İstersen yaparsın şekerim.

Hallederiz şekerim.

Çözeriz şekerim...

Diye diye bir ömre büyük başarılar sığdırmış usta oyuncu, yönetmen, oyun yazarı, çevirmen Haldun Dormen'in etkileyici tiyatro kariyerini konu alan belgesel "Yaparsın Şekerim" sonunda Netflix'te izledim. Doyamadım bu ömre. Bu kariyere, bu güzel dostluğa... Gençlere el uzatan, her başarıya el ve emek veren ustanın yaşamına.

2 saat 9 dakika; izlerken Haldun Dormen enerjisi veren, çoğu zaman tebessüm ettiren ve "Vay be bunu da yapmış", "Vay be tam istediğim dostluk", "Vay be ne gerçek bir hayat", "Vay be ne güzel ne onurlu bir kariyer" dedirten, kendisine duyduğum saygıyı daha da üst seviyeye taşımama neden olan bir hayat izledim.

Haldun Dormen'in "Yaparsın Şekerim" belgeselini izlerken şunu da bir kez daha fark ettim ki, günümüzde çok zor olsa bile istersen başarırsın şekerim. Evet zor olsa da. Yeter ki iste. Yeter ki, ideallerinden ayrılma ve pes etme. Evet istersen yaparsın şekerim. İstersen sen sen olarak kendin olarak her şeyin üstesinden gelirsin şekerim.

Belgesel boyunca Betül Mardin ile olan aşkı, evliliği ve ayrılma aşamasının sonunda dostluğa yer açılan en büyük arkadaşlığa da tanıklık ediyorsunuz. Hatta Betül Mardin'in mimiklerine ve "So what?” demesin de "Evet ya bitti işte. Ama dostluk baki" diyorsunuz.

Belgeselde evet bir adamın öyküsü var. O adamın öyküsüne sığmış bir sürü insan enerjisi, neşesi var. İyi ki varlar. Onları izlerken bu yaşımdaki yorgunluklarımdan utanmadım değil.


Ve izlerken sürekli;

-Vay be hayata bak. Bu hayatsa bizim hayatımız ne?

-Altan Erbulak'ı da tiyatroya Haldun Dormen kazandırmış. Bak bunu bilmiyordum.

-Kenter Tiyatrosu'na kapısını açmış ve altı yıl boyunca hiçbir sorun çıkmadan aynı kulisi kullanmışlar. Bu insan yönetme sanatı değildir de nedir arkadaş. İnanılmaz dostluk.

-Batsan da bir yerden çıkacaksın. Çok kez "Olacak" diyerek hep daha iyisini yapmış usta helal.

-Babasının "Ne yaparsan yap en iyisini yap" sözü ile cesaretine cesaret katmış büyük usta. Aile her şeydir. Aile yanında olursa sorunlar çözülür şekerim.

Diye diye doyamadım. Ve bir kez daha, size inanan, güvenen ve sizi zorla sahneye iten insanların, hayatınızda fark yaratmanızı sağlıyor. Gençlere imkan vermek nasıl güzel bir mutluluktur öyle. Haldun Dormen de öyle yapmış ve inandığı kişilere "Yaparsın şekerim" demiş. Evet fazla güvenmiş, hep destek olmuş ama karşılığını da almış. Elini tuttuğu kişilerin elini hayatları boyunca da bırakmamış. Bence belgeselden alınacak çok ders var.

Ülkenin siyasi olarak en zor yıllarında böyle bir başarı merdivenlerini çıkmış, imza atmış ve insanlara o dertlerden iki saat bile olsa uzaklaştırmış bir usta. Yılmadan, bıkmadan, daha iyisini yapmış tiyatro aşkı ile.

Düşünsenize 90'lı yaşlarınıza geliyorsunuz, ciddi bir ömür ve hayat yaşıyorsunuz ve o kadar kıymetli, sözü dinlenen insan hakkınızda inanılmaz güzel cümleler kuruyor. Bundan büyük zenginlik olabilir mi şekerim?

İyi ki Haldun Dormen, iyi ki bu insanlar olmuş şekerim. İyi ki!!!

Nezaket ve ahlakla da gayet güzel başarabildiğinizin bir hayat Haldun Dormen ustanın yaşamı.

Lütfen izleyin, izlettirin. Hele ki günümüzde kaybettiğiniz beyefendiliği, hanımefendiliğiniz varsa lütfen izleyin ve kaybettiklerinizi yeniden hatırlayın...

Üç gelinlik de beğenilmedi ne demek yahu!!!

Demet Özdemir ve Oğuzhan Koç'un düğününe gitmeyenler de gitmiş gibi oldu elbet sosyal medya sayesinde. Her aşamayı, her detayı izledik. Ben ilk günden bu yana ikisini de aşırı yakıştırıyorum ve çok beğeniyorum. Düğünlerini de dört gözle bekliyordum. Hele ki Demet Özdemir'in giyeceği gelinliği. Ve evet işte beklenen an geldi. Demet "Evet" derken ve imzayı atarken bir gelinlik giydi. Ardından bir gelinlik daha ve sonra bir tane daha. Son yılların modası dört gelinlik giymek elbet ama o üç ile sınırlı olmuş. Güzel kız ne yalan söyleyeyim zor modellerin hepsini de harika taşıdı. Ben beğendim. Ki her gelin güzeldir. Düğünden bir gün sonra, "Üç gelinlik de beğenilmedi", "Gelinlikler çok kötüydü" falan diye konuşmak kesinlikle nezaketsizlik ve bir geline yapılabilecek en büyük ayıptır. Gerçekten çok büyük ayıptır. Yazık Tuğçe Kazaz'ı bir yerde konuşurken görünce anında o gördüğüm mecrayı kapatıyorum.Yeni değil. En ciddiye almadığım ve ekranı değiştirdiğim dönemin başında "Din değiştirdiği" dönem geliyor. O zamanda da almadım, şimdi de almıyorum. Ve o konuşurken sadece "Yazık" diyorum. Bunu da dememek için her gördüğüm mecrayı değiştirip görmemiş gibi yapıyorum. Sanırım bu bana daha iyi geliyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR