-Mustafa Kemal Atatürk.

-Bağımsızlık.

-Özgürlük.

-Demokrasi.

-Eşitlik.

-Seçme ve seçilme hakkı.

-Milli irade.

-Vatan.

-Ve Cumhuriyet en güzel yönetimim biçimidir.

Ve bugün bir kadın olarak bir kez daha kıymetini bildiğim, minnettar olduğum en güzel bayramdır.

Teşekkürler Atam. Bize bu güzelliği yaşattığın için. Sana minnettarız.

Bugün 99'uncu yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun.

Olmadı Nünü

Nükhet Duru, "Tunikle giyildiğinde tamam ama sokakta çorapla dolaşan bir sürü kadın var. Buna bir 'Dur' deyin. Tayt giymeyin" deyince sinirler zıpladı elbet. Nünümüzü severiz, bayılırız ancak tam da Cumhuriyet'in 99'uncu yılını kutladığımız şu günlerde aşırı ters oldu bu açıklama. Tam da özgürlüğün kıymetini daha da bildiğimiz, Cumhuriyet'e sarıldığımız, hür irade ile hareket etmenin ne değerli bir şey olduğunu aşırı hissettiğimiz bu duyguyu modern bir kadın yerle yaksan etti. Hem de hiç beklemediğimiz bir kadının ağzından bir başkasının tercihine müdahale edildi. Ne gerek var Allah aşkına sevgili Nünü. Ne gerek var!!!. Yani "Herkes istediğini giysin ama bu tayt olayına bir dur deyin" demekle olmuyor sevgili Nünü. Nükhet Duru'nun yaptığı açıklama aslında hala bu ülkede bitmeyen bir kıyafet tartışmasını ve zihniyetlerin olduğunu gösteriyor. Kim olursa olsun. Zihniyetler kirli!!! Algılar sürekli kadının giydiği kıyafeti, yaptığı hareketleri kontrol etme duygusunda. Nükhet Duru, belki iyi niyetle yaptığı bu açıklama gerçekten kadının ne giyeceğinin dikte edilmesi gerektiğini gösteriyor. Ki yıllardır özellikle kadın üzerinden, "Yok kadının başı kapalı, başı açık. Yok mini etek giydi, yok haşema giydi. Yok onu giymesin, yok bunu giymesin" diye konuşuluyor, tartışılıyor. İşte bu çıkışlar da tam bunu destek veriyor nitelikte. Şöyle ki, "Taytı sevmiyorum asla giymem" sözünü anlarım. kişi giymeyebilir, ancak "Sokaklarda çorapla dolaşıyor gibi. Tayt giyilmesine bir dur deyin" demek "Kadınlar kıyafetlerine dikkat edin" demek ile eş değerdir. İşe önce özellikle bir kadının, yine bir başka kadın kıyafetini konuşmasıyla başlanması gerekiyor. Evet ben de zaman zaman yapıyorum. Bazılarının kıyafetleri konusunda yorum yapıyorum. Ancak daha sonra, "Kendi bileceği bir şey. Kendi bedeni, kendi zevki. Yakıştırmış giymiş" diyor geçiyorum. Hepsi bu olmalı. Bizim ülke olarak, zihniyet olarak, kadın olarak, erkek olarak, çocuk olarak bu kıyafet tartışmasını bir kenara bırakıp tamamen bu konuyu özgürleştirmemiz gerekiyor. Yoksa asla kurtulamayacağız bu algıdan. Sürekli "Kadının türbanı, mayosu, bikinisi, mini eteğini geçtim, selüliti, kilosu, hamilelik sonrasında hemen o kilolarını verememesi, yaşlı gözükmesi, genç gözükmesi. Estetikleri, saçları, saçlarına düşen akları, birlikte olduğu erkekleri" diye uzayıp giden bir liste yapabilirim. Bunları sürekli bıkmadan, usanmadan konuşuyoruz, konuşuluyor. Bu köşede yıllar yıllar öncesine hatta on yıl öncesine falan gittiğinizde bu tarz yazılar göreceksiniz. Bir gün tanıdığım bir erkek arkadaşım, "Kadınların dip boyalarının çıktığını, selülitlerine, ayakkabılarına bakmayı, kıyafetlerini eleştirmeyi yine siz kadınlar öğrettiğiniz. Biz bir kadında hiç bunlara bakmazdık" dedi. Yıllar geçti hala doğru bir söz. Maalesef biz kadınlar sürekli hemcinslerimizi didikliyoruz. Ve yine biz kadınlar bu duruma acilen son vermediğimiz sürece de bu bitmeyecek. Gerek sahnedeki sanatçının kıyafetine karışılacak, gerekse otobüs durağında mini eteğiyle bekleyen kadına. Gerekse okula türbanla giden kadına. Farkında değilsiniz ama bazıları, "Bu özgürlük değil. Kadınlar da kıyafetlerine dikkat etsin" diyen kadınlar olduğu sürece de bitmeyecek. Mesela Nükhet Duru'nun yaptığı açıklamaya "Aslında haklı" diye mesaj atan bazı kadınlar da vardı elbet. Ve o kadınların hesaplarına baktım kız çocukları var. O kız çocuğu yetiştiren o kadınlar bir gün inşallah kız çocuklarının bu konuda sıkıntı yaşadıklarına şahit olmazlar. Bu olay bir bütün. Kadınlar önce dilini, zihniyetlerini değiştirecek. Sürekli, hem cinslerini yermeyecek. Bu bir bir daha iki.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR