ALTIN Kelebek’te ‘En İyi Komedi Oyuncusu’ dalında erkeklerde Barış Arduç ödül aldı. Bu cümleyi gülmekten ancak dördüncü denememde yazabildiğimi belirteyim.

Altın Kelebek ‘jürisi’nin hangi ‘kriteri’ göz önünde bulundurarak Arduç’u ‘komedi oyuncuları’ arasına aldığını gerçekten merak ediyorum. Hiç mi kimse “Ne yapıyorsunuz, komik olmayın?” diye kendilerini uyarmadı?

Hangi komikliğini gördünüz de böyle bir seçim yaptınız Allah aşkına?

Arduç’un Kanat Atkaya’nın adayı olmadığını umuyorum. Vallahi Leonard Cohen’in kemikleri sızlar öyle bir şey yaptıysa...

Herhangi bir kütüğe ya da süpürge sapına Barış Arduç maskesi takıp dizide gösterseniz daha komik olur ama Barış Arduç olmaz! Arduç her şey olabilir ama komedi oyuncusu? Bak bana yine bir gülme geldi!

Bu sözlerime Barış kızacak olsa da içten içe bana hak verdiğine eminim...

Hadi Güldür Güldür Show’daki Çağlar Çorumlu’yu, Onur Buldu’yu geçtim, ya arkadaş Barış Arduç’u en iyi komedi oyuncusu adayı gösterirken rol arkadaşı ‘Koriş’ten de mi utanmadınız?

Ödül töreni düzenleyememe ödülü almalıyız!

BİZ neden doğru düzgün ödül törenleri düzenleyemiyoruz acaba?

“Tek derdin bu olsun kardeşim” diyenlere hak vermekle beraber bu konuya birilerinin el atması gerektiğini düşünüyorum.

Artık üniversitelerde akademisyenler mi harekete geçer, bakanlıklar mı devreye girer bilmem ama birileri Altın Portakal’dan Altın Koza’ya, MGD Ödülleri’nden Altın Kelebek’e memleketteki ödül törenlerinin sünnet düğünleriyle yarışacak düzeyine bir çözüm bulmalı.

Her ödül töreni sonrası töreni düzenleyenlerin, aksaklıklardan ders aldıklarını belirtip “Sonraki yıla düzelteceklerini” söylemelerine rağmen daha beterini yapmalarının bilimsel bir açıklaması olmalı. Sadece beceriksizlik değildir bu. Daha derin psikolojik bir nedeni vardır eminim!

HER TÖRENDE AYNI HİKÂYE

Önceki akşam Altın Kelebek Ödülleri'ni izlerken yine aynı şey ekrandan evin salonuna dökülüyordu: Bir acemilik, bir olmamışlık!

Bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, 10-15-20-25-30-40 değil tam 43. kez yapılan bir ödül törenini hâlâ düğün salonu takı merasimi kıvamında organize etmek gerçekten bir başarı!

Ekranda duyulmaması gereken konuşmaların yayına gelmesi, ödül alanların sahneye çıkışı sırasında kameranın nereyi seçeceğini bilememesi, jimmy jib’in boş koltuklar üzerinde kuş gibi süzülmesi, ne olduğunu anlamadığımız takırtılar-tukurtular, ödülü alanın anında topuklaması, bizim ekran başında ne olduğunu anlamadığımız şeylere solandakilerin gülmeleri, alkışlasam mı alkışlamasam mı tereddütleri arasında ödülü dağıtan kurumun kanalındaki programların ödülleri toplaması falan filan...

SANATÇILAR AYRI BİR HİKÂYE

Başta dediğim gibi bu, sadece Altın Kelebek’e özgü bir durum da değil maalesef. Memleketteki bu tür ödül törenlerinin hepsinde aynı sakillik söz konusu. Sonuçta Mars’a roket gönderin demiyoruz. Altı üstü iki saatlik bir törende, ödül vereceklerle ödül alacakları iyi organize edip törene gelenleri de bu süre zarfında salonda oturtmayı becerirseniz olacak bir şey bu!

Ödül almaya gelen sanatçıların ‘çok büyük marifetler sergiliyorlarmış’ gibi ödülleri burunlarının ucuyla kabul etmeleri, sahte heyecan gösterileri, samimiyetsiz teşekkür konuşmaları ile törenlerde eğlencelik olarak şov yapmak için sahneye çıkan sanatçıların bir türlü ‘yapamamaları’ ayrı bir yazı konusu!

Ha, “O gece bütün sosyal medya bu töreni konuştu” diye atılan tweet sayısını falan yazacak olan çıkarsa, birileri önemli olanın nicelik değil nitelik olduğunu hatırlatsın bir zahmet!


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR