"Boğa Boğa" son zamanlarda izlediğim en iyi yerli film olabilir...

Konusunu hiç bilmiyordum. İzlemeden önce, herhangi bir düşüncem de olmasın diye hakkında bir satır dahi yazı okumadım. Çekimler hakkında da bir bilgim yoktu. Sadece ismine bakıp "Ne anlatmak istiyor acaba" dediğimi hatırlıyorum. Sonra oyuncu kadrosuna, senaristine ve yönetmenine bakıp; önceki gün de bir oturuşta filmi izledim. "Boğa Boğa" son zamanlarda izlediğim en iyi yerli film olabilir.

Öncelikle "Ben senin gibi değilim. Ne anlatıyor bu Boğa Boğa" diyenlere; film, eşiyle birlikte Assos’a yerleşen ve burada yeniden hayata başlamayı uman Yalın’ın hikayesini anlatıyor. Tabii "Hadi şehirde işimiz bitti. Doğanın kalbine bırakalım kendimizi" tadında herkesin hayalini kurduğu bir hayatı da anlatmıyor. Evet doğa ile iç içe sahneleri var. Güzel kareler var, ev süper falan filan ama o kadar...

Kimsenin o güzelim doğanın tadını çıkarttığı falan yok filmde. Herkesin bir derdi var.

Şu an spoiler vermemek için zor tutsam da kendimi az biraz bilgi vereceğim elbet;

-Film Assos’ta Behram'da çekilmiş. Ayvacık, Çanakkale’ye bağlı.

-Filmde Yalın’ı Kıvanç Tatlıtuğ, eşi Beyza’yı Funda Eryiğit oynuyor. Yazan Hakan Günday, yöneten ise Onur Saylak.


-Kıvanç Tatlıtuğ döktürmüş yine maşallah. Oynamıyor adam kükrüyor resmen. Her filmde farklı bir karakteri sergiliyor. Kendini bu kadar geliştirip her defasında seyirciyi şaşırtan bir oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ helal. Tüm ödüller kendisine verilsin lütfen bu sene. Hak ediyor.

-Assos'un tercih edilmesinin sebebi filmde de sık sık adının ve sözlerinin geçmesinden mütevellit Antik Yunanistan'da klasik dönem aralığında yaşamını sürdürmüş olan Yunan filozof ve bilge Aristoteles'in hayatının bir bölümünün Assos’ta geçmesinden geliyor olabilir.

-Sana bir şeyler anlatan, anlatmaya çalışan bir film "Boğa Boğa" bu anlamda da gerçekten alkış hak ediyor. Çünkü saçma cümleler kurmuyor. Saçma espriler yapmıyor. Saçma mutluluk falan yok. Gerçekten yüzünüze tokat gibi çarpan gerçekler var.

-Spoiler vermekten fazlaca çekinsem de Kıvanç Tatlıtuğ'un canlandırdığı Yalın'ın ne yaptığını ilk başlarda anlamıyorsunuz. Ama bir şeylerden kaçtığını anlıyor ve çözmeye çalışıyorsunuz. En sevdiğim film türü, "Bulmaca çözmek" ve sonra anlıyorsunuz ki, saadet zinciri kurmuş ve voleyi vurmaya çalışmış biri Yalın. Ve tüm Assos köyü de ona inanmış, parasını yatırmış.

-Kısacası ortada bir iş yok ama "Koy paranı al daha fazlasını" mantığı türünde saadet zinciri mevzusu var!!! Asla anlayamadım, anlayamayacağım bir saçmalık. Yahu ortada olmayan bir şeye neden paramı koyayım ve neden daha fazlasını hak edeceğimi düşüneyim. Ben çözemedim bu saadet zincirlerini hiçbir zaman, a dostlar çözen varsa buyursun "Boğa Boğa"ya.

-Filmin en sevdiğim yanları ise detayları. İşte o bulmacayı izleyerek çözüyorsunuz. Yalın iyi gibi gözüküyor ama tam bir sessiz ve derinden tabiri caizse "Sinsi-yılan" tadında anlatılan bir insan. Karısına dahi güvenmiyor. Karısı onu kurtarmaya çalışsa da Yalın ondan hep bir şeyler gizliyor.


Daha fazla anlatmayayım siz de bulmacayı izleyerek çözün derim. Fakat filmde şunu çok net anlıyorsunuz ki; en güçlü "para" ve "Her şeyin üstesindeyim ve maalesef ben varım. Bana tapacaksınız" diyor. Ve mutsuz insan toplulukları. Ya da gerçek olmayan mutluluk.

Yalan dünyanın gerçek kağıdı; para gücünün sergilendiği "Boğa Boğa" da, Aristoteles'in sözleri de yer alıyor elbet. Mesela;

-Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur.

-İnsanlar bir açıdan iyi pek çok açıdan kötüdür.

-Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın!

Bunların içinde hiç anlamadığım ve şu yaşıma gelip sevmediğim söz; Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın...

Kardeşim etliye dokunma, sütlüye dokunma.. E hayatta hiç yaşamamış gibi. Saçma gelir bu söz bana ama etrafımda maalesef Aristoteles'in "Bana dokunmayan yılan, bir yaşasın" sözünü uygulayan pek çok insan var. Onlarda bana göre öylesine yaşıyor işte hayatta. Boş boş...

Bayramda Alaçatı ve Bodrum

Bayramda Alaçatı; -Aslında ne boştu, ne de çok doluydu diyemiyorum. Ne boştu, ne de dolu. -Bayramın ikinci günü “Eh işte” kalabalık oldu. O da Alaçatı’nın meşhur Cumartesi-Pazarının kalabalığı diyebiliriz. Aslında bayram için beklenen çok büyük kalabalık olmadı. -Üç gün için İstanbul tatilcisinin tercihi Alaçatı olmadı. -Alaçatı’da evi olanlar evde kalmayı tercih etti. Ama genellikle evde kalmayı. Akşam yemekleri için de pek dışarıya çıkmadı. -Otellerde yoğunluk yoktu. -Popüler mekanların hepsi açmadı. Açılan üç-mekan da kalabalıktı. -Popüler olan balıkçı restoranları çok daha kalabalıktı. Horosan, Fahri’nin Yeri özellikle yer yoktu. -Alaçatı tatilcisinin çoğunluğu İzmir’i ağırladı. -İstanbullu Alaçatı’yı bu bayramda pek tercih etmedi. -Hava ara ara soğuk, ara ara sıcak oldu. -Çeşme’nin meşhur rüzgarı kendini pek hissettirmedi. Bayramda Bodrum; -Aldığım haberlere göre bayramda Bodrum daha kalabalıktı. -Popüler balıkçı restoranları tıklım tıklım dolmuş. Özellikle Gümüşlük'te Mimoza, Yalıkavak’ta Eski Yer gibi. -Alaçatı’da değil ama Bodrum’da denize girenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. -Hava sıcaktı. -Alaçatı’ya göre Bodrum daha kalabalıktı. -Sezon açılışı için inşaatlar devam ediyor. Haziran’a kadar sürecek. Tatilci ve esnafın ise bayram sonrası mırıldanmaları; -Allah’ım 13 saattir yoldayız. -Sözde erkenden çıktım trafiğe yakalanmamak için ama daha çok yakalandım. Hala yoldayım. -Her bayram “Asla uçağı binmeyeceğim diyorum yine biniyorum. Sürekli rötar yedim” -Buralar seçimden sonra kesin dolar. Şimdi boş. -Tatilci asıl tatile bayram sonrası çıkacak. -Millette para yok. Üç günlük tatil için nereye gelsin. -Bu fiyatlar şimdiden böyleyse, Temmuz-Ağustos’u düşünemiyorum. Ot Festivali bu sene İki senedir yapılamayan Alaçatı Ot Festivali için start verildi. Bu yıl 12’ncisi yapılacak festival, 27-30 Nisan tarihleri arasında olacak. Ve bu yılın teması da, “Yeniden Doğuş” olacak. Bu yıl en çok yaraları sarmak için, birlik olmak için festival düzenlenecek. 6 Şubat'ta yaşanan depremden yara alanların yaralarını sarmak, unutmamak ve unutturmamak için düzenlenecek festivalde, depremden etkilenen 11 ilin yöresel lezzetleri de sergilenecek ve elde edilen gelirin bir kısmı depremzedelere aktarılacak. Açılış konserinde Antakya Medeniyetler Korosu sahnede olacak. Ayrıca Hatay’ın Karsu köyünde çok sayıda akrabasını kaybeden şarkıcı Karsu Dönmez de sanatçılar arasında. Bu yıl daha anlamlı bir Ot Festivali bekliyor bizi anlayacağınız. Festivalde mekanlarını açan işletmecinin de çorbada tuzunun olmasını bekliyorum. İnşallah kazançlarının bir kısmını deprem bölgelerine göndererek onlar da bir katkıda bulunurlar kim bilir?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR