Kümülatif sözlüklerde “Toplu” veya “Birikmiş” olarak geçer.


Yani bir sözlüğü açıp 'Kümülatif’e baktığınız zaman karşısında, “Katlanmış, birikmiş, yoğun, kümeli” yazdığını göreceksiniz.


Şimdi diyeceksiniz ne alaka!


Şöyle efendim.


Belki kaçıranlar olmuştur.


“Yasak Elma” dizisinin Ender’i yani Şevval Sam, “Çok yoruldum gerçekten. Kümülatif bir yorgunluk var” demiş.


Yani yorgunluğunun “Toplu”, “Birikmiş”, “Katlanmış”, "Yoğun” olarak felsefi bir dille anlatmış.


Tabii biz Meryem Uzerli’den “Tükenmişlik Sendromuna” alıştığımız için bir anda çözemedik “Kümülatif’i”.


Ama Şevval Sam yaşadığı yoğun yorgunluk ve sinir harbi birikmişlikleri “Tükendim” diye sıradan bir kelime ile anlatamazdı.


Malum rol arkadaşı Talat Bulut yüzünden epey bir gündemde kaldı ve zor bir yıl geçirdi.


Ve hatta çekimler sırasında bir hayli zorlandığı konuşuldu.


Düşünsenize bazı olaylar yaşanıyor. Hatta ve hatta siz rol arkadaşınızı sevmiyorsunuz ve her gün sette yüz yüze bakıyorsunuz.


Zor olsa gerek.


O yüzdendir ki yaşadığı katlanmışlık, birikmişlik, yoğunluklu yorgunluğu ancak felsefi bir dille yani “Kümülatif” ile anlatabilirdi. Düşünün yani ne derece yorulmuş.

Artık “Yaşlı” ve “Yaşlanmak” tarih oluyor

Ben çocuktum 30’lu yaşlardaki insanlara “Teyze”, “Yaşlanmış”, “Çok yaşlı” gibi ifadeler kullanırdık ve kullanılırdı.


Hatta 40’lı yaşlarda iki çocuğu olan kadına ya da adama “Çok yaşlandı” denirdi.


Hatta 30’lu ya da 40’lı yaşlarda adam ve kadınlar kendileri için “Artık yolun yarısı geldi. Yaşlandık. Bizden geçti” gibi ifadeler kullanırdı.


Ama artık günümüzde öyle değil.


İnsanlar ilerleyen yaşlarına meydan okuyor.


Hatta şubat ayında avukat Sedat Vural, muayene için gittiği hastanedeki elektronik ekranda “65 yaş üstü yaşlı” ibaresini gördükten sonra Sağlık Bakanlığı’na başvurmuş ve bu ibarenin kaldırılmasını istemişti.


68 yaşındaki avukat bakanlığa yaptığı başvuruda yaşlı olmadığını savunmuştu.


Çünkü kendini öyle hissetmiyordu.

Avukat Sedat Vural “Bilinmesini isterim ki, ben bir 68’liğim. Yaşama sevgiyle tutkun, gençliğin coşkusuyla hep genç kalanlardanım. 68’lik inancında bir 18’liğim” demiştim açıklamasında.


Siz şimdi bu adama “Yaşlı” diyebilir misiniz?


Kendisini öyle hissetmiyor ve görmüyor.


İnanın benim çevremde de o kadar çok bu düşüncede insan var ki.


65 yaş üstü olup “Kendimi 20’lerimde hissediyorum. Sadece yaşım ilerliyor ve görüntüm değişiyor” diyen.


Ben de 40’lardayım ama çocukken çok yaşlı gördüğüm kişiler gibi değilim mesela.


Daha çok küçük hissediyorum kendimi.


Annem ve babam da kendini küçük hissettiklerini söylüyorlar


Ben de onları çok yaşlanmış göremiyorum.


Ki zaten de öyle hissettirmiyorlar.


Yani ben küçükken hissettiğim duygular yok artık.

Mesela Deniz Akkaya bu hafta bu fotoğrafı paylaşıp “Ağustos ayında 42 oluyorum. Hayatımda en ne istediğimi bildiğim, kendimle barışık ve kendimden en memnun olduğum dönem. 42 yaş, kültürümüzde kadınlara kocamış muamelesi yapıldığı, ‘artık koca kadın oldun’ gibi cümleler ile kadını baskılayan, duygusal şiddet içeren bir yol yordam bu” diye uzun bir mesaj yazdı.


Sadece kadını değil, erkeği de baskılıyor aslında şöyle dikkatli baktığınız zaman.


Yani şimdi Deniz Akkaya’ya yaşlı diyebilir misiniz?


Yani ben çocukken deniliyordu ama artık diyebilir misiniz?

55'LİK BRAD PITT YAŞLI MI?

Ne 50’lik 60’lık, 70’lik fıstıklar var.


Mesela Nebahat Çehre’ye, Ajda Pekkan’a, Ayşegül Aldinç’e, Yonca Evcimik’e yaşlı diyebilir misiniz?


Yaş almışlar ama yaşlı gözükmüyorlar ki!


Mesela Brad Pitt’e yaşlı diyebilir misiniz?


Bu hafta Cannes Film Festivali’ne katıldı tüm bakışları üzerine topladı.


Hatta kırmızı halının dengesini bozdu.


55 yaşındaki Brad Pitt’e yaşlı mı gözüküyordu sizce?


Bence hayır.


Tam bir 55’lik çıtırdı.


TÜİK’in önceki gün bir araştırmasına denk geldim. 65 yaş üstü kişilere “Yaşlı” demiş ama yok hayır ben bunu kabul etmiyorum.


Kişi 70’li yaşlarında bile kendini yaşlı hissetmiyorsa o kişiye “Yaşlı” diyemezsiniz.


Artık insanlar yaşlanmak istemiyor.


Bu kocaman bir gerçek.


İnsanlar gençleşmenin peşinde. Ve bu yüzden daha da sağlıklı beslenme üzerine hızla yol alıyor.

Gülüyoruz ağlanacak halimize

Eurovision Şarkı Yarışması’na katılıp birlik beraberlik mesajı veren Madonna’nın yarıştığını zannedip “Sen Madonna'sın. Nasıl birinci olmazsın” diye açıklama yapan bir program yorumcusu ile karşı karşı kaldık bu hafta.


Bundan önce de yaşandı buna benzer bir olay ve


Sebahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna"sını pop yıldızı Madonna zannedenleri de gördük.


Aslında bu maalesef bu toplumun büyük bir yarası.


Herkes her konuda bir fikir yürütüyor bu topraklarda.


Beni yıllarca takip edenler bilir.

Yıllardır özellikle göze sokmaya çalışarak bazı konuları kaleme alıyorum.


Nedir bunlar?


-Bilmiyor, “Biliyorum” diyor.


-İzlemiyor, “İzledim” diyor.


-Dinlemiyor, “Dinliyorum” diyor.


-Okumuyor, “Okudum” diyor.

Ve tam da tüm bunlar yaşanırken yorum yapıyor, açıklama yapıyor. Muhabbete dahil oluyor.


Sonuç ne oluyor?


Bu işte.


Böyle komiklikler silsilesi uzayıp gidiyor.


Sonra da gülüyoruz ağlanacak halimize.


Gerçekten vah ki ne vah.


Sporda da, ekonomide de, siyasette de, magazinde de durum aynen böyle.


Herkes her konuda bilgi sahibi.


Ama artık bu duruma son vermek gerek.


Özellikle de ekrana çıkartılan kişilerin kendi alanlarında konuşması gerektiğini önce yapımcılar, sonra televizyon sahipleri bu konuda ortak karar almalı.


Çünkü gerçekten ortalık bilgi kirliliğinden ve cahillikten geçilmiyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR