Lütfen rica edeceğim, "Bodrum çok pahalı", "Bodrum'da şu kadar hesap ödedim", "Bodrum'da gittiğim mekan bilmem ne kadar?", "Bodrum uçmuş" gibi cümleler kurmayın. Çünkü insanımız çok pahalı yerleri seviyor ve hatta o mekanlara girmek için adeta zorluyor.

Hatta bankadan kredi çekip Bodrum'da tatile giden bir kesim bile var. Bakın uydurmuyorum ben buna şahidim. Bir çift ile tanıştım bu yaz. Ve bana bildiğim gerçeği bir kez daha anlatıp; "Biz kredi çekiyoruz. Bodrum'da en popüler yerlere gelmek için. Sonra altı ay kredi ödüyoruz" dedi.

Ne diyeyim; Allah akıl fikir versin!!!

Ve hatta bir kesim de gerçekten yer bulamadıkları en pahalı mekanlara tanıdık, eş, dost devreye sokup girmeye çalışıyor. Ve tüm menüdeki yemekleri, en pahalı içkileri sipariş edip sonra da söyleniyor. Ve hatta sosyal medyada paylaşıyor. Ya da bir gün sonra sohbetlerinde ballandıra ballandıra anlatıyor.

Ve bunu hep yapıyor. Aralıksız!!!

Ve bunun adına da "Tatil" diyor.

Mesela bu hafta kime "Bodrum nasıl?" diye sorsam, çoğu zamanını Bodrum'da geçiren kişiler, "Harika ama sadece pahalı yerler iş yapıyor. Diğer yerler sinek avlıyor" diye sözlerine başlıyor.

Maça Kızı, Lucca, Momo, Novikov gibi yerlerde yer bulmanın imkanı yok. Çünkü çok pahalı..

Mesela geçen hafta Novikov'da, 120 bin TL hesap ödeyen dört kişiden oluşan bir ekip, "Bugün çok şaşırdık az hesap geldi" cümlesini kurdu.


Gerçekten bakın bu kulaklar bunu duydu. Ve ben de kendilerine, "Allah başka dert vermesin" dedim.

Ya gerçekten bu neyin kafası ben anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü eski bizim bildiğimiz kültürde böyle şeyler yoktu. Hesap konuşmak, ödediğin şeyi anlatmak, dillendirmek ayıptı. Ya da gereksizdi.

Yani şimdi gülerek "120 bin TL hesap çok az geldi" demek ayıp değil mi sorarım size!!! Ya da yediğiniz, içtiklerinizi anlatıp ödediğiniz hesabı ballandırmanız ayıp değil mi?

Sonra da kendi kendime diyorum ki, "Esin Bodrum artık senin bildiğin bir yer değil. Bodrum, Dubai, St. Tropez, Miami gibi. Ama en çokta Dubai diye söylenip konuyu kapatıyorum.

Bu yüzden de, "Bodrum'a gideceklere"...

Bodrum'un denizi güzel. Havası mis. Doğası efsane.

Siz sosyal medya için ya da bir başkası için tatil yapmıyorsanız kesenize göre seçenekler bol. Bodrum'un diğer bir esnafı var. Onlar da bu kitle yüzünden çok etkileniyor. Oysa ki, hayat pahalılığı dışında kendi ayarlarında zam yapıp, geçinmeye çalışan çok güzel işletmeler de yok değil.

Siz bakın keyfinize. İlla ki, çok pahalı yerlere gidip gösteriş yapmaya gerçekten gerek yok.

Çünkü gösteriş meraklısı, asla gözü doymayan bir kesim Bodrum'un denizi, güneşi, havası, doğası için değil hava atmak için gidiyor. Takılmayın bu tiplere... Boş geçin...

5 Masaya gitmeyen bi ben kaldım sanırım

Her yaz bir mekan popüler olur.

Her yaz bir mekan sosyal medyada en çok paylaşılan olur.

Her yaz bir mekan için, "Yer bulunmuyor" diye fısıltılar çıkar.

Bu yaz da, bu kural değişmedi ve bir mekan en popüler oldu.

Bodrum Yalıkavak'ta "Beş Masa" isimli mekan.

Gitmeyen kalmadı. Sanırım bir tek ben gitmedim. Mekan hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla tanıdık, tanınmadık, ünlü, ünsüz mekanı paylaştı ve "Evet ben, işte bakın, o yer bulunmayan mekana gittim" dedi. Tamam anladık. Rahatlayınız.. Gördük... Gittiniz.

Peki bu mekan neden tuttu!!!

1-"Çok dolu yer bulunmuyor" diye fısıltı çıktığı için.

2-İşletmecileri ünlü olmadığı için.

3-Çalışanları şarkı söylediği için.

4-Masalar dip dibe olduğu için.

5-Her masada bir tanıdık olduğu için.

Yani kısacası bu sene tüm popüler olma seçenekleri kullanıldı. Fakat mekan sahipleri havaya girip, "Yer sorunu yaşadık. E çok da para kazandık. Biraz büyütürsen daha çok popüler olur. Gelemeyen insanlar gelir. Hadi dükkanı büyütelim, biraz tanıdık bir işletmeci alalım" derse bitti geçmiş olsun.

Tüm havayı, büyüyü bozdu.

Çünkü bu popüler mekan seven ekip "hooop" başka bir popüler mekana kaçıverir.

Çünkü herkesin yer bulabildiği, mekanı istemez.

Kendi özel olacak ya...

Kendi farklı olacak ya....

Kimsenin giremediği mekana girmiş hissiyatını kaybedecek ya...

O yüzden hemen "Çok bozdu o mekan" demeye başlayacak.

Yani seneye esamesi okunmayacak. Aman dikkat!!!

Ama para bizde

Bir de tabii özellikle Alaçatı'da gurbetçi tatilci kafası var. Yani gurbetçi tatilciler mekanlar için şu cümleleri kuruyor; -Ama para bizde... -Biz ne gerekiyorsa yaparız. -İlla ki on kişi mi geleceğiz. Sen bizi al biz size on şampanya açarız. -Kaç şampanya isterseniz açalım. -Biz mekanda daha çok para bırakırız. -Parayı bizden kazanıyorsunuz. Diye diye kendi vatandaşından yani Türk turistten daha fazla ayrıcalık bekliyor. Çünkü "Biz dövizle geliyoruz. Daha çok para bırakıyoruz" diyor. Ki yine diyorum özellikle Alaçatı'da Almanya'dan gelen gurbetçi tatilciler kötü geçen sezonu kurtardıkları için çok fazla ayrıcalık bekliyor. Nokta!!! Ne oldu söyle Derya Uluğ sahnedeyken küçük bir hayranı sahneye fırlıyor. Korumalar haklı olarak hemen koşup hayranını sahneden indirmeye çalışıyor. Derya Uluğ korumaları durdurup "Duuur" diyor ve "Ne oldu söyle" diye soruyor. Sahneye fırlamak için belli ki, fırsat kovalamış küçük hayran içten bir şekilde "Abla ben seni çok seviyorum" diyor. Derya Uluğ'da "Gel sarılalım" diyor. Ve o küçük hayran o kadar içten ve gerçek sarılıyor ki... Bayıldım.... Son zamanlarda sahneye, telefon, anahtar, para fırlatanların, şarlatanların yanında sadece "Sarılmak" ve sevgisini göstermek isteyen hayranı geri çevirmeyen Derya'ya da bravo. Defalarca izledim. Ne güzeldi... Sarılmak, gerçekten sarılmak güzel bir eylemdir. Gerçek sevgidir. Bazen insan sevdiğine sadece sarılmak ister. Öyle gösterişten, yalandan "Seviyorum" değildir o sarılmak. Derya Uluğ'un sahneye fırlayan hayranı da gerçekten sarıldı Derya'ya... O yüzden bravo Derya... Bravo o küçük hayran. Saf, temiz ve gerçek bir sevgiyi bir dakika olsa bile gösterdiğiniz için. Şu berbat, çirkin dünyada...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR