2008 yılında Galatasaray Kulübü'nde yönetici görevine nasıl başladınız?






-2008 yılının çok başıydı. Şimdiki başkanımız sayın Polat bana aday olacağımı ve benim de kendi yönetiminde yer almamı istediğini paylaştı benimle. Ben de onunla beraber 2008 yılındaki Mart ayındaki seçimlere katıldık. 2008 Mart'ından 2010'un Kasım'ına kadar yönetim kurulu üyeliği yaptım. 2010'un Kasım ayında da istifa ederek ayrıldım.






Yaklaşık iyi ay önce Galatasaray yöneticiliğinden istifa ettiniz. Neden istifa ettiniz?



-''Artık yönetimin genel kurul üyelerini temsil etmediğine inanıyorum. Yönetimin yeterince kurumsallaşmadığına inanıyorum. Yönetimin Galatasaray gelenek ve göreneklerinden uzaklaştığına inanıyorum '' dedim. Üç tane önemli konu vardı orda. Bügün de söyleyeceğim hakikaten bunların olduğuna inandığım için böyle bir açıklamayla Galatasaray Yöentim Kurulu'ndan kasım ayında istifa ettim.






Aslantepe'deki Arena Stadyumu'nun açılışında yaşanan ıslıklı protesto halen gündemde, sizin bu konu ile ilgili görüşleriniz neler?






-Geçen hafta yaşanan olay tabi hepimizi üzdü, bütün Türkiye'yi üzdü. Biz Galatsaraylıları üzdü. Ancak ben bu olayların tümünü, yeterince hazırlanmış olmamaya bağlıyorum. Bu her anlamda özellikle de işin piyar kısmında, iletişim kısmında çok büyük bir aksamanın neticesinde bunların meydana geldiğine inanıyorum. Maalesef bunu üzülerek söylüyorum ki, yönetimin çok büyük bir eksiği olarak görüyorum. En büyük eksiği de tabi ki iletişim anlamında görüyorum. Böyle bir olayda Galatasaray Kulübü'nün başkanı kamerayla suçlu aramaz. Galatasaray Kulübü'nü idare etmeye talip olan kişiler, Galatasaray'ı iyi tanımalıdırlar. Ne fiziki olarak, ne iletişim tarafı olarak yeterince hazırlanmadan, B planları yapılmadan alel acele yapılmış, apar topar yapılmış açılış olarak değerlendiriyorum. Yönetimin burada önemli bir sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Bu tatsız olaylar farklı şekilde olabilirdi. Hepmiz gördük. Özellikle metroya giriş ve çıkışlar da ciddi izdihamlar yaşandı. Genel anlamda hepimizin bildiği gibi,fiziki anlamda stad daha bu açılışa hazır değildi. Çok değerli büyüğümüz ve Galatasaray camiası için öenmli bi şahsiyet olan Teyfik Fikret'in bir sözü vardır; "Biz vicdanı hür,fikri hür,irfanı hür bir topluluğuz" der. Galatasaray budur.






Peki siz Galatsaray'ın başkanı olsaydınız ve böyle bir protesto gösterisi kendi döneminde yaşansaydı ne olurdu ?






- Ben Galatasaray Kulübü başkanı değilim. Yani spekülasyona girmek istemiyorum. Bu sorunuzun cevabı da bundan evvelki vermiş olduğum iki cevabın içinde olduğuna inanıyorum.






Sizin önderliğinizde Maslak'taki binicilik tesisleri açılmıştı ve siz görevi bıraktığınızda bu tesilerdeki çalışmaların durumu ne oldu?...






-Bende bu tesisin sorumluluğunu alacağımı ve bu tesisi tekrardan camiamıza kazandıracağımın sözünü verdim. Bunu da çok şükür yerine getirdik. Maalesef benim istifamdan sonra ve Galatasaray Kulübü'nün ve yönetimin içinde bu koordinasyon kopukluğu yüzünden yine maalesef diyorum bir sekteye uğramış durumda. Bir bekleme durumunda. Tabii ki ben yine Galatasaray Kulübü'nün emrindeyim. Bu koordinasyon kurulursa bundan sonra artık ikinci faza geçip sportif kısmını hayata geçirmemiz lazım. İşte bu stad olayları falan araya girince bir durduk. İşte bundan sonraki hedef Galatasaray binicilik takımını oluşturup, orada da başarıdan başarıya koşmak olacaktır.






Binicilik tesisi demişken, Cemal Bey atlara olan ilginiz nasıl başladı?






At sevgisi bana ve kardeşime babamızdan, rahmetli babamızdan geçti. Babam gençliğinde atlara çok meraklı olan bir kişi olarak hem at beslemiş, hem ata binmiş ve bu spora, atçılığın kendisine çok meraklı olan, hayvan olarak da atı çok seven ve atlarla çok duygusal bağ kurabilen bir kişiydi. Bize çok küçük yaşlarımızdan beri yani ben doğduğum andan beri yani ben kendimi bildim bileli hep atımız oldu, hep atlarımız oldu. İşte 1970 yılında İzmir'de bir takım arkadaşlarıyla beraber bir grup oluşturarak İzmir Atlı Spor Kulübü'nü kurdular. Ondan evvel gayri nizami diyeyim bir şekilde ata binerken orda tabii işin eğitim kısmına geçtik. Hocalarla, antrenörlerle çalışmaya başladık. 1970-71 yılıydı, o günden beri de ben ve kardeşim Armağan atlarla beraber olduk. Ben aşağı yukarı 15-16 yıl müsabakalara girdim, çıktım. İzmir Atlı Spor Kulübü başkanlığı yaptım. Kardeşim Armağan hala yarışıyor.






Bir başka hobinizde klasik otomobil. Koleksiyonunuzdan bahseder misiniz? Babanızın size gençlik yıllarınızda hediye ettiği 1957 model Cadillac arabanızın hikayesini sizden dinleyelim.






- Bu merakta küçüklüğümden beri herhalde bana babamdan geçtiğini düşünüyorum. Babam ve babamın kardeşleri arabalara çok meraklı kişilerdi amcalarım. Herhalde onların da etkisi var. Hep meraklı oldum. Özellikle Amerikan arabalarına çok meraklı oldum. Yaşım ilerledikçe bu merak daha da artar hale geldi. Amerikan arabası olmasa da ilk arabamı 1993 yılında aldım. Mütevazi bir koleksiyonum oldu. Ama istediğim bugüne kadar hayalini kurduğum arabaları bir araya getirme şansım oldu. Kendimi çok şanslı hissediyorum bu konuda. Ama tabiki o arabayı bulmak mümkün olmadı bir daha. Aşağı yukarı 17 sene boyunca o arabayı aradım ben Türkiye'de. Sonunda Afyon oto mezarlığında buldum. Araba tabi ki kullanılcak durumda falan değildi.Bunun üzerine denk geldi. Çok güzel bir şekilde denk geldi,şansım yaver gitti. Arabanın eşini New York'ta bir arkadaşım görmüş. Bana fotoğraflarını yollamıştı. O arabayı ithal edip buraya getirmek nasip oldu. O da annemle babamın 40. evlilik yıl dönümüne denk geldi.







İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR