Tenis dendiğinde ilk aklıma gelen şey Wimbledon! Tenisçilerden önce bir grand slam turnuvasının adını hatırlamam bana da garip geliyor ama yapacak bir şey yok... 10'lu yaşlarımın başında Björn Borg, John McEnroe,Martina Navratilova gibi dev isimlerlerle 'çim korta ayak bastıktan sonra, Wimbledon'a olan tutkum bugüne kadar hiç değişmedi. Fransa, Avustralya ve Amerika Açık'ı takip etmediğimden değil ama ne bileyim, teniste zirvenin adı hep Wimbledon oldu.




Boris Becker, Pete Sampras, Andre Aggasi, Steffi Graf, Monica Seles gibi devleri yıllarca ekranda izledikten sonra dünya 125 numarası Goran Ivaniseviç'in 'wildcard'la gelip 'efsanevi' bir şampiyonluk kazandığı 2001'de, çulsuz bir öğrenci olarak, Aylesbury'de bir pizza restoranında yıkadığım bulaşıkların parasıyla Wimbledon çimlerinin kokusunu almayı başardım! Yok, öyle 'centre court'ta baş köşeye oturduğumu düşünmeyin hemen, oraya girebilmek için İngiltere'deki bütün tabakları yıkamam gerektiğinden 'Henman Hill'de bir köşeye ilişip dev ekrandan birkaç maç izledim... 130 yıllık Wimbledon için küçük, benim içinse büyük bir 'ace' olan o gün, hâlâ kişisel tarihimin en nadide 'şey'lerinden biridir... Neyse, ortalığın futboldaki 'bomba' tarnsferlerden geçilmediği şu günlerde biri, “Ne tenisi lan!” diye raketle ağzıma vurmadan sadede geleyim...




KAZANIRSA BRİTANYALI




Adını 'tepelere' verdikleri Tim Henman'dan bekledikleri şampiyonluğu göremeyen İngilizler, Fred Perry’nin 1936'daki


zaferinden sonra 2013'te ilk kez bir 'Britanyalı'nın Wimbledon'ı kazandığına şahitlik etti. İskoç Andy Murray, Perry'den 77 yıl sonra Wimbledon'da kupayı kazandı.O günlerde bir İngiliz arkadaşım, (aslında birçok İngiliz’in konuştuğu) bir espri yapmıştı: “Andy Murray, Wimbledon’ı kazanırsa Britanyalı, aksi takdirde İskoç’tur!” İnsanların tebessüm ettiği bu 'espri'nin geride kaldığını düşünüyordum... Ta ki önceki gün Wimbledon'ın arifesinde İskoçya'nın kuzeyinde Inverness'te bir üveybaba ile oğlu arasında yaşananları okuyana kadar. Lee Clarke (34) ile üvey babası Alistair Wilson (54), başlamak üzere olan Wimbledon’dan konuşurken laf dönüp dolaşıp Andy Murray'nin 'İskoç' mu 'Britanyalı' mı olduğuna gelmiş.Tartışmanın en alevli anında Clarke, üvey babasının kulağını ısırıp koparmış. Annesinin polisi araması üzerine gözaltına alınan iki çocuk babası Lee Clarke olayı şöyle anlatmış: “Aptalca bir tartışmaydı. İskoçlarla hiçbir sorunum yok; benim ailemin çoğu da İskoç zaten. Ama ben kendimi Britanyalı olarak görüyorum. Andy de Britanyalı, aynı zamanda İskoç...” Sporların içinde en 'naif'lerinden biri olan tenisle ilgili, hele de grand slam’lerin 'en asil'i Wimbledon'ın en büyük favorisi, dünya bir numarası Murray'nin uyruğu yüzünden bir adamın bir diğerinin kulağını koparması gerçekten fantastik bir olay! Oyun, set ve maçın galibinin 'manyaklık' olduğu bu kavga dün başlayan 131. Wimbledon turnuvası için 'hoş' bir anı olsun... Hepinize iki hafta boyunca 'love'ların azınlıkta kaldığı beşer setlik maçların olduğu bol tenisli günler diliyorum...

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR