Röportaj: Reşit Özet


Fotoğraflar: Gürkan Kurt



Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?




Doğma büyüme İstanbul'luyum. 4 sene Paris'te eğitim gördüm. Marketing ve moda tasarımı üzerine eğitim aldıktan sonra İstanbul'a döndüm ve çalışmaya başladım. Önce marketing daha sonra moda tasarımı okudum. Liseyi erken bitirdim. Üniversiteyi kazanınca boş kalmamak için 1 sene bankada çalıştım. Daha sonra marketing eğitimi aldım. Her zaman hayalgücüm çok yüksekti bunu işe çevirmem lazımdı.




Eğitiminiz devam ediyor sanırım...




Evet Bahçeşehir Üniversitesi'nde Kültür Politikası master'ım devam ediyor. Benim zamanımda ezbere dayalı bir eğitim sistemi vardı. Ben her zaman kendimi her konuda çok fazla geliştirmek istiyordum. Türk kültürüne sahip çıkmak istediğim için bu bölümü seçtim. Bir sonraki döneme bitireceğim.



İş hayatına ilk ne zaman atıldınız?




Profesyonel olarak 17 yaşında Vakko'da çalışmaya başladım. Hem çalışıp hem okuyordum. Vitali Hakko'yla çalışma fırsatım oldu. Onunla beraber kumaş türlerini detaylarını öğrendim. Daha sonra moda Vakkorama'nın bayan bölümünde çalıştım. Sonrasında üniversite bittiğinde kendi iş yerimi açtım. Televizyon ve hot coutre alanda çalışmalar yaptım.




Moda üzerine çalışmaya başladıktan sonraki süreçte neler yaşadınız?




Ailemizden birinin tekstil fabrikası vardı. O daha çok hazır giyim hazırlıyordu. Sipariş üzerine dikiyordu. Ondan etkilendim. Küçüklüğümden beri fabrikanın içindeydim. Modaya karşı bir ilgim vardı. İlkokulda en yakın kız arkadaşımla beraber moda dergisi çıkarmaya başlamıştım. 10 yaşında çizimler yapıyordum. 12 yaşında takı tasarımları yapıyordum. Ailemin sahip olduğu Pera Paras Oteli'nde bir vitrinim vardı. 12-13 dolara takı satıyordum. Her hafta gidiyordum, danışmadaki elemana sattırıyordum. Haftalık sonuçları kontrol ediyordum, ona göre danışmadaki elemana da harçlık veriyordum. O şekilde para biriktirdim. Biriktirdiğim paralarla annem de üstüne biraz ekleyerek ev almıştım. Bunlar çok profosyonelce yapmadığım şeyler. Kendi yerimi açtığımda tam Nişantaşı işlek değildi. Pera Palas'ın karşısında dikiş atölyem vardı. Kendi tasarımlarımı satıyordum. O zamanlar Çarkıfelek'e çalışıyordum. Bir takım kliplere Mustafa Sandal, Kenan Doğulu'nun kliplerine kıyafet tasarlıyordum. Daha çok prduksiyon şirketilerinden bana geliyorlardı. Fakat daha sonra Nişantaşı'nda hot cautre kıyafetler tasarladım. Buzda Dans yarışmasına kıyafetler hazırladım. Ondan sonrada evlendikten sonra araba tasarımım oldu. Pembe Taksi diye hatırlarsınız. Şu anda bir tasarımcı olarak, bir obje bile tasarılıyacağımı düşünüyorum. Çizdiklerimi şu anda biriktiriyorum. Yeri geldiğinde onları satacağım.






Sizce moda nedir?




Moda sadece kıyafet değildir. 'Bu senenin modası nedir?' gibi sorularla karşılaşıyoruz. Bence moda bir tarih bir kültür, bir sanat her şeyi kapsayan bir şeydir. Teknoloji devrimiyle beraber kumaşların değişmesi, iplikler için iklim çok önemli. Sadece renk diye bir moda yok. Şiir ya da bir film bile moda olabilir. Tarz ya da stil deyince ikisi farklı olabiliyor. Satış taktiği dieybiliriz.




O zaman modayı yakından takip etmiyorsunuz?




Modayı takip etmiyorum, uzağı yakından takip ediyorum. 10 sene sonrasını bilmem lazım. Bu bağlamda Hüseyin Çağlar'ın LED ışıklı elbiseler... Çünkü teknolojinin nereye gideceğini biliyor. Her şeyden önce o ışığı elbiselerde kullanıyor.




Kendi giyim stilinizi nasıl tanımlarsınız?




Ben daha çok doğru giyinmeye çalışıyorum. Çılgın değilim ama doğru olmaya çalışıyorum.




'ÇOCUKLUK HAYALİM GERÇEK OLDU'




Çocukluğunuzda hayalini kurduğunuz meslek var mıydı?




Moda tasarımcılığının hayalini kuruyordum. Çocukluk hayallerim gerçekleşti.






Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?




Doğruyu söylemek gerekirse çok yer aldım. Şu anda belirli bir projede değilim. Yeri geldiği zaman yeterli derecede yardım ediyorum. Tek bir derneğe bağlı değilim.




Sizce ülkemizde sosyal sorumlumluluk alanındaki en büyük eksik nedir?


Bence en büyük eksik eğitim. Halk enstitülerinin kapanmasıyla bence bu açık daha da arttı. 1950'lerde bir köyde keman çalıyormuş çocuklar.




Eşiniz Alinur Bey'le tanışma sürecinizi anlatır mısınız?




Biz 6 senedir beraberiz. 4 senedir evliyiz. Bir sene nişanlı kaldık, bir senede tanışmamız sürdü. Ben ilk görüşte aşka inanmıyordum, ama ilk görüşte budur diyeceğim bir his doğdu içime. Belki aşk başka bir duygu ama evleneceğim insan bu demiştim. Ali Bey de aynı hissetmiş benimle. Herkes gibi normal bir süreç geçirdik.




Sizin de sanata ilginiz var mı?




Sanatla ilgim olmasaydı evli olmazdık. Yaratıcılık gerektiren işlerde sanat hakkında bilginiz olmalı. Öğrenimini alamayabilirsiniz ama insan kendini geliştirebilir. Benim onun kadar tecrübem yok. İleride belki eşimi geçebilirim. Eşimden çok şey öğreniyorum. Evlilik de bir çeşit alışveriş diye düşünüyorum.




Evinizin dekorasyonunu da eşiniz mi yaptı?




Ben evimin hep modern olmasını isterdim. Gece kulubü gibi bir evim olsun istemiştim. Bir dergide Lenny Cravitz'in evini görmüştüm çok çılgın bir evdi. Bu eve geldiğimde tam bana göre olduğunu düşündüm. Eşim zamanında yönetmenlik yaptığı dekorla ilgili her türlü detayı biliyor. Evimiz ultra modern, eşimin göz zevkine göre döşendi. İlk evlendiğimizde bana, ''Neyi değiştirmek istersin?'' diye sordu. Bende ''Hiçbir şey'' dedim. Onun masa tasarımları var ve bu masaların altları 1957 model eski Chewrolet motorlarından yapılmış. Tasarımcı tasarımcının halinden anladığı için bir değişiklik düşünmedim.






Sanatla iç içe yaşamak nasıl bir duygu?




Sanat konusunda kendini geliştirmek çok güzel bir duygu. Bende hep bir bilgi açlığı var. Romalılar zamanında niye savaş çıktı.. Niçin, neden, kim ne zaman nasıl soruları benim için çok önemli. Bunları öğrenmek çok güzel. Öğrenmenin sınırı yok diye düşünüyorum.




Anne olmayı düşünüyor musunuz?




Hayır düşünmüyorum.




İstanbul'un hangi semtlerini seviyorsunuz?




Eski tarihi Yarımada, Kapalıçarşı ve Boğaz'ı çok seviyorum. Ama tabii ki yaşamak için Ulus.




Sık sık seyahat ediyor musunuz?




Eşimin işi Los Angeles'ta . New York'ta da evimiz var. Gittiğimiz zaman uzun kalıyoruz. Orada televizyon şirketi var. Türk kanallarını Amerika'ya taşıyan dijital platform. Onunla sık sık seyehat ediyoruz. Benimde bu konu hakkında bilgim oluyor. Amerika'yı çok seviyorum, farklı vizyonu var. Sanat tarihi dersi almak istiyorum New York'ta.




Ailece otel sektöründe faaliyet gösteriyorsunuz. Bahseder misiniz?




Şu anda Çeşme Süzer Otel'de erkek kardeşimin yaptırdığı yeni bir otel var. Benim otelcilik konusunda bilgim var ama tecrübem yok. Küçüklüğümden gelen bilgi birikimim var ama otelde çalışmayı düşünmüyorum. Otelcilik çok zor bir meslek.




Kendinizi kelimelerle anlatmanızı istesek nasıl tanımlarsınız?




Hem güçlü hem utangaç buluyorum. Merhaba demeye çok utanırım. İçine kapanık bir yapım ve fazla sosyal değilim. Yaratıcı olduğumu söylerler. Güçlü olduğumu düşünürüm ve dürüst bir insanım. Lafta değil ama özde dürüstüm.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR