BALIK sevmem! Daha doğrusu balığı ağzıma sürmem...

Ne ızgarası, ne tavası, ne buğulaması ne de suşisini yerim. "Rakı-balık benim için rakı-köftedir"diyeyim de bu konuda ne kadar ciddi olduğumu anlayın!

"Eşek hoşaftan ne anlar" dediğiniz duyar gibiyim, haklısınız...

Ben balığı Sait Faik öykülerindeseverim.

Fukaralıkta gururu seven, hasis insanın oltasının iğnesini bir vuruşta dümdüz eden 'Sinağrit Baba'yı severim mesela.

Ada açıklarında bir sandalda Sait Faik'in yanı başına oturup 'kıraçaları istavritler, istavritleri uskumrular, uskumrularıkolyozlar, kolyozları palamutlar, palamutlarısinaritler, sinaritleriyunuslar, yunusları orkinosların kovalaması'nı izlemeye bayılırım.

Sabahın köründe onunla ve Kalafat'la birlikte 'su üstü karagözü' avına gitmenin tadı çok az şeyde vardır sanırım.

Ama favorim 'birçok yerinde çiviye, kesere, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikinleri' olan dülger balığıdır...

Balıkçıların korkuyla, "Sandallarımızı kırdı, arkadaşlarımızı parçaladı. Balık tutamaz olduk, açlıktan kırılırız" diye Hz. İsa'ya şikayet ettikleri, onunda iki elinin başparmağı arasına alıp kulağına bir şeyler fısıldadığı ve o gün bugündür 'denizlerin görünüşü pek dehşetli, fakat huyu pek uysal ve pek zavallı yaratığı' canımın için dülger balığı...

HABER AYAĞIMA GELDİ

Geçenlerde herkesin balıklardan konuştuğu bir masanın kenarına ilişmiş ufak ufak ortadaki salatadan otlanırken 'Dülger Balığı'nın Ölümü'nü düşünüyordum. Gülşan birden "Bu ne ya her yer palamut!" diye isyan edince ahir ömrümde içinde lüfer ve palumut geçen ilk dört başı mamur cümlemi kurdum. Birkaç gün önce gazeteye koyduğumuz bir haberi, Kaptan Cousteau edasıyla masanın ortasına bırakıverdim: "Lüfer Boğaz'da palamudun önünü kesmiş. Bu nedenle Karadeniz'de av sezonunun uzamış, İşte o yüzden her yer palamut!"

Sait Faik beni görse gururdan gözleri yaşarırdı herhalde diye düşünüp sandalyeme yaslanıyordum ki ismi lazım değil lüzumsuz bir arkadaşım atıldı ordan: "Bodrum Masalı'nda oynayan Serhan Onat'ın tuttuğu balıklarla fotoğrafını gördün mü?"

Balıklar konusundaki cehaletimi bir yere kadar savunabilirdim ama bir magazin eki yazarı olarak Serhan Onat'ın adını ilk kez duyduğumu söyleyemedim. "Ne olmuş ona?" diye geveledim. "Balıkları tanıdın mı?" dedi. "Söylediğin oyuncuyu bile tanımıyorum balıkları nereden tanıyayım?" diyemedim! O devam etti zaten: "Adam avlanması yasak olan orfoz tutmuş, bir de gururla poz vermiş" dedi.

ORFOZ 'KIRMIZI LİSTE'DE

Ertesi gün hem Serhan Onat'ın hem de orfozun neye benzediğini görmek için internette başvurdum. 'Dizi çekimlerinden fırsat buldukça denize açılan Serhan'ın, elinde avladığı balıklarla 'objektiflere gülümsediği' fotoğrafı gördüm. Sonra da arkadaşımın dediği doğru mu diye küçük bir araştırma yaptım.

WWF Türkiye'nin internet sitesinde 'orfoz' balığının Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin kırmızı listesinde ve durumunun tehlikede olduğu belirtiliyordu: "Orfoz balığının iç sular dahil bütün sularımızda avlanması, toplanması, gemilerde bulundurulması, karaya çıkarılması, nakledilmesi ve satılması yasaklandı."

Yazıda WWF-Türkiye Doğa Koruma Sorumlusu Yaprak Arda, orfozun çift cinsiyetli bir balık olduğunu belirtip, "12 yaşına kadar dişi, ardından erkek olur. Bu nedenle orfozun üreme yaşına gelene kadar avlanmaması gerekiyor. Orfozun neslinin devam etmesini istiyorsak bu yasağa harfiyen uymalı ve üremesine izin vermeliyiz" diyordu.

AVLAMANIN CEZASI 1.113 LİRA

Tanıdığı yegane balıklar Jaws, Flipper, Moby Dick ve Free Willy olan ben, Serhan'ın elindeki balıklardan hangisini orfoz olduğunu bir bilene danıştım.

Ve üzgünüm Serhan o koyu renkli balık bir orfoz...

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yayınladığı tebliğle 1 Eylül 2016'dan itibaren 31 Ağustos 2020'ye kadar avlanması yasak...

Sayıları azalan orfoz stoklarının iyileştirilmesini amaçlayan düzenlemeye uymayanlara 1.113TL para cezası kesiliyor.

Ve bir kez daha üzgünüm Serhan'cım gazetelerde yer alan bu 'bir Bodrum masalı' tadındaki haberde elinde görülen balık eğer orfozsa 1.113 TL borçlusun:)

Balık çalan 12 yaşında çocuğun tutuklandığı bir ülkede çok da ağır bir ceza sayılmaz sanırım...

Ne diyeyim geçmiş olsun!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR