Yapılan araştırmaya göre sosyal medyada mutlu paylaşımlar yapıp, normal hayatında acılar içinde kıvranan insanlar "Ördek Sendromu" yaşıyormuş.

Nedir Ördek Sendromu; suyun üstünde duran ördekler, aslında küçük perdeli ayaklarını hızlıca çırparak suyun üzerinde durmaya çalışıyorlarmış ve kimse bu çektikleri eziyeti görmüyormuş.

İşte acılar içinde kıvranan ama sosyal medyada hiçbir şey yokmuş gibi, mutlu paylaşım yapan insanlara da, "Ördek Sendromunda" diyorlar. Yani rahat bırakın bu sendromlu insanları.

Özellikle influencer'lar, son zamanların popüler tipleri bu sendromdaymış. Ama bana göre memleketin yarısı Ördek Sendromu'nda. Mutsuzken uğraşıp duruyorlar, kendilerini mutlu göstermek için.

Hayır bu çabaya gerek yok ki!!! Biraz sessizlik, biraz kendi kendinize kalmak, biraz sakin olmak, biraz yalnız kalmak her şeyi çözebilir. Ama işleri bu tabii.. Sosyal medyada görünmezlerse unutulacaklar.

İşte bu sendromu sormak için sokağa çıkmışlar. İnsanlara sormuşlar. Bir kadın; "Benim iki çocuğum var. Evliyim ama inanılmaz yalnızım. Ne yapayım ben de sürekli güzel fotoğraflar çekip paylaşıyorum" diyor.

Kadın, "Yukarda çocuklar telefonla takılıyor. Aşağıda eşim telefonla takılıyor, ben de mutfakta telefonla takılıyorum" diyor. Evler büyüdü, yalnızlıklar başladı.

Akıllı telefonlar çıktı toptan yalnızlık başladı.

E bu memleket insanı Ördek Sendromu olmasın da ne olsun arkadaş.

Aman dikkat!!!

Bu arada bu "Ördek Sendromu" falan yaşanan sosyal medyada aslında bir başka büyük tehlike var. Bazı kendini bilmez tipler birilerine gönderme yapacağım diye paylaşımlar yapıyor.

O paylaşımlarının altına da densiz yazılar yazıp, cümleler kuruyor. Yine bazıları da okumadan, ne paylaşmış bakmadan basıyor "Like"ı... Yapmayın, etmeyin hanımlar-beyler.

Bu çirkin zihniyetlere ortaklık etmeyin. Her gördüğün postu illa ki, o kişinin gözüne gireceğim, o kişiye yalakalık yapacağım diye "Like"layıp zor duruma düşmeyin.

Hem "Like" yaparak bu zihniyete de ortaklık ediyorsunuz. Bunu da unutmayın. Ki, o tiyniyetsiz kişiler 12 saat geçmeden bu edepsizliğinin farkına varıp siliyor, siz 'Like' yapmakla kalıyor bir de aslında kötü olan siz oluyorsunuz. Aman dikkat!!!

Hep çok mutlu olun canlar

Önceki akşam inanılmaz heyecanlıydım. Çünkü uzun yıllardır dostum, kardeşim kadar sevdiğim Pınar Erbaş'ı yine çok sevdiğim Mehmet Akif Ersoy ile evlendirdik.

Aslında hem kız, hem de erkek tarafıydık. Düğünde ayrı gayrı yoktu.

Sait Halim Paşa Yalısı'nda düzenlenen nikah ve düğün töreninde Show Haber spikeri Pınar Erbaş ile Habertürk TV moderatörlerinden Mehmet Akif Ersoy evlendi.

Daha ne olsun. Aynı çatı altında kocaman, bir yastıkta yaşanacak bir ömür oluşturuldu. Bizler de buna şahitlik ettik.

Uzun zamandır arkadaşlıklarına şahidim Pınar ve Mehmet Akif'in. Uzun bir yoldan geldiler ve şimdi de daha uzun bir yola çıktılar. Çoook mutlu olsunlar. Hep mutlu olsun. Bir sürü çocukları olsun inşallah.

Her masada Gülşen konuşuluyor

Masalarda konu Gülşen, kıyafetleri ve yapmaya çalıştığı şey. Kimisi; "Edepsizlik" diyor. Kimisi; "Kadın tek başına devrim yapıyor" diyor. Kimisi; "Helal olsun kadına" diyor. Kimisi; "Artık biraz fazla olmadı mı?" diyor. Kimisi; "Yenikapı'ya da bu kıyafetle çıkamazsın" diyor. Kimisi; "Tam da oraya çıkması gerekiyordu" diyor. Diyor da diyor. Ben ne mi diyorum. Daha önce de yazdım. İlk başlarda, "Gülşen artık yen bir şarkı çıkart. Kıyafetlerini değil şarkılarını konuşalım" demiştim. Sonra; "Gülşen bize bir şey anlatmaya çalışıyor" dedim. Ve evet kadın şarkısını çıkarttı. Dillere dolandı. Yani evet Gülşen bize bir şeyler anlatmaya çalıyor. Tek başına devrim yapıyor. Bu yüzden de Gülşen'in şarkılarını, hareketlerini kötü yorumlamıyorum. Sadece sahnede söylemlerini dikkate alıyorum. Kim ne söylerse söylesin hep sahneden yanıt veriyor. Bu çok önemli. Hiç kimse ile polemiğe ve tartışmaya girmiyor. Bu da benim için önemli. Sadece sahneden mesajını veriyor. Bu detaylar önemli... Bunları es geçmeyin derim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR