Müslüm Gürses’in hayatını anlatan Müslüm filmine gitmedim ama sosyal medyadan yapılan alkışlardan izlemiş kadar oldum.

Arabeskin hayatımda ancak Sezen Aksu şarkılarına kadar yer olduğu için birkaç dubleden sonra bile ilgimi çekmeyen bu tür beni sinemaya çekemedi belki ama Müslüm Gürses başka bir olay tabii, o ayrı bir figür.

Kadına el kaldıran filmin müzikleri piyasaya yayılıp yapımın içinde Müslüm Gürses’e ait tek bir kayıt olmadığını görünce "Yok artık" dedim normal olarak.

Timuçin Esen, bütün Müslüm şarkılarını kendi söylemiş ya, bu ne iddia diyerek merakla şarkılara göz attım.

O zaman gördüm ki Müslüm filminde kullanılan sesin gerçeğiyle alakası bile yok.

Timuçin Esen yıllar önce rock müziğe sarıp özel gecelerde dünya sıkıcısı bir program yapıyordu.

Maalesef o gecelerden birini izlemişliğim olduğu için kendisinin müziğine karşı engellenemez bir önyargım olabilir diye diğer şarkıları da dinledim.

Fakat sonuç hep aynı. Müslüm Gürses’in sesine benzemeyen bir ses ile Müslüm Gürses filmi yapılmış ve herkes bu duruma ölüyor geberiyor.

ARADA DAĞLAR KADAR FARK VAR

Ray Charles’ın hayatını anlatan Ray’de şahane piyano çalıp şarkı söylediği halde Jamie Foxx’un canlı söylediği çok az şarkı vardır.

The Doors filminde de aynı şekilde; Val Kilmer bazı şarkıları kendi söylemiştir ama Jim Morrison’ın efsanevi yorumu da filmdedir.

Sonuçta sesi benzetmekle sesin gerçekten benzemesi arasında dağlar kadar fark var.

Geçen hafta vizyona giren Bohemian Rhapsody’de ise Rami Malek’in sesi zaman zaman Freddie Mercury’nin sesi üzerine kaydedilmiş ama filmin genelinde orijinal kayıtlar var.

TELİF YÜZÜNDEN Mİ?

Tabii bu tuhaf durumu bile normal karşılayanlar var, asıl şaşkınlığım ona.

Kendi sesi olsa belgesel gibi olurdu diyenler, o zaman oyunculuk performansı ortaya çıkmazdı diyenler…

Filmin yapımcısı Mustafa Uslu ise bir röportajında gelen eleştirilere “Zor olan Müslüm Gürses’in sesini kullanmak değil.

Asıl zor olan onun yorumuyla bu şarkıları seslendirmeyi başarmak” diye geçiştirivermiş.

Oysa filmde Müslüm Gürses’in sesini kullanmak telife yok açacağı için bu konuyu görmezden geldikleri konuşulanlar arasında.

Uslu’nun önceki filmi Ayla’da yapılan haksızlıkları düşününce bu hareket şaşırtıcı değil tabii.

Fakat bu kadar önemli bir projede, bu kadar önemli bir detayın sırf para yüzünden görmezden gelinmesi çok enteresan.

Seyirci nasıl olsa ne verilse alıyor düşüncesi, filmlerde böyle kısıntılara gidilmesine yol açıyor demek ki.

Dünyada böyle bir şey olsa ayağa kalkacak izleyicinin konu bizde yaşanınca film çıkışı alkışlarını tutamaması da enteresan.

Tüm dünya otobiyografik film yapma işini yanlış anlıyormuş gördünüz mü?

Aşk olsun aşk!

Aslında ekonomi yazarı olması aşk romanları yazmasına engel olmayan Demet Cengiz, önceki kitabı Aşk Seni Bulur’un ardından yola Aşk Olsun ile devam ediyor.

Aşkı uğruna dağları delen, çölleri geçen, kötü kalpli büyücüleri haklayan adamların gündelik yaşamda nerede olduğunu sorguladığı kitabında “Ne aşık olmak zorundayız, ne arif ne de alim.

Hatta pervane olmak zorunda bile değiliz” diyor.

Başından geçen aşk hikayelerini, yanılsamaları ve seçimleri anlattığı kitabındaki hikayeler gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek cinsten olduğu için biraz da hayata karşı önleminizi almanızı sağlıyor aslında.

İnsan bu kitabı okudukça; Benim başıma gelenlerde bir tuhaflık yok demek ki, diyerek içini rahatlatıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR