2000’li yılların başında Çeşme’nin dibinde, İzmirlilerin ‘bildiğin köy’ diye burun kıvırdığı ‘turist’ canavarının henüz keşfetmediği küçük, kendi halinde bir yerdi Alaçatı.


Sonra medyamızın güzide köşelerinde sakızlı kahvesinden, ‘reyhanlı domat pilavı’na bir Alaçatı romantizmi rüzgarı esmeye başladı... O rüzgar üç-beş yıl içinde bir fırtınaya döndü.


Köy içinin dar sokaklarında yürüyüp, meydandaki kahvede kahve içmeye gelenlere bu sakinlik, dinginlik yetmedi.


Reyhanlı domat pilavı da bir yere kadardı yani!


Beach clublar, müziğin sesinin sabahlara kadar susmadığı mekanlarla tıka basa doldu Alaçatı...


Bir Provence havası, Toskana tadı, bir tatlı huzur için Alaçatı’ya gidenlerin yerini bütün gün yatıp akşam üstü beach club’larda coşan ardından eski taş evlerin avlularında konuşlanan mekanlarda sabahlara kadar eğlenmek isteyen parti canavarları aldı.


Ülke turizm adına iyi bir şey gibiydi bu değişim... Alaçatı’dan bir Ibiza, bir Mykonos çıkarsak fena mı olurdu...


Maalesef olmadı!


Alaçatı, sakızlı kahvesi ya da reyhanlı domat pilavı, Ot Festivali’yle değil anlı şanlı beach clublar’ında müşterilere atılan ‘meşhur dayakları'yla gündeme geliyor birkaç yıldır.


Bu dayaklar o kadar ünlü ki hatırlarsanız Fatih Terim bile ta Bodrum’dan kalkıp adam dövmeye gelmişti bölgeye!


Geçen hafta sonu da meşhur Alaçatı dayağından nasibini alan Ukraynalı model Daria Kyryliuk oldu...

“KESİN DÖVMÜŞLERDİR”

Kendisiyle birlikte 4 kız arkadaşının ve sevgilisinin Momo Beach’in güvenlik görevlileri tarafından dövüldüğünü iddia eden Kyryliuk, yüzü gözü kan içinde fotoğraflarını “Sessiz kalmak istemiyorum” diyerek sosyal medya hesabından paylaştı.


Mekanın yetkilileri iddialara yayınladıkları bir video ve “Biz değil sevgilisi dövdü” tadında bir açıklamayla cevap verdi.


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bu kabul edilemez magandalığın kimsenin yanına kar kalmayacağını hep birlikte göreceğiz” diye açıklama yaptı.


Çeşme Kaymakamlığı dün gece koronavirüs tedbirleri kapsamında daha önce 6 kez ceza verdiği mekanı apar topar kapattı!


Olayı yargıya taşıdı... Sonucunu bekleyip göreceğiz...


Ancak benim asıl ilgimi çeken şey olay ortaya çıktığı andan itibaren neredeyse herkesin “Kesin dövmüşlerdir” diye düşünmesi oldu!

ALAÇATI’DA DAYAK VAKA-İ ADİYE

Alaçatı bölgesindeki bu mekanlara bir kez giden herkes için bu ‘dayak’ olayı hiç de sürpriz değil...


İnternette kısa bir aramda onlarca “Alaçatı’da garsonlar müşteriyi dövdü”, “Beach parti sonrası tekme tokat dayak” haberleriyle karşılaşıyorsunuz...


Bölgeyi çok iyi bilen bazı arkadaşlarım “Mankene dayak sizin duyduğunuz asıl duymadıklarınız olay” diye anlatıyor.


Patlayan silahlar, Alaçatı sokaklarına taşan kavgalar, gasp olayları için ‘vaka-i adiye’ diyorlar. Neredeyse her gece kapısına polisin gitmediği mekan kalmamış bölgede...


Taşkınlık yapan, çevresini rahatsız eden kişileri sessiz sedasız bir kenara çekip güvenlik güçlerine teslim etmek çok zor olmasa gerek kapılardaki görevliler için... Zaten bu şekilde müdahale etmek için eğitim almış olmaları gerekiyor.


Oysa beach club’ların ya da eğlence mekanlarının kapısında ‘tipine’ bakıp içeriye öyle adam alan korumalar bir olay çıktığında güvenlik güçlerini beklemeyip kendi cezalarını kendileri kesiyor! Alaçatı mı Teksas mı belli değil!

SÖZÜN BİTTİĞİ YER BURASI!

Daria Kryrliuk’un yediği dayak bugün İngiliz magazin sitelerine düşmüştü hemen... “GQ modelini Türkiye’nin lüks tatil beldesinde korumalar dövdü” diyerek Daria’nın kanlı yüzünün fotoğraflarını koymuşlardı.


2019 yılında 45 milyon turist ve 34.5 milyar dolar gelirle rekor kırmış, 2020’de 55 milyondan fazla turist, 41 milyar dolar gelir hedeflenirken dayakçı ‘beach club’lar Covid-19’dan daha büyük zarar veriyor turizm sektörüne...


Hükümet koronavirüs yüzünden can çekişen turizm sektörünü ayakta tutabilmek ve ülkeye bir turist fazla getirmek için dünyanın dört bir yanında çalışırken, ‘misafirleri’nin üzerine titremesi gereken işletmelerin onları tekme tokat dövmesi sözün bittiği yer oluyor bence!


Kadına yönelik şiddetin ve aile için şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının tartışıldığı, neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü bir ortamda tatile gelen kadın turistlerin ağzını burnunu kırmak tuz biber oldu resmen!


Yukarıda da dediğim gibi maalesef Alaçatı bölgesindeki mekanlar bindikleri dalı kesiyorlar...


Mekanlarında yaşanan bir olayın ardından neden kimsenin “Yok yahu dövmemişlerdir” diye düşünmediğini kendi kendilerine sorup şapkayı önlerine koymaları gerekiyor bir an önce... Böyle giderse yakında beach’lerinde kendi kendileriyle ‘gölge boksu’ yaparlar...


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR