Son yıllarda köpeklere eziyet edenler, dövenler, arabanın bagajına bağlayıp sürükleyen, gözlerini oyanlar, kulaklarını, patilerini kesenler derken canımız çıktı.

Yüreğimiz dağlandı.

Hayvan sevmeyen insan görünümlü yaratıkların var olduğu bu dünyada hayvan seven dostlarla karşılaşınca mutlu oluyor insan.

Önceki gün Deniz Seki ve Cenk Eren ile denk geldim Bodrum da.

Cenk Eren, Mia adını verdiği kızını barınaktan sahiplendi üç sene önce.

Deniz Seki, Haydut adındaki oğlu sekiz yaşında. Bir aydır hastane de tedavi görüyormuş.

Ayakları felç olmuş ama şimdi çok iyiymiş.

Malum Deniz Seki yanında yokken çok kötü hastalıklar yaşamış ve onun acısından dolayı kötü günler yaşamış.

Şimdi birlikte olmadıkları günlerin acısını çıkarttıklarını söylüyor Deniz Seki.

İkili elleriyle beslediklerini sevgiyle baktıklarını söylüyorlar dostlarına.

Evlerinin en önemli bireyleri.

Ve iki ünlü isim de hayvan yasalarının bir an önce çıkmasını istiyor.

İnsanların duyarlı olmaya davet ediyorlar. Onların canlı ve insanlardan çok daha sadık olduklarına dem vuruyorlar.

Deniz Seki “Esin inan o kadar sadık ki gözünü ayırmıyor? Kapının önünden kalmıyor” derken Cenk Eren “Mia’ya görmeden yapamıyorum. İki saat evde yalnız kalsın aklım gidiyor” diyor.

MERT FIRAT’IN EVLENMESİ MİLLETE DERT OLDU

8 Eylül’de Mert Fırat ile İdil Fırat Alaçatı’da evleniyor.

Kiminle konuşsam dertleniyor, üzülüyor, sıkılıyor, bozuluyor.

İyi de neden?

Niçin?

Niye?

Kime ne?

Niye?

Yahu bırakın mutlular. Mis gibi evleniyorlar işte. Harika ne güzel mutlu olun. Fıstık gibi yakışıyorlar. Ben bayılıyorum ikisine de. Çok yakıştırıyorum.

Nişandan bir gün sonra Alaçatı’da karşılaşmıştım. Bayıldım ikisini de.

Uzaktan izledim. Harika gözüküyorlardı.

Bir kere bir kadın ve bir erkek birlikte kahkaha atabiliyorsa, eğleniyor sıkılmıyor ve güzel vakit geçiyorsa tamamdır.

Mert ve İdil’i uzaktan izledim gayet güzel vakit geçiriyorlardı.

Çok güzel eğleniyorlardı. Mis gibi gözüküyorlardı.

Bırakın Allah aşkına mutluluk dileyin.

Bir rahat, huzur verin insanlara.

MÜZİK DÜNYASINDA NELER OLUYOR

Önceki gün bir arkadaşım “Dikkat ediyor musun yeni nesil dahil herkes 90’lardaki şarkıları sular seller gibi biliyor ama kimse yeni şarkıları ezbere bilmiyor” dedi.

Ben de “Nasıl bilsin o kadar az yeni şarkı yapılıyor ki. Yapılsa da şarkıların derinliği yok. Öyle sosyal medya şarkıları gibi gelip geçici. Herkes eski şarkılar peşinde. Eski şarkıları cover yapıyorlar” dedim.

Bakınız örnek verelim: Aleyna Tilki yeni nesil bir isim. Hatta yeni nesil bir şarkıcı. Ama Yıldız Tilbe’nin albümündeki “Yalnız Çiçek” dillerde. Hatta “Yalnız Çiçek”i yeni bir şarkı diye bilen bile var. Ama Yıldız Tilbe bu şarkıyı 1994 yılında çıkarttı ve söyledi. Ki o şarkının orijinali şimdi halinden bile güzeldir.

Tamam Aleyna Tilki’yi bambaşka bir yere taşıyor şarkıyı ama yine de Yıldız Tilbe yorumu ve haliyle de gerçekten güzeldir.

Yeni nesil şarkıyı Aleyna Tilki şarkısı zannediyor. Onun yeni şarkısı zannediyor.

Diyeceğim şudur ki; bir mekana gidip baktığınız zaman yeni şarkılardan çok az ezbere söylenen var.

Genelde hep bir ağızdan hep eski şarkılar söyleniyor.

BODRUM’UN SESS’İ

Önceki gün uzun süredir gitmediğim Türkbükü’nün Sess’ine gittim. Bir kere Sess klasiktir. Gitmezsen olmaz.

Eksik kalırsın.

Gece hayatının olmazsa olması profesörlerinden Nedim Binler’in mekanı Sess’te kendinizi iyi hissediyor ve eğleniyorsunuz.

Bodrum’da ve yıldızların altında muhteşem bir hava ve atmosferdesiniz.

Tek sıkıntı ne biliyor musunuz?

DJ Can Parlak’ın neredeyse on senedir bir yenilik yapmaması.

Can duy sesimi.

Bir değişiklik yap artık.

İnan sıralamayı ezberledi herkes.

Tamam insanlar geliyor ama bu kadar da olmaz biraz değişik biraz daha farklılık gerek Can.

Biraz daha heyacan biraz daha tempo, bira daha farklılık.

Yeni şarkılar, yeni bir sürü güzel şarkı var. Biz hala klasik bir Can Parlak seti dinledik önceki gün.

ŞİMAL LÜTFEN ESKİ ŞİMAL OL

Bu hafta Bodrum Hazine’de Şimal’i izledim. Daha önce de sahnesini izleyip hayran kaldığım doğrudur.

Hatta “Bu kız ileride kendinden çok söz ettirecek çok konuşacağız” diye yazmıştım.

Çünkü sesi çok güzel.

Ve sahneye çok yakışıyor.

Ancak Bodrum Hazine’de öncelikle repertuarını beğenmedim. Acilen repertuarında bir değişiklik yapmalı ve o güzel sesini biraz daha ayarlamalı.

Yani çok bağırıyor ve bazı şarkılarda o güzel sesini duygusunu alamadık.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR