Resim yapmaya 3 yaşında başlayan ve ilk yağlı boya eserini yaptığında ise 5 yaşında olan sanatçı; “Zamanı ve mekân algısını kaybettiği bir yer” olarak tanımladığı sanat yolculuğuna çocukluk yıllarında yaptığı özgün sanat eserleri ile başlamış. Çocukluk hafızasından doğan resimleri “Güneşin Başına Gelen Bir Durum” olarak kodlayan Babadağ, duygusal evrenini iç dünyasındaki renkler ve formlar ile harmanlıyor. Renkleri cesurca kullanan Babadağ, fantastik realizm tarzında yaptığı eserlerinde gerçeğin insandaki iz düşümünü ortaya koyarken kabuğunu kıran, sınırlarını zorlayan, hemen her formun birbiriyle bağlantıda olduğu, gerçeklik ile hayal gücünü bir araya getirdiği hikâyeleri tuvallerine taşıyor. 4 yaşında yaptığı bir resmi gören annesinin “Burada ne yaptın?” sorusuna karşılık, “Güneşin başına gelen bir durum” yanıtını vermesi, sanatçının bugün hâlâ koruduğu doğrudan ve içten ifade biçiminin erken bir işareti aslında. Henüz küçük bir çocukken bilinçaltında yıllar sonra yapacağı kişisel sergisinin adını koyan sanatçı; yaptığı eserlerinde dengeyle kaosun, doğayla iç dünyanın çarpıştığı soyut bir alanda kendini ifade etmeyi tercih ediyor.