Türkiye'ye Twitter yasağı geldiğinde Moskova’da bir gece kulübünde eğleniyordum. Arkadaşlarım durumu bildirince yüzüm, gözüm değişti tabii. Aynı masada bulunduğum çoğunluğu Rus olan yabancı arkadaşlarım durumu fark edip neler olduğunu sordu. Bundan sonraki dakikalar nasıl zor geçti anlatamam, Twitter’ın neden kapatıldığını yabancı arkadaşlarıma anlatmak kâbus gibiydi. Duyduklarını beyinleri algılayamıyordu bir türlü. “Nasıl olur”, “Neden olur” diye sorup durdular bütün gece. Ben ise en zor durumdaki Twitter mağduru oldum galiba. Aslında önceki saçma yasaklardan sonra Twitter yasağı çok moralimi bozmadı doğrusu. Ama yabancılara işin mantığını anlatma kısmı zordu. Özgür yaşayan ülkelerin halkına yasakları anlatmak ne zor şeymiş, anlayamazsınız! Kafaları “Yasak ne ayol” diyecek seviyeyi çoktan geçmiş diğer ülke halklarını her zaman kıskanırdım, bu sefer duygularımın boyutu beni aştı.




Nazan Öncel neyi beklemiş?




Nazan Öncel ilk çıktığı dönemlerde farkını belli etmiş, hepimizin gönlüne kolayca girmişti. Özellikle ‘Göç’ albümünün içerdiği müzikaliteye, şarkılara bayılır, hâlâ da dinlerim. Ardından gelen ‘Sokak Kızı’ albümündeki denemelerine de bayıldığım Öncel’den ‘Demirden Leblebi’ albümünden sonra uzaklaştım. Çıkardığı şarkıların hiçbirinin çekiciliği kalmadı benim için. Tabii ki kısa sürede “ozan” kategorisine giren bir sanatçıya, “Neden böyle şarkılar üretiyorsun” denilmez. Muhakkak denediği aradığı bir şey vardır, ileride önümüze sürülecektir diye bekledik. Ve en son tamamen Tarkan’a yaslanılmış ‘Hadi O Zaman’la geldi Nazan Öncel. Bildiğiniz, kıvrak, insanı hemen yakalayan bir Tarkan etkili şarkıyla. Yaz boyu her yerde çalar durur, ona şüphe yok. Ama madem pes edecekti Nazan Öncel, bunca sene neyi bekledi o zaman?




Korkmayın kurtarın!




Pazar günü Akaretler‘deki Klinik 32‘de moda blogger’ı IconJane’nin (Ferhan Talip) doğum günü partisi vardı. Bir klinik dolusu parti insanı ortalığı şenlendirdi. Öyle ki ortada koşturan çocuklar ve köpekler eşliğinde tam bir festival havası vardı. Sürekli ayaklarımın dibinden geçen Boom Boom’un pitbull olduğunu fark edene kadar benim için her şey daha sakindi. Ama saklamaya gerek yok, pitbull denince bir kanım çekiliyor, korku damarım patlıyor. Duyduğum, okuduğum hikâyeler “yusuf yusuf” kaslarımın daha hızlı çalışmasını sağlıyor. Bir yandan da etraftaki çocukların ve küçük köpeklerin Boom Boom’dan etkilenmediğini görüyor, “Saçmalıyorsun Oben” diyorum kendi kendime. Sonra o pitbull’un barınağa ölmek üzere terk edilmiş bir köpek olduğunu ve Ferhan’ın onu oradan kurtararak ikinci bir hayata başlattığını öğrendim. Cesaretimi toplayıp ufak dokunuşlarla yanına yaklaştım ki, gecenin sonunda herkesin dans ettiği yerlerde biz Boom Boom’la oyun oynuyorduk. Her pitbull’un bu kadar ılımlı olduğunu savunmuyorum ama yetiştirilme tarzının köpek üzerinde büyük önem taşıdığı gerçeğini unutmayalım diyorum. Barınaktan kurtarılan canlara harika bir örnek Boom Boom. Bu yüzden “Korkmayın, kurtarın” diye bir slogan bile uyduruverdim...




Olan-biten




- Twitter yasaklanınca hakaretler yağdırarak İbrahim Tatlıses’in konudan tırım tırım uzaklaşması ne iyi oldu. Sürekli bir şeylere sinirlenip duruyordu İbo. Hem kendi sağlığı hem bizim sağlığımız için bir daha dönmez umarım!


- GQ Türkiye’nin Muhteşem Yüzyıl erkeklerini topladığı kapağı çok şık olmuş. Özellikle de geçtiğimiz senelerde yapılan berbat Halit Ergenç kapağının ardından iyi geldi. GQ gibi önemli bir markanın artık işten anlayan biri tarafından yönetilmesi harika.


- Vogue'nun Amerikan edisyonuna kapak olan Kim Kardashian ve Kanye West modaseverlerin tepkisini çekti. Kapağa bakınca tabii ki süper cool bir çekimle karşılaşıyorsunuz ama Vouge gibi bir markanın Kardashian kafasında birini kapağına taşımasının benzeri Türkiye’de yaşanırsa sonuç daha trajikomik olabilir tabii.


- Dilan Bozyel “Wet Poem” adındaki fotoğraf sergisini La Boom’da görücüye çıkardı. Su altında çekilen eserlerden oluşan sergi nisan sonuna kadar La Boom’da olacak.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR