Star olsaydınız ne kadar delirme hakkı tanırdınız kendinize? Hele kendinizi 5 bin kişiye ayakta alkışlattığınız bir konser sonrasında duygularınız ne olurdu acaba? Sinirden kahkaha mı atardınız, yoksa havaya girip etrafa emirler mi yağdırmaya başlardınız, doğru söyleyin. Hande Yener’in cuma gecesi verdiği konserden sonra evine gittiğimizde böyle havalı şeyler bekliyordum açıkçası. Arabasından inip 15 dakika odasına kapandıktan sonra katıldı aramıza. Üzerindeki şaşaalı kostümleri bir kenara bırakıp ev hali ile konserin kritiğini yapmaya başladık hep birlikte. Koltuğa oturur oturmaz “Perde nasıl kapanmadı ama” diyerek gülmeye başladı. Konserin sonunda dansçılarıyla birlikte havalı bir kapanış pozu verdiğinde perdenin kapanıp şovu tamamlaması gerekiyordu ama her konserin olmazsa olmazı teknik aksaklık duruma izin vermedi. Başka biri olsa konser bitiminde gidip o perde sorumlusunu boğmuştu çoktan ama Hande’nin kahkahalarla konuyu anlatması şaşırttı beni. O gece çok şey şaşırttı aslında. En fazla bir saat konser konuşuldu, sonra herkes kendi muhabbetine geri döndü mesela. Ben konser versem sabaha kadar onu konuşurdum herhalde. Ayrıca çıkıp saatlerce şarkı söyleyen o değilmiş gibi evindeki piyanonun başında bize müzik yapan Ümit Kuzer’in yanına gitti bir ara. Yeni yaptıkları ‘Duyamadım’ isimli şarkıyı söyledi evdeki misafirlerine. Biz konser üzerine bir de evde kendisini dinleme şansı yakaladığımız için mest olmuşken arkadaşım bir cümlesiyle özetledi geceyi: “Sesi var tabii söyleyecek.”
Konserin arka planı
Hande Yener konseri sonrası her yerde gecenin ne kadar iyi olduğuna dair haberler yazıldı, çizildi. Türk pop müziği adına “yenilik” gerektiren her ne varsa yapmış ve yapmakta olan, hit şarkılarını alt alta koyduğunuzda boyunuzun ölçüsünü geçen bir divanın konseri böyle olmalıydı zaten. Aslına bakarsanız sahne şovu Harbiye Açıkhava’nın bütün yetersizliğine rağmen harikaydı. Daha konser başlamadan belliydi gidişat. Kulis bölgesinde şovun koreografisini yapan dansçı İzmir Tenim konserin başlamasına dakikalar kala dansçılarla konuşmasını sürdürüyordu. Hakan Akkaya ağır geçen bir hastalık döneminden yeni kalkmış, kostümlü prova yapamadıkları için heyecanı ve stresi tavandaydı. Yapımcısı Haluk Polat son dakikada ortaya çıkan protokol sorunlarını çözmeye çalışıyordu. Konukların yerineoturmasını sağlamaktan dolayı konser başladığında ayakta kaldı hatta. Ben de Hande’nin sevgilisi Ozan Öğüt ile birlikte izledim konseri. Ozan konser boyu bacağını titretti heyecandan. İlk şarkılarıbirbirimize yorum yaparak dinledik zaten. Hande için “Çok heyecanlı” deyip duruyordu ama asıl heyecan kendisindeydi valla. Konser bitiminde en çok o rahatladı!
Söylemiyor, anlatmıyor
Konser ışıltısı, kostümlerin ihtişamı, dansçıların müthiş performansı bir yana Hande Yener’in şarkıcılık performansına şapka çıkarmak istiyorum yazının bu bölümünde. Şarkı söylediği dakikalar boyunca sesinden Sezen Aksu ikna ediciliği ve Ajda Pekkan enerjisi eksik olmadı Hande’nin. Konseri sonuna kadar tamamlamayı bir kenara atın, çıplak sesle şarkı söylese iki şarkı bile dinlemeye tahammül edemeyeceğiniz pop dünyası isimlerinin arasında neden bariz bir farkla parıldadığını bir kez daha anladım o gece. Şarkıları söylemiyor, anlatıyor sanki. Sürekli tarz değişimini yakalayamasanız bile şarkıcılık konusunda sesinizi çıkaramıyorsunuz ona karşı.“Bodrum’a da gittik beraber” derken birlikte tatilyaptığınıza seviniyor, “Acı veriyor yeni baştan sevmesi” derken haline üzülüyor, “Acele etme bu aşk dediğin biraz zaman alıyor” dediğinde umutlanıyorsunuz. Parayı bastırırsan Hande Yener’in şovunun üzerine çıkabilirsin ama konu şarkıcılık olduğunda playback kraliçelerinin onunla yarıştırılmasıelma ile armudun kıyaslanması hikâyesinden uzağa gidemiyor maalesef.