardı ve çok disiplinli bir öğrenciydim.

Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

İstanbul üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Fakat yıllar sonra yüksek lisans eğitimi yapmak için tekrar okula dönüş yaptım . Kadir Has Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Resterasyon mastırı yaptım. Şuan Mimar Sinan Üniversitesi'ndeyim ve doktoramı tamamladım. Halen eğitimime devam ediyorum ve bu gidişle ömür boyu öğrenci olacağım galiba.



Çocukken herkesin bir meslek hayali vardır. Sizin hayalinizdeki meslek neydi?




Tabii ki vardı, ben hep astranot olmayı hayal ederdim. Gerçekten hala en büyüyk hayallerimden biridir astranot olmak ve uzaya çıkmak, o boşluğu yaşayabilmek. Bir de Amerika'da olmak şartıyla film yapımının arka sahnesinde olmak isterdim, dekor olabilir, kostüm olabilir bunların hazırlanmasında çalışmak isterdim. Ben özellikle Orlando'ya ilk gittiğimde orada başka bir dünya gördüm ve çok etkilendim ve film dünyası gerçekten hayal gücü ve yaratıcılık isteyen bir şey, bu yüzden hep bu işin içinde olmak istedim.




İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?




İş hayatına üniversiteyi bitirdikten sonra başladım, ilk olarak bir bankada görev aldım. Bir kaç yıl bankada çalıştıktan sonra İngilizce eğitimim için yurtdışına gittim. Daha sonra ithalat ve ihracat firmasında çalıştım. O dönemde Cem Bey ile evlendiğim ve bebeğimiz olduğu için işi bıraktım. Zaten yaptığım işlerinde çok da yapmak istediğim bir iş olmadığına karar verdim. Ben iktisatçıyım ama para işlerini fazla sevmiyorum ve sanatla ilgili işleri seviyorum ve şuanda da sanat tarihi üzerinde ilerliyorum. Şirketimiz olan Fideltus 'unda yönetim kurulu üyesiyim.






Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?




Bir kere hayatınızdaki öncelik kendinizden farklı bir boyuta geçiyor ve bir şeyi yaparken ve planlarken hep çocuğunuza göre yapıyorsunuz. Her zaman çocuklarınız ön planda oluyor.




Sosyal sorumluluk ve vakıf çalışmalarınızda her zaman ön plana çıkıyorsunuz. Çalışmalara ne zaman başladınız anlatır mısınız?




Ben ilk çalışmama Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı'nda başladım ve yaklaşık 7 sene bu vakfa hizmet ettim. Daha sonra Türkiye İş Kadınları Derneği'ni başkanımız Nilüfer Bulut ile birlikte kurduk ve kurucu üyesiyim ve halen aktif olarak çalışmalarım devam ediyor. Bunun dışında erken doğan çocuklar için açılan ERDODER Derneği'nde yönetim kurulu üyeliği yapıyorum. Benim de ilk bebeğim prematüre doğdu ve 2 ay küvezde yaşadı ve çok sorunlar yaşadık o dönem, bu yüzden bu konuda çok hassasiyetim var. Son olarak da benim için yeni bir oluşum olan TEMA Vakfı'nda çalışmak oldu. Ben çevreye çok önem veren birisi olduğum için burada çalışmaya karar verdim.






Özel ilgi alanlarınız varmı?




Benim en özel ilgi alanım küçük kahve fincanları koleksiyonum. Doktora tezimi porselen üzerine verdim. Bu yüzden porselene çok ilgim var, dünyanın neresine gidersem gideyim mutlaka küçük kahve fincanları topluyorum ve koleksiyonumu genişletiyorum. Ben bu koleksiyonlarımı da dikkatli bir şekilde de kahve içerek kullanıyorum.




Müziğe özel bir ilginiz var sanırım. Bahseder misiniz?




Evet var, yaklaşık 1.5 yıldır şan dersi alıyorum. İnşallah günün birinde arkadaşlarıma bir konser vermek istiyorum. Arkadaşlarım sesimin güzel olduğunu söylüyor ve bir ortam olduğunda bana mutlaka şarkı söyletmek istiyorlar.




Ne tarz şarkılar söylüyorsunuz?

Ben Türk Sanat Müziğin'den de şarkılar söylüyorum ama aslında benim sesim operaya daha yatkın. Pop müziği de seviyorum ve söyleyebiliyorum. Mesela Nilüfer'in şarkılarını çok seviyorum ve söylemekten keyif alıyorum. Nilüfer'in '' Tek Başına'' şarkısını çok severek söylüyorum.

Bizim içinde seslendirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR