Ağabeyi Emir Yargıcı ile beraber Yargıcı'da çalışan İrem Yargıcı, 15 sene önce yaptığı işten sıkılarak 'Ceremony' adlı organizasyon şirketini kurmuş. Ağabeyine taptığını söyleyen fakat aynı işyerinde çalışmanın zor olduğunu düşündüğü için kendisine ayrı bir şirket açan Yargıcı, hayallerindeki mesleğini yaptığını belirtirken, aynı zamanda yaptığı işi delilik olarak tanımlıyor. Özellikle düğün davetlerinde gelin ve damatla ilgilenirken bir psikolog gibi olduğunu da sözlerine ekleyen Yargıcı, hazırladığı çiçek tasarımlarından, düğün organizasyonlarına kadar her şeyi htkulup.com'a anlattı.

Röportaj: Aybala ÇALIŞKAN


Fotoğraflar: Onur AYDIN





Yargıcı'dan ayrıldıktan sonra Ceremony'i kurmak nereden aklınıza geldi?




Uzun seneler ağabeyimle çalıştım. Nişantaşı Yargıcı'nın başındaydık. O iş bana çok monoton gelmeye başlamıştı. Bir gün "Ben ne yapabilirim?" diye kendi kendime düşündüm... Organizasyon yönümün kuvvetli olduğunu biliyordum. Kendimi daha da ilerletmek ve kendime farklı bir boyut katma adına böyle bir sektöre başladım. Organizasyon olarak işe başladım. A'dan Z'ye düğün ve dekor hazırlıyordum. Akabinde bu işin çiçeksiz olmayacağını ve İstanbul'da farklı bir çiçekçi konseptinin olmadığını düşündüğüm için çiçek tasarımlarını da bünyemize kattık.




Müşteri portföyünüzden bahseder misiniz?




Parekende müşterimiz çok fazla... Davetlerde hazırladığımız çiçekleri görüp beğenenler oluyor, davete katılanlar bize geri dönüyor. İlk önce bizi bilmeden gelip mağazamızın havasını beğenip deneme çiçeği yaptıranlar oluyor. Ne tarz bir şey yaptığımızı anlıyor, ondan sonra gelmeye bile gerek duymuyorlar. Telefonla sipariş hattından bizi arayarak, istediği konseptte çiçekleri adreslere gönderiyoruz.






İşin organizasyon kısmına dönecek olursak; insanların en özel anlarında yanındasınız. Bu süreçte zorlandığınız noktalar oluyor mu?




Artık alıştığımız için bir problem yaşamıyoruz. Tabii ki her zaman bunu söylerim, bir mimara evinizi dekore ettirdiğinizde 6 ayda bitirebiliyor. Siz bir buçuk günde o salonu bambaşka bir hale getiriyorsunuz. Aynı gece düğün bittikten sonra söküp topluyorsunuz. Korkunç bir özveri, emek ve grup çalışması gerekiyor. Esasında yaptığımız delilik! Ama çalışırken korkunç keyif alıyorum.




Düğün ya da davet konseptlerini nasıl belirliyorsunuz?




Konseptler şöyle ortaya çıkıyor: Biri pembe diğeri mor seviyor, başkası kristal seviyor... İlk önce müşterinin ne tarz bir şey istediğini anlıyoruz. Bizde kendi düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz. İçimize sindiği sürece doğru dürüst bir şey çıkarmaya çalışıyoruz.



Aklınıza yatmayan bir projeyi kabul etmediğiniz oldu mu?




Evet oldu. Özel bir istek gelmişti, benim kafama yatmadı kabul etmedim. Bazen müşteriye ''Hayır bu olamaz'' diyorum. Kötü bir amaçla yapmıyorum. Alışık olduğumuz için nerelerde hangi problemlerin çıkacağını biliyoruz. Kafanızda düşündüğünüzü uygulamaya geçince istediğiniz sonuca ulaşamıyorsunuz. Müşteriyi doğru yönlendirmek çok önemli. İçimize sinmeyen bir projeye 'Hayır' diyoruz.




Düğün davetlerinde gelin ve damatın fikir ayrılığına geldiği noktada ne oluyor?




Bir psikolog gibi oldum. Genelde erkekler işin maddi kısmıyla ilgileniyor, kadınlar daha çok detaylarla uğraşıyor. O akşamın sonunda gelin ve damata ''Yaşananların farkında mısınız?'' diye soruyoruz. Hiçbir şey hatırlamadıklarını söylüyorlar.




Davetten bir gece önce neler hissediyorsunuz?




15 senedir bu işi yapıyorum her organizasyondan bir gece önce mutlaka uykum kaçar. O heyecanımın bitmemesi lazım.

Cemiyet hayatından tanıdığımız kişilerin düğünlerinde ya da organizasyonlarında imzanız var mı?




Kesinlikle isim vermek istemiyorum. Cemiyet hayatında tanınan ve bilinen, kendi özel davetlerinden tutun, düğünlerine kadar birçok organizasyona imza attık.




İş hayatında ağabeyiniz Emir Bey'den fikir anlamında besleniyor musunuz?




O benden çok fazla seyahat ediyor. Senenin altı ayını yurt dışında geçiriyor. Ve dolayısıyla ondan bilgi alıyorum. Oralara gittiği zaman kendisi de benim gözümle bir takım şeylere bakmaya çalışıyor. Böylelikle çoğu zaman bana fikir verir.




Tasarımcı kişiliğinizle Emir Bey'e fikir veriyor musunuz?




Ben hiç karışmıyorum. Birbirimize taparız ama aile içinde aynı şirkette olmak çok zor. Herkes kendi iyi bildiğini iddia edince sürtüşme olabiliyor.




Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?




Tohum Otizm Vakfı'nda 3-4 sene faaliyetteydim.




Yargıcı'nın şanslı bir soyad olduğunu düşünüyor musunuz?




Bence şansınızı kendiniz yaratıyorsunuz. İş hayatında herkesin önüne bir şeyler geliyor. Geleni siz bir tarafından tutup yürütebiliyorsanız, o şansa dönüyor. Ama çalışmadan hiçbir şey olmuyor. ''Benim şansım var hiçir şey yapmıyım'' derseniz hiçbir şey yapamazsınız...






Bu kadar yoğun çalışırken kendinize ait vakitlerde neler yapıyorsunuz?




Spor yapmaktan keyif alıyorum. Haftanın 6 - 7 günü spor yapıyorum. Kafam bir tek sporla boşalıyor. Oğlumla ilgileniyorum. Açılış davetlerine katılmaya çalışıyorum. Görüşeceğiniz müşteri akşamları gelmeyi tercih ediyor, ona göre organize oluyorum. Seyahate gidiyorum. Erken yatıp, erken kalkıyorum.




İnsanların özel günlerinde yanlarındasınız. Kendi düğününüz nasıldı?




Daha önce Levent'te müstakil bir evde oturuyordum. 120 metrekare bir bahçesi vardı. Eşimle evlenmeye karar verdiğim zaman düğünü bahçede yapmaya karar verdik. En yakın arkadaşlarımızdan oluşan 60 kişi davetliydi. Düğün günü bir organizasyonum vardı ve kendi düğünümle hiç ilgilenmedim. Sevdiğim ve nikah şahidim olan bir arkadaşım ve eski ortağım benim düğünümle ilgilendiler. Düğüne çağırdığımız arkadaşlarımıza da evde davet veriyoruz diye çağırdık, düğün olacağını söylemedik. Ama hala arkadaşlarım katıldıkları en keyifli düğün olduğunu söylüyorlar.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR