Röportaj: Aybala YILDIZ

Fotoğraflar: Onur AYDIN

A.K: Mihrişah Hanımla çalışmak çok keyifli. Benim kreasyonlarımı çok güzel taşıyor. O da sanırım Atıl Kutoğlu imzalı giysileri içerisinde kendini mutlu hissediyor. Benim çok eski ahbabım olur. Ailesi kendimi çok iyi hissettiğim bir aile. Bugün ki çekimde Raffles Otel’de güzel bir mekanda.

Mihrişah Hanım siz Atıl Bey’in kıyafetlerini giyindiniz. Neler hissettiniz?

M.M: Atıl Bey’in tasarımlarını giyinmek bana her zaman gurur veriyor. Ben Atıl Bey ile ilk Cenevre’deki defilesinde tanıştım. Ayrıca Türk ve Osmanlı motifleri taşıdığı için benim için ayrıca özel.

Enver Paşa’nın 2. kuşak torunusunuz. Biraz geçmişe gidecek olursak neler hatırlıyorsunuz?

M.M: Babamın anneannesi Naciye Sultan. Sultan Abdülmecit’in torunu. Ben biraz geç kaldım o nesile ama yazları Neslişah Sultan ve Necla Sultan ile özellikle Kuşadası’nda çok vakit geçirdiğimi hatırlıyorum. Çocukluğum onlarla beraber geçti denebilir.

A.K: Modern bir Osmanlı Mihrişah. Benimde rahmetli annesi ve babası çok saydığım sevdiğim dostlarımdı. Cumhuriyet zamanında ilk Meksika Büyükelçisi yine akrabasıdır.

M.M: Evet babamın babasının babası oluyor. Atatürk ile büyük araştırmalar yapıyor.

A.K: Mayatepek soyadını da oradan alıyorlar.

M.M: Evet. Viyana ve Vatikan’da, Danimarka’da ve birçok yerde Büyükelçilik yapıyor.

A.K: Annesi Neşe ile çok yakındık. Cenevre’de Prenses Nilüfer Sultan ile bir yardım gala gecesi düzenledim. Mihrişah’da Cenevre’de öğrenciydi o zaman tanıştık. Seneler sonra Mihrişah çok güzel bir bayan oldu. Şimdi hem kıyafetlerimi taşıyor. Bana bazı konularda yardımcı oluyor. Bir bakıma markamın yüzü gibi. Çok ortak tanıdıklarımız var. Pandemi bittikten sonra bir yardım gecesi bir yardım defilesi yapabiliriz. Herhalde Mihrişah’da böyle bir projede yer alacaktır.



Türkiye’yi dünyaya tanıtan nadir modacılardansınız. Viyana’daki çalışmalarınız devam ediyor mu?

A.K: Evet. Ben Viyana’ya sık sık gidip geliyorum. Aslında yarı yarıya orada yaşıyorum. İstanbul’da Alman Lisesi’ni bitirdim ve daha sonra Viyana’da işletme okudum. Viyana Belediye Başkanına tesadüfen tramvayda rastlayıp destek istemiştim. Onun yardımı ve desteği ile ilk defilemi sergiledim. Daha sonra ilk butiği mi Viyana’da açtım. Prenses Francesca Von Habsburg Avusturya’ya gelin geldiğinde doğru benim butiğime tesadüfen gelmişti ve çok iyi hatırlıyorum iki kıyafet satın almıştı. Salzburg Festivali’nin açılışında giyinmişti. Orada o şekilde tanındım. Hem sanat camiasıyla hem de aristokratlarla yolum kesişti. Onlar benim kıyafetlerimi tercih eder oldular. Bu bana bir Türk markası olarak Atıl Kutoğlu’na çok büyük bir prestij kazandırdı. Tüm Avrupa’da bu şekilde tanındım. Ondan sonra New York’’a adım attım. Amerika çok büyük bir pazar onun için New York’a gittim. Fashion Week’te 9 yıl tek Türk modacı olarak koleksiyonlarımı sergiledim. Naomi, Elizabeth Jagger gibi birçok model podyumumda yer aldı. O dönemde defilelerime Mirişah’ın annesi de gelirdi.

Mihrişah Hanım, Atıl Kutoğlu ile ilgili o zamanlar neler düşünüyordunuz?

M.M: Tabii ki gurur kaynağımızdı. Türkiye’yi dünyada temsil eden böyle bir tasarımcı yoktu. Bir tek Atıl Beydi.

A.K: Çok teşekkür ederim. Gördüğünüz gibi modern Osmanlı dedim. Gördüğünüz gibi aristokrat kökenli insanlarda çok modern, çok genç ve dinamik olabiliyorlar. Benim Viyana’da da çok müşterilerim, ahbaplarım var. Mihrişah’ın markamı çok güzel taşıdığına ve markamla çok güzel bütünleştiğine inanıyorum. Hem çok yakın dostuz.

Moda dışında ilgi alanlarınız var mı?

M.M: Ben aksesuar tasarımları yapıyorum. Daha çok Cenevre’de ama inşallah Türkiye’de de lanse edeceğim. Birde oyunculuk eğitimi almaya başlayacağım.

Yeni koleksiyonunuzda hangi parçalara ağırlık verdiniz?

A.K: Pandemi süreci bizim lüks moda sektörüne biraz darbe vurdu diyebiliriz. Benim Viyana merkezde iki tane butiğim var. Çok ünlü markaların yanında. Mağazalarımızda zaman zaman kapandı. Diğer ülkelerdeki satışlarımız etkilendi. Birçok ülke sokağa çıkma yasağı yaşadı. Bu yüzden bizim sektör çok etkilendi. Viyana’da mağazaların açık olduğu süreçte ben gidip kaldım. Ama eksik olmasın benim Türk müşterilerim beni yalnız bırakmadılar. Hep geldiler ve alışveriş yaptılar. Şimdi yeni sezona giriş yapıyoruz. Çok şık hem de rahat giyilebilen yine Atıl Kutoğlu imzasını taşıyan ilkbahar yaz koleksiyonumuz var. Bir yandan da tüm dünyaya Mihrişah’ın da çekimlerde tanıttığı 2021 Sonbahar-Kış koleksiyonumuzu lanse ediyoruz. Osmanlı motiflerini modernize ettik. Önümüzdeki yaz için tatlı, egzotik ama lüks öğeler var. Önümüzdeki kış içinde uzay çağına adım attık gibi. Ben kadınlar neyi özlemiştir diye düşündüm. Kadınlar hanım hanım giyinmekten biraz uzaklaştılar. Daha konforlu daha bol şeyleri özlüyorlarmış gibi geldi. Öyle şeyler yarattım. Arada uçuk şeylerde var. Büyük payetli takımlar gibi. Bence bir kadın her zaman şık olmak ister. Farklı ve tek olmak olmak ister. O yüzden çokta spor paralar hazırlamadım. Yeni koleksiyonumda çarpıcı, parlak, Atıl Kutoğlu imzası taşıyan biraz etnik ama çok modern ve uzay çağına da yakışan kıyafetler hazırladım.



Sizin tasarımlarınızı giyen kadınlarda tek olma hissi yaratıyorsunuz…

A.K: Yaratabiliyorsam ne mutlu bana. Avusturya’da da New York’ta da, İstanbul’da da çok seçkin isimler benim markamı tercih ediyor. Bende onlarla gurur duyuyorum. Onlardan bir tanesi de Mihrişah Mayatepek.

Hem iş hayatında berabersiniz hem de aile dostusunuz. Sosyal hayatınızda ortak zevkleriniz var mı?

M.M: İkimizde seyahat etmeyi ve yürüyüş yapmayı çok seviyoruz.

A.K: Evet ortak dostlarımızda çok. Pandemide biraz yürüyüşlerde buluştuk.

Tasarımlarınızda Osmanlı kültüründen ilham aldığınız oldu mu?

A.K: Ben Viyana’da okudum ama aklımda hep moda vardı. İşletme okumam işime de yaradı. İlk koleksiyonlarımı hazırlamakta ve dünyaya pazarlamakta işletme tahsilimin faydalarını gördüm. Ben hep kültürümüzün çok zengin olduğunu düşünürüm. Dünyada maalesef yanlış ve az tanındığımızı gördüğüm için hep mesleğimle ülkemi tanıtmak benim en büyük hedefimdi. Bunu da çok şükür büyük ölçüde başardığımı tahmin ediyorum. Avusturya’da ismimi söylemekte zorlanırlardı. Sizin bu ismi kısaltmanız lazım derlerdi. Şimdi Atıl Kutoğlu dediğiniz zaman neredeyse herkes beni bilir. Türk ismini ve Türk motiflerini kullandığımı görerek beni sevmeleri, saygı duymaları beni ülkem adına da çok mutlu ediyor. Ben Osmanlı, Türk motiflerini Anadolu motiflerini kullanmayı çok seviyorum. Bizim tarihimiz ve coğrafya mozaiğimiz çok zengin. Kültür birikimimiz var. Bunları Mihrişah’ın üzerinde de gördüğümüz gibi modern desenlere yansıtıyorum. Etnik aynı zamanda da çok Avrupai, Amerika’da ki kadını, New York’ta ki, Paris’te ki, Viyana’da ki ve İstanbul’da ki modern kadınların tercih edecekleri parçalara dönüştürmeyi seviyorum. Tarihte okuduğumuz çok güzel kültür birikimi var ama bugün kültürlü olan kültür sanatla ilgilenen, medeni ve modern her kadın benim için bir prensestir. Onları kreasyonlarımın içinde mutlu görünce bir modacı olarak ben gururlanıyorum.



Mihrişah Hanım sizin geleceğe dair hedefleriniz neler?

M.M: Oyunculuk dışında mücevher tasarımlarımı da devam ettireceğim. Bir mağaza açmak istiyorum. Pandemiden sonra Atıl Bey ile umarım yeniden bir defile yapabiliriz. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak kadınlara destek olmak istiyorum.

Geleneklerinize bağlı bir ailesiniz. Osmanlı’dan süre gelen bir adet var mı?

M.M: Çok gelenekselci bir aile değildik. Benim babamda yurtdışında eğitim aldı. Tabi ki tarihten gelen bir takım geleneklerimiz var ama devam etmiyor.

Pandemi ile birlikte modanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

A.K: Kesinlikle dijital dünya çok baskın bir şekilde geldi. Her şeyi online her şeyi dijital takip ediyoruz. Moda haftaları Paris’te, New York’ta ve Milano’da dijital düzenleniyor. Bizde online satışa ağırlık veriyoruz. Yeni bir site kuruyoruz Atıl Kutoğlu’nun her ürününü online almak mümkün olacak. Birçok farklı ürüne geçmeye karar verdim. Bu durum inşallah tekrarlamaz ama evlerden sipariş verilecek. Bu da bazı insanların kolayına geliyor. Bir payetli kokteyl kıyafetini bile online ortamdan alan arkadaşlarım var. Tabi ki gerçek defilelerin ve birebir müşterilerle olmanın tadı yok. Bence bunlar geri gelecek. İlk fırsatta normale döndüğümüz zaman yine bu birebir temas önemli. Viyana açıldı mesela orda ki müşterilerimin hepsi benim gitmemi bekliyor. Yeni koleksiyon geldi dediğim halde sen geldiğin zaman bakalım diyorlar. İllaki benimle sohbet ederek önerilerde bulunmamı tercih ediyorlar. Pandemi süreci yaşanmış olmasına rağmen bu geri gelecek bence. Görkemli defiler sosyal mesafeye dikkat ederek geri gelecek. Ama dijitale de önem vermek lazım. Bizde marka olarak bu konuda ki bütün hazırlıklarımızı yapıyoruz. Benim hedefim Atıl Kutoğlu imzasını ev ürünlerinde de görmek, kozmetikte de görmek. Bunları da yakın bir gelecekte gerçekleştirmek mümkün olur.

Birlikte yeni projeler de var sanırım…

M.M: Ben Türkiye’ye çok yeni geldiğim için ve araya pandemi girdiği için çok fazla faaliyetlere katılamadım. Hedefim açıkçası daha çok sosyal sorumluluk proljelerinde yer almak.

A.K: Bu çok önemli. Ben Türkiye’de ki birçok dernek için çalışma yaptım. Meme kanseri ile ilgili New York’ta ve Türkiye’de tşörtler tasarladım. Ünlü mankenlerle çalıştım. Gerçekten uğraşılması gereken birçok konu var ve birçok yardım bekleyen insan var. Onun için yardım defileleri düzenlemeye, Türkiye’de seçkin dostlarımın önderlik ettiği, gerek gençlerin sanata adım atmalarıyla olsun gerek Anne Çocuk Vakfı (AÇEV) gibi vakıflar olsun projelerinde yer almaya ve onlara destek vermeye hazırım.



Cemiyet hayatından birçok müşteriniz var. Showroom'unuza gelerek hem sohbet edip hem alışveriş yapıyorlar...



A.K: Benim Türkiye’ye de olsun Viyana’da olsun, Amerika’da olsun müşterilerimin bir çocuğu yakın dostlarım. Türkiye’de de seçkin isimler kreasyonlarımı tercih ediyorlar. Onlarla birebir sohbet, birlikte zaman geçirmek. Onlara moda konusunda benim önerilerimi göstermek ve onların fikir alışverişi yaparak kreasyonlarımı denemeleri her zaman çok keyifli. Beni genelde insan olarak dost olarakta seviyorlar. Prenses Francesca Von Habsburg ile de öyle oldu. Beni davetlere çağırdı. Bende onun Türkiye’ye gelmesini sağladım. Çiğdem Simavi’yle tanıştırdım. O zaman onun bir sanat vakfı vardı. Onun Türkiye’de bir proje yapmak istediğini söyledim. Böyle yakın oluyoruz. Bende kendimle birlikte onlara Türkiye’yi sevdirmeyi bir şekilde misyon edindim. Markamı da severek saygı duymaları beni çok mutlu ediyor. Dev bir Türk markası olmak için doğru destekleri de alarak büyük adımlarla ilerlemek istiyorum.

Mihrişah Hanım siz tarzınız konusunda Atıl Bey'den fikir alıyor musunuz?

M.M: Tabi ki her zaman. Atıl Bey bana ilham oluyor. Aynı zamanda da bir öğretmen gibi ondan çok şey öğreniyorum. Atıl Bey’e danışmadan bir şey yapmayı çok sevmiyorum.

A.K: Mihrişah’da, Türk hanımları da genelde kendilerine yakışanı biliyorlar. Birçoğunun doğru görüşleri var kendi şıklıklarıyla ilgili. Bende onları destekliyorum. Türkiye’de ki hanımlarımızın bana şu gider bu gider gibi daha net tecrübeleri var. Bir terzi gibi hemen hemen dikişte biliyorlar. Onun için hem zor hem de daha zevkli denebilir.

Kadınlar ışıl ışıl bir yıldız gibi görünmek için neler yapmalılar?

A.K: Toplu hanımlarımızın kabarık modellerden uzak durmaları lazım. Birçok bayan mini seviyor ama yanlış kombinlere gidiyorlar. Koyu renkler tercih ettikleri zaman şıklık daha garanti oluyor. Desenli parçaları daha sakin parçalarla kombine etmeleri gerek. Baseni geniş insanlar daha vakalı üzeri geniş şeyler giyinebilir. Baseni ince hanımların baseni kabartılı gösteren şeyler giyebilirler. Asimetrik kesimleri ben her türlü vücut tipinde seviyorum. Siyah ve beyaz her zaman garantidir. İlla moda diye her trendin peşinden koşmak şart değil.

Mihrişah Hanım'a baktığımda hem ihtişamlı hem de sade bir şıklık görüyorum…

M.M: Zaten Atıl Bey’in tasarımlarının bence güzel olan tarafı da bu. İhtişamlı ama sade ve her yaşın giyinebileceği bir tarz. Herkes taşıyabilir.

A.K: Atıl Kutoğlu çizgisi çarpıcı ama sade bir lüksü temsil eder derim. Bir kadın davete hazırlandığı zaman aynanın karşısına geçtiğinde ne eklemeliyim değil de neyi çıkarmalıyım diye sorgularsa o zaman doğru şıklık yakalanıyor.

M.M: Ben takı tasarladığım için küpe çok seviyorum. Gösterişli küpeler taktığım için kolye yada bilezik kullanmıyorum.

Uluslararası alanda da birçok başarınız var...



A.K: Avusturya’nın kültür ve sanat için verdiği en büyük Avusturya Devlet Liyakat Nişanı’na layık görülmüştüm. Şimdi Viyana Belediye Başkanından bir mektup aldım ve Viyana Belediyesi’nin en yüksek altın nişanını bana vermeye karar vermişler. Çok mutlu oldum. Önümüzdeki aylarda Viyana Belediye Sarayı’nda bir ödül töreni düzenleyeceğiz dediler.



Atıl bey, showroom'unuzu Beşiktaş'tan İstanbul Raffles Hotel'e taşınıdınız. Otelin Genel Müdürü Christian Hirt bu konuda neler söylemek ister?

C.H: Uzun yıllardır Atıl Kutoğlu ile birlikte dostuz ve beraber iş biriliği yapmaktan gurur duyuyorum. Kutoğlu’nun kreasyonlarıyla otelin buluşması bizim için çok güzel.

A.K: Bende modanın bir otelle birlikte tanıtım imkanı yarattığını düşünüyorum. Sadece moda için değil . İstanbul ve Türkiye için güzel bir birliktelik.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR