Şahane bir film olmuştu Müslüm Baba’nın filmi.

Ağladık, üzüldük, yaralandık, içimiz parçalandı.

Ayakta alkışladık.

“Ah Müslüm Baba” dedik.

“Ne çekmiş Müslüm Baba çocukken meğer” dedik.

“Çocukluğunda bir yüzü gülmemiş” dedik.

“Timuçin Esen ne güzel oynamış, ne güzel Müslüm Baba şarkıları okumuş” dedik.

“Zerrin Tekindor harika oynuyor” dedik.

“Helal Mustafa Uslu’ya iyi ki, böyle bir film yaptı” dedik.

Ama tüm bu söylediklerimize pişman ettiler bizi.

Meğer Müslüm Baba mezarında da huzur bulamayacakmış.

Adamın hayat hikayesi gözler önüne serildiği yetmiyormuş, üzerinden paralar kazanıldığı yetmiyormuş gibi kavgası da bitmiyor.

Yapımcı Mustafa Uslu ile Muhterem Nur bir türlü uzlaşma sağlayamıyor.

Her gün yeni bir taştırma konusu.

Her gün bir kavga gürültü.

Muhterem Nur “Film zamanı anneciğim anneciğim diyordu şimdi susturun bu kadını diyor “ diye Mustafa Uslu’yu suçluyor.

Mustafa Uslu deseniz başka türlü.

Artık o söylenenlere hiç girmek istemiyorum ama yeter.

Yazıktır, günahtır.

Ölmüş bir adamın zaten hayatını gözler önüne serilmiş. Ki belki o izin vermeyecekti yaşasaydı.

Kim bilir!

Bari bu yapıldı hadi ölüsüne saygı duyup biraz susun ve uzlaşmaya çalışın.

Hiç mi aklı selim kimse yok etrafınızda. Şu durumu tatlıya bağlayacak ve her gün ekranlarda, orada burada kavga gürültü edilmeyecek.

Gerçekten ben böyle bir işin yapımcısı, oyuncusu, kameramanı, ışıkçısı, işte her neyse bir şeyi olsam şu gelinen noktadan çok utanırdım.

Sonuçta ortaya güzel bir iş çıktı.

Keyif sürmek ve her gün Müslüm Gürses’e dua edecekleri yerde kavga ediyorlar.

Pes.

Bir türlü bir şeyler paylaşılamıyor.

Gerçekten izlediğimize, beğendiğimize, alkışladığımıza pişman olacağız.

Ve kesinlikle Müslüm Gürses’in de kemikleri sızlıyordur. Yapmayın, etmeyin.

Artık adamı az biraz rahat bırakın. Ruhu huzur bulsun.

Bugün boşansam ne kadar nafaka alırım

Geçen öğlen bir avukat arkadaşım ile yemek yiyoruz.

İşte boşanma davalarından bahsediyor, konuşuyoruz.

Ben soruyorum o anlatıyor.

Bir ara “Öyle zengin kadınlar benden randevu alıyorlar ki. Gelip sadece ‘Bugün boşansam ne kadar nafaka alırım’ diye araştırıp hesap-kitap yapıyor. Sadece bilmek istiyor” dedi.

Bunu daha önce bir kaç kadından daha duymuştum ama inanmamıştım.

Daha doğrusu “Olur mu canım öyle şey” diyerek geçiştirmiştim.

Ama avukattan duyunca insan ister istemez şaşırıyor.

Ben de “Araları mı bozukmuş evliliklerinde yani onun için mi araştırıyorlar. Bu ne saçma şey. Ya da çocuklara mı babalar

kötü davranıyormuş. Ya da ilgisiz miymiş?” dedim.

Bana “Hayır hayır gayet mutlular. Hani diyorlar ola ki, boşansam bir şey olsa iyi nafaka alır mıyım diye araştırıyor.

Kadınlar bilmek istiyor” dedi.

Üstüne basa basa sorsam da anlattığı şey bu.

Avukat ile sohbete gidip merak ettiklerini sorup, soruşturuyorlar.

Tamam bu tarz yazılar çok yazdım. Yıllardır “Bazı kadınlar sırf para kazanmak için evleniyor ve çocuk doğruyor” diye iddialarda bulunuyordum. Yazıyordum, çiziyordum.

Hatta kadınlar bana kızıyor.

Ama işte buyurun bu işin erbabı, avukatlar bile bu konuyu konuşuyor.

Ben yazınca mı suç.

Para kazanmak, yüklü bir nafaka almak için evlilik ve çocuk yapılır mı? Allah aşkına bunun vicdan neresinde.

İnsan gece yastığa rahat başına koyamaz ki!

Bunu da geçtim böyle bir ilişki mi sürer?

Sonra adamlar 'evlilik sözleşmesi isteyince' kızıyoruz, yazmadığımız şeyi bırakmıyoruz.

Ama bu mantıkta evlenen kadınla bana göre evlenmesin ama evleniyorsa da sözleşme yapsın zaten.

Paparazzilik

Yıllardır tartışılan bir mevzudur şu “Paparazzilik”

Kimi ünlü çok memnun iken kimi ünlü de “Paparazzi” kelimesini duyduğu anda tüyleri diken diken olur.

Mesleğe başladığım günden bu yana tartışılır, konuşulur.

Ancak bu ülkenin en meşhur ve en güzel paparazzi fotoğrafları da 90’lı yıllarda çekilmiş.

O zaman bir ünlünün şikayet etme lüksünü bırakın mevzu bile edemezdi.

Fakat artık ünlüler bunu istemiyor.

İlk önce Sezen Aksu itiraz etti ve açtığı tekneden denize girerken fotoğraflarını izinsiz çeken Paparazzi’yle dava açıp kazandı.

Şimdi de Kenan İmirzalıoğlu davayı kazandı.

Kenan İmirzalioğlu, 2014 yılında tatil yaparken Bodrum’da bir teknede, eski kız arkadaşıyla güneşlenirken çekilen fotoğrafı için manevi tazminat davası açmıştı.

Mahkeme, “Kamuya mal olmuş, isimlerin özel hayatları sadece kapalı kapılar ardından ibaret değil sokakta, yani kamuya açık yerlerde de önemlidir. Olmaz” dedi kısacası.

Peki tamam bunu paparazziler, gazeteciler anlayacaktır da, ya sokaktaki vatandaş.

Son yıllarda herkes maşallah paparazzi, muhabir, gazeteci oldu.

Bir ünlüyü gören hemen elindeki telefona sarılıyor.

Hatta bazıları “Ben bundan güzel para kazanırım” diyerek çekiyor.

Peki onları da mahkeme verecekler.

Nasıl olacak bu işin sonu?

Mesela bir fotoğrafı bir vatandaş çekiyor, sonra da sosyal medyada yayınlıyor. Ve o fotoğraf hızla yayılıyor.

Ama hızla.

Ve kimin çektiği, kimin yüklediği belli olmayabiliyor bazen.

İşte ünlü kişi, kimi muhatap sayıp mahkemeye verecek?

Bu iş sadece gazete kuruluşlarına bağlı paparazzileri cezalandırarak olmaz ki!

Eğer böyle bir ceza çıkacaksa tamamen kanun çıkmalı.

“İzinsiz fotoğraflar suçtur. Şu kadar cezası vardır” denmeli ki, sokaktaki vatandaşta yeltenmesin öyle değil mi?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR