Röportaj: Aybala YILDIZ


Fotoğraflar: Onur AYDIN






-Anneniz Asuman Tokgöz ve ablanız Melisa Mutlu ile kurduğunuz Accract markası nasıl doğdu?




Anne olduktan sonra esas mesleğim olan iç mimarlığa biraz ara vermek istedim.O sıralarda annem hobi olarak cam atölyelerine gidip değişik formlarda objeler yaratmaya başladı ve bundan çok keyif aldı. Annem hem mimar hem ressam. Dolayısıyla sanatla hep iç içeydi. Kısa zamanda başta ben olmak üzere etrafımızdan büyük ilgi gördü. Ablam Melisa Mutlu ise babamla birlikte gıda grubunu yönetiyor. Böyle bir marka yaratmaya karar verdiğimizde ablam da büyük heyecanla


kabul etti.




-Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Çocukluğunuzdan bu yana tasarıma merakınız var mıydı?




Yoğun iş tempolu bir aile içinde büyüdüm. Babam disiplinli ve işine âşık bir adam. Senenin yarısı yurtdışında geçer. Benim çocukluğumdan beri güzel sanatlara ilgili, tasarıma yatkın bir yönüm vardı. Yaratıcılığım hep ön plandaydı. Bu özelliğimi annemden aldığımı düşünüyorum.




-Mimarlık, hayalinizdeki meslek miydi? İşini aşkla yapan şanslı insanlardan mısınız?




Mimarlık benim anne mesleğim. Annem mimar olduğu için ilk başlarda biraz onun baskısıyla mimarlığa yöneldim. Ama kısa sürede doğru yolda ilerlediğimi anladım. Yaratmaktan, dizayn etmekten ve küçük detaylarla oynamaktan büyük keyif alıyorum. Şu an kurduğumuz 'Accract' markasında da bu tutkuyu yaşadığım için kendimi şanslı insanlardan sayabilirim.






'Tasarım benim için duygu demek'




-Parfüm şişesi tasarımlarından mobilya ya da mücevhere kadar tasarım hayatımızın her yerinde var. Tasarım sizin için ne ifade ediyor?




Tasarım benim için duygu demektir. İster vazo olsun, ister kâse, camın her kıvrımı edebiyat, mimari, vizyon ve özellikle de seyahate ilişkin bir deneyimle harikulade bir bağlantı taşır.




-Koleksiyonlarınızda ağırlıklı olarak siyah renk, gümüş ve cam görmekteyiz. Gümüş, siyah ve cam ürünler hayatınıza nasıl bir anlam katıyor?




Gümüş, tasarımlarını kuvvetlendirmek isteyen tasarımcılar için ideal bir seçenektir. Cilalandığında harika bir görünümü olur. Siyah en sevdiğim renk. Bana göre asilliği ve gücü temsil ediyor. Cam ise dünyanın en özgün en temel materyallerinden biri. Camın yalnızca kendine özgü fiziksel özellikleri değil, o inanılmaz çeşitliliği ve saflığı da beni büyülüyor. Hayal gücümün yarattığı tasarımların usta ellerde şekil alarak benzersiz bir cam sanat serisine dönüşmesini izlemek her zaman çok heyecan verici. Sanırım camla ilişkimi bu şekilde özetleyebilirim.




-Tasarımını yaptığınız obje ya da aksesuvarlarda nasıl bir tarz benimsiyorsunuz?




Tasarımlarımızda modern-eklektik ve biraz da romantik bir tarzımız var. Ürünlerimizde fazla detaya önem veriyoruz. Çarpıcı ve yenilikçi bir algı yaşattığımıza inanıyoruz.




-Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?




Çağdaş konular, kentsel olgular, bazen göz attığım birtakım dekorasyon kitapları, galeriler, seyahatlerde gittiğim müzelerden ilham alıyorum diyebiliriz.






'İş hayatında eşler birbirine destek olmalı'




-Küçüklüğünüzde ablanız Melisa Mutlu ile 'Annemizi örnek alırdık' dediğiniz aklınızda kalan neler var?




Annem küçüklüğümüzden beri bize ilerde bir kadın olarak kendi ayaklarımızın üstünde durmamız gerektiğini ve kadının çalıştıkça güçlü olduğunu söylerdi. Kendisi çalışan bir anne olarak hep güçlüydü ve biz de annemizi örnek alıp onun yolundan devam ettik.




-Eşiniz Umut Özkanca ile iş hayatında fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?




Eşlerin iş hayatlarında başarılı olmalarında birbirlerine destek olmalarının çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Birbirimizin fikri her ikimiz için de önem taşır.






-Evlilikte mutlu olmanın sırrı karşılıklı anlayış mı ya da daha fazlası mı?




Evlilik iyi günde de kötü günde de bir olup, hayatı paylaşmaktır. Bu da ilişkiyi güçlendiriyor.




-"Anne olmadan anlayamazsın" denilen şeylerden, hangilerini anne olduktan sonra anladınız?




Anne olduktan sonra hayata bakış açım, değerlerim ve önceliklerim tamamen değişti.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR