'Hayata kattığınız değerler sizi marka haline getirir'
*Şükran Hanım, öncelikle mücevher sektörünün önde gelen markalarından Zen Pırlanta olarak 2016 yılını nasıl karşıladınız? Bu yıl için Zen Pırlanta adına gerçekleştirmek istediğiniz hedefleriniz nelerdir?
Türkiye'nin pırlanta dendiğinde akla gelen ilk markasıyız. Mücevherlerimizi Avrupa'nın ve Orta Doğu'nun en büyük üretim kapasitesine sahip fabrikamızda üretiyor, Türkiye'nin en geniş modal seçeneğini sunuyoruz. Son sekiz yıldır mücevher ihracatında sektör lideriyiz. Türkiye'nin mücevher ihracatının yüzde 50'sini gerçekleştiriyoruz. 54 mağaza ile Türkiye'nin en büyük pırlanta perakendecisiyiz. 2016 yılında da liderliğimizi korumayı hedefliyoruz. Türkiye'de mağazalaşmaya, yurt dışında da toptan satış ağımızı güçlendirmeye devam ediceğiz.
"Tılsım adlı koleksiyonumuz konseptinden fikrine ve çizgisine kadar her aşamasına imza attığım özel bir çalışma oldu'
*Yöneticiliğinizin yanı sıra imza attığınız tasarımlarla da öne çıkıyorsunuz. Yakın zamanda meydana getirdiğiniz "Tılsım" adlı koleksiyonunuz mücevher severlerden büyük ilgi görüyor. Koleksiyonunuzun çıkış noktası ve özellikleri hakkında neler söylersiniz?
Tasarım ekibimizle ve çok kıymetli üretim yöneticimiz Hagop Haşhaş ile özel bir koleksiyon üzerinde çalıştık. "Tılsım" adlı koleksiyonumuz konseptinden fikrine ve çizgisine kadar her aşamasına imza attığım özel bir çalışma oldu. Biliyorsunuz, duygu ve düşünceleri anlatmak için eski zamanlardan beri semboller kullanılıyor. Çok farklı dönemlerde, kültürlerde ve inanışlarda "koruyucu tılsım" olarak her zaman yer almış "göz" figürü, koleksiyonumuzun ana sembolü. "Göz"ü sembolizm dünyasındaki başka güçlü simgelerle birleştirdik. Koleksiyonumuzdaki semboller diğer sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüzde de daha önce kullanılan simgeler. Ancak biz tasarımlarımızda "göz"ü farklı şekilde yorumladık. Zen'in gözlerini farklı kılan en önemli özellik kirpiklerinin olması. Kirpikler, "başarı, seçkinlik, üstünlük, güç" gibi simgesel anlamlara sahip olan taç şeklinde stilize edildi. Farklı göz modelleri, yine biribirnden farklı taç şeklindeki kirpiklere sahip. Kolyelerimizin zincirlerinde ise "hayat ağacı" yer alıyor. Bu sembol kültürleri, etnik sınırları aşan çok eski ve evrensel bir sembol. Günümüzde trendler değişse de tekstil, dekorasyon, aksesuar gibi farklı alanlarda bu semboller severek kullanılıyor. Biz de bu simgeleri pırlantalarla ve modern bir dokunuşla yorumladık. Göz motifini pırlanta ve değerli renkli taşlarla buluşturduk. Farklı mücevher teknikleri ve el işçiliği kullanarak mücevhere taşıdık. Koleksiyonumuzdaki parçaları pembe altın kullanarak hazırladık. Beyazın yanı sıra mavi ve siyah pırlantalar da kullandık. Kimi parçalarda ise mine tekniğiyle , "göz" motifine farklı bir yorum getirdik. Göz, taç hayat ağacı gibi simgelerin kökleri çok çok eskiye dayanıyor ve bu sembolleri incelediğiniz de tek tek ne kadar derin anlamları olduğunu görüyorsunuz. Sembolizmde taç yalnızca bir baş aksesuarı olmanın çok daha ötesinde yer alıyor. Tarih boyunca statünün ve başarının somut bir sembolü olarak kabul edilmiş.
'Kadının toplumda yükselmesini amaçlayan projelerde özellikle yer almak istiyoruz'
*Zen Pırlanta göz alıcı koleksiyonları ve kaliteli hizmetiyle başarısını her gün daha da ileriye taşıyor. Zen Pırlanta olarak ayrıca TURMEPA başta olmak üzere pek çok vakfa ve sosyal sorumluluk projelerine destek oluyorsunuz. Sosyal sorumluluk alanında yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Bu konuyla ilgili gündeminizde ne var?
Zen Pırlanta kadınlara seslenen bir marka. Dolayısıyla kadının toplumda yükselmesini amaçlayam projelerde özellikle yer almak istiyoruz. Toplumun gelişmesi adına önemli olan eğitim, çevre ve sanat destek verdiğimiz diğer alanlar. Marka olmak sadece kaliteli ve farklı ürünler sunmak değildir. Ürün geliştirmenin yanında hayata kattığınız değerler sizi marka haline getirir. Toplumsal gelişime katkı sağlamak adına dernek ve kuruluşlarla sürekli iletişim halindeyiz. "Turmepa" ile yaptığımız çalışmalar sekiz yıldır devam ediyor. Zen Pırlanta olarak hem her yıl Turmepa'nın düzenlediği baloların hem de Mavi Dalga, Büyülü Mavi gibi projelerin destekçisiyiz.
"Tüm çalışan kadınlar gibi herşeye yetmeye çalışıyorum'
*İş kadını kimliğinizin dışında iki çocuk annesisiniz. İş ve ev arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz? İş dışındaki zamanlarınızda çocuklarınızla neler yapmaktan hoşanırsınız? Çocuklarınızı yetiştirirken nelere dikkat edersiniz?
Tüm çalışan kadınlar gibi her şeye yetmeye çalılşıyorum. Çocuklarımla geçirdiğim vakitlerin, onlarla sohbetlerimizin hem beni hemde onları geliştirdiğine ve motive ettiğine inanıyorum. Onların eve dönüş saatlerinde mutlaka evde olmaya gayret ediyorum. Eve geldiklerinde günlük ödevlerini hazırlarlarken yanlarında oluyorum. Akşamları hep birlikte vakit geçiriyoruz. Annennin çocuğun üzerindeki etkisinin farkındayım, çocuklarımla sürekli sohbet halindeyim. Özellikle büyük oğlum ergenlik çağına giriyor. Bilgiye bizim zamanımızdan çok daha kolay ve hızlı ulaşıyorlar. Çocuklarla ne kadar çok sohbet ederseniz onlar da sizinle o kadar yakın oluyor ve bu şekilde ergenlik sürecinde sağlıklı bir yola giriyorsunuz diye düşünüyorum.
"Eşimle birbirimizi dinlemeyi iyi biliyoruz'
*Eşiniz Emil Bey iş hayatının başarılı temsilcilerinden... Eşinizle birlikte çalışmak nasıl bir duygu?
Eşimle birlikte çalışmak güzel bir duygu. Çünkü eşim sadece Türkiye'de değil; sektöre global açıdan baktığımızda da çok kıymetli deneyimlere sahip biri. Eşimin gerek satın alma, gerek üretim ve gerekse parakende alanında sahip olduğu uzmanlığı güven veriyor. Ayrıca keyifli kişiliği ve çok çalışkan olması benim sevdiğim özelliklerinden. Her ikimiz de değişimlere açık olduğumuzdan verimli bir ortam yaratabiliyoruz.
"Tarzıma yakıştırdığım, özgün bulduğum kıyafetleri satın alırım'
*Sağlıklı yaşama önem veren birisiniz ve fit görüntünüzle de bunu destekliyorsunuz. Peki, formunuzu korumak adına sağlıklı beslenme ve spor konusunda neler yapıyorsunuz?
Teşekkür ederim. Düzenli spor yapıyorum. İnterval kardiyo çalışmalarımı hiç aksatmadan haftada 4 kez yaparım. Ayrıca evde pilates, fitness ve meditasyon yapıyorum.
*Moda konusunda da rafine zevkleri olan birisiniz ve seçtiğiniz moda parçalarıyla her zaman şıklığınızı gözler önüne seriyorsunuz. Peki, stilinizi nasıl yo
rumlarsınız? Gardırobunuzdaki olmazsa olmaz parçalar nelerdir? Katıldığınız davetlerde en çok hangi tasarımcıların kıyafetlerini tercih ediyorsunuz?
Aslında kıyafet alışverişi için çok zaman harcamam. Tarzıma yakıştırdığım, özgün bulduğum kıyafetleri satın alırım. Moda sektöründeki gelişmeleri elimden geldiğince takip ediyorum. Klasiklerin yanı sıra trend olan parçalara da sahip olmayı seviyorum. Birçok kadın gibi ayakkabı tutkum var. Sezona ve tasarımcıya göre de tercih ettiğim markalar değişiyor. Bazı kıyafetlerimi de Yıldırım Mayruk ve Songül Sarpbaş hazırlıyor.