Yıl oldu 2019.


Ve bu yılın tamamen sosyal medya devri olacağı konuşuluyor.


Yani daha çok Instagram ön planda olacakmış.


Daha çok 'influencer'lar gündeme gelecekmiş.


Ve birçok firma bir dönemin meşhurları ile değil sosyal medyanın yarattığı ünlüler ile çalışacakmış.


Ve bir dönemin meşhurları yok olacakmış.


Yani şu anda olduğundan daha fazlasını düşünün.


Ve sosyal medyada yürüyecekmiş her şey.


Son bir senedir işaretler gösteriyor ki, gerçekten dünya değişiyor. Yazılı medya tamamen yok oluyor.


Yerini sosyal medya alıyor. Ve önümüzdeki yıllarda daha da baş köşeye oturacak gibi.


Görünen o ve yeni nesil asla televizyon izlemiyor. Sadece sosyal medyadan bir şeyler izliyor.


Ve şu noktada ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu sosyal medyada yapılan hareketlerin hesabının ahirette sorulacağını söylemiş.


Buyurun buradan sayın seyirciler.


Nur topu gibi bir tartışma konumuz var.


Şimdi biz bunu günlerce konuşuruz.


Ama şunu unutmayın yeni neslin öyle bir vakti yok artık onlar uzun uzun konuşmuyor hiç bir şeyi.


Hele ki, söylenen bir şey saçma geliyorsa gülüp geçiyor, üstünde hiç durmuyorlar bile.


Hatta şimdi bu olaya “O zaman toptan cehenneme mi gidiyoruz şimdi” diye geçiştirip başka bir konuya bile

atlayacaklardır.


O denli ciddiye almıyorlar.


Daha yaratıcılık, daha bir farklı adımlar bekliyorlar.


Şöyle ki:


Nihat Hatipoğlu


Sosyal medyada olup;


-Daha sık kadına taciz, tecavüz olaylarında sesini çıkartıp açıklamalar yapsaydı.


-Daha sık hayvanlara şiddet yapılırken sert bir açıklama yapsaydı.


-Çocuklara taciz, şiddet uygulandığında “Öbür dünyada hesaba sorulacak” deseydi daha çok taktir toplardı.


Hatta bu suçları işleyenlerin öbür dünyada başına neler geleceğini anlatsaydı bir kesime sosyal medya aracılığı ile daha bir

makbul olurdu.


Çünkü taciz, şiddet, tecavüz, hırsızlık, hak-hukuk yeme, ekmek parası yeme, yalan, riya mevzularında ciddi bir ilerleme var maalesef.


Hiç azalmadan ilerliyor hem de hızla.


Eğer şu an ulaşma aracı sosyal medyası bunu bir günah aracı olarak değil bir daha kolay ulaşma aracı olarak kullanabilseydi.


Ve çürümüş zihniyetleri aydınlatabilseydi.


Artık yok sayamayız sosyal dünyayı


Mehmet Soysal Hürriyet’te iki gün önce “Bu devrin adı” diye bir yazı yazdı. Açın okuyun güzel bir sosyal medya yazısıydı. Yani tüm cahillerin, kötülerin, buluştuğu yeryüzünün cehenneminin adı “Sosyal medya” dedi. Maalesef doğru. Beni yıllardır takip edenler çok iyi bilir. Ben de çok şikayet ettim sosyal medyadan. Hem de çok. Kişileri, insanları çok değiştirdiğinden dem vurdum. Söylendim, dırdırlandım. Hatta “Bunun bir sonu gelecek, bitecek, inanıyorum” dedim. Fakat bunun sonu yok. Bit-me-ye-cek. Hatta. Daha da fazlalaşacak. Daha da hızlanacak. Sosyal medya kimsenin vazgeçmek istemediği bir alan. Neden? - Sıradan bir ev hanımı bile bunun nimetlerinden yararlanıyor. - Hayatında bir kere bile yurt dışına çıkmamış bir kişi dünyanın her yerine elindeki akıllı telefonuyla geziyor. - Hayatında adını duymadığı her türlü meyveyi, adayı aklınıza ne geliyorsa her şeyi görebiliyor. - Dünya starlarını, politikacıları, ünlüleri görüyor. Nasıl yaşadıklarını, evlerini biliyor. - Kimi arıyorsa anında bulabiliyor. Aklınıza ne geliyorsa işte. Saymakla bitmez. İyi mi? Kötü mü? İyi olan yanları da var, berbat-kötü olan yanları da var. Fakat kötü olan yanları ile seviyor herkes ve kimsenin de vazgeçmeye niyeti yok. Birçok kişi biliyorum kapatıyor. En fazla 24 saat dayanabiliyor. O da zor dayanıyor. Nasıl bir kriz ile yeniden nasıl açacağını bilemiyor. Bu yüzden. Artık sosyal medya çağına kendini adapte etmeye çalışmak, orada bir yer edinmek en doğrusu. Dırdırlanmadan, pes etmeden, ego yapmadan. Çünkü sosyal medyada herkes ünlü, herkes şöhret, herkes tanınmış. Like’ın kadar konuşacak, takipçi sayın kadar itibar kazanacağın dönemlerdeyiz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR