Önceki gün bir kelam edemedim.
Şu an bile edemiyorum aslında ama delirmemek, aklıma mukayyet olabilmek için bilgisayar başına geçiyorum.
Sen, ben, o, siz, bizler delirirsek bunlar daha da zıvanadan çıkacak çünkü.
Tamam kelimelerin, cümlelerin, sözlerin, yazıların hiç bir anlamı yok.
Düşünsenize, metrobüste “Üzerime boşaldı, ben değil sen utanacaksın” diye bağıran bir kadın ile güne başlıyorsun. O kadının duygu ve düşüncesini anlamaya çalışıyorsun.
Ardından, sesi bile çıkmayan henüz bebek diyebileceğimiz beş yaşında bir kız çocuğuna tecavüzü öğreniyorsunuz.
Ölüyorsun, bitiyorsun. O anı düşünemiyorsun bile. Nefesin daralıyor.
Hatta nefes alamıyorsun.
Üstelik daha öğretmenleri tarafından 17 çocuğa taciz eden pisliğe küfür ediyorken. Ve hatta Özgecan’ı hiç unutmuyorken.
20. kattan 'düşen!' Şule Çet’i hiç söylemiyorum bile. Daha o kadar taze ki acısı!
Hangisini sayalım?
Ne diyelim?
Ne anlatalım?
Nasıl anlatalım?
Anlar mısınız?
Ne küfür, ne beddua kalmadı dilimizde.
Ben normalde “Beddua” kelimesini bile söyleyemem, yazamam ama bu pislikler yüzünden bildiğiniz beddua eder oldum.
Üzgünüm.
Beş-altı yaşlarında tacize uğramış biri olarak çok ama çok üzgünüm.
Gerçekten o duyguyu çok küçük yaşlarda çok iyi biliyorum.
Mahallenin delisi cinsel organını çıkartmış peşimden koşarken, yaşadığım korkuyu sizi asla anlatamam.
Gerçekten cümlelere dökemem.
İnanın çok zor. Şu an bile ellerim titriyor.
İçim daralıyor.
Zaman zaman bunu çok yazmak istedim ama başarılı olamadım.
LÜTFEN ÇOCUKLARINIZLA KONUŞUN
Sadece bir kış günü akşam üzeri olduğunu hatırlıyorum.
Ve olabildiğince koştuğumu.
Yanımda da bir başka arkadaşım vardı.
Şu an kim olduğunu hatırlamıyorum ama bir başka kız arkadaşım vardı.
Apartmana nasıl girdiğimi, o beş kat merdiveni nasıl çıkıp eve girdiğimi hiç ama hatırlamıyorum bile.
O kadar korkmuşum ki!
Şu an bile içim, yüreğim sıkıştı.
Ellerim titriyor inanın.
Sadece ağladığımı hatırlıyorum.
Ev ahalisi “Ne oldu, neden ağlıyorsun” dediği zaman sadece “Mahallenin delisi beni kovalı” dediğimi hatırlıyorum.
O kadar.
Gerisi yok.
Yani “Cinsel organını çıkarttı sallayarak bize koşuyordu, dursak bize saldıracaktı” gibi sözler söylemedim.
Neden bilmiyorum ama diyemedim.
Ailemden de kimse beni zorlamadı.
Başka kurcalamadı.
Öyle hatırlıyorum. Geresi yok.
Ama o fotoğraf hiç bir zaman aklımdan çıkmadı. Asla o korku duygusu da yüreğimden.
Zaman zaman o anı görüyorum. Özellikle son yıllarda.
Allah aşkına çocuklarınızla konuşun.
Onlara sorun.
Neden ağladığını, neden böyle korku dolu koştuğunu.
Sorun sorgulayın.
Tamam bizim dönemimizde gerçekten bu kadar iğrenç, pislik olaylar yaşanmıyordu.
Yani, şu dönemde yaşanılan iğrençliklerin hiç biri yoktu. Ailelerin bilinçsiz olması çok normal. Benim de ailemin başka bir şey aklına gelmemişti belki de.
Çünkü bizler her gün sokakta oynardık. Sokakta büyüdük. Çünkü kötü şeyler yaşanmıyordu etrafımızda.
Ama artık öyle mi?
Hiç bir şey eskisi gibi değil.
Çocuklarınızı korkutmadan sorun, sorgulayın.
Ve kendilerini nasıl korumaları gerektiğini anlatın lütfen.
Ben bu küçük tacizi bile unutamıyorsan o tecavüze uğramış beş yaşındaki küçük kız çocuğu nasıl unutacak bilmiyorum ama, lütfen elinizden geldiği kadar yardım edin.
Ve pisliklere göz açtırmayın.
Ben değil sen utanacaksın?
Metrobüste tacize uğrayan kadının sesi hala kulaklarımda.
Ne güzel seslendi “Ben değil sen utanacaksın?” diye.
Evet hanımlar bağırın.
Avazınız çıktığı kadar bağırın. Sesinizi yükseltin.
İstemediğiniz bir el tarafından taciz ediliyorsanız utanmayın.
Kim olursa olsun.
Siz değil o utanacak.
Bunu unutmayın…