Duyan gelmiş duyan gelmiş




Gece hayatı için bereketli bir hafta geçti diyebilirim. Birçok mekan boş olduğu gibi bazı mekanlarda tıklım tıklım doluydu. Mesela bu uzun süredir ilk kez Frankie'yi salı akşamı tıklım tıklım gördüm. Çünkü Sertab Erener'in doğum günüydü ve Sezen Aksu, Nükhet Duru, Şebnem Ferah derken garantili bir eğlence vardı. O yüzden duyan gelmiş duyan gelmiş. O onu aramış, bu bunu aramış derken mekan hayatında ilk kez bu kadar doluluk yaşadı. E kolay mı bu ekibi bir arada görmek. Şarkılarını dinlemek. Hele gece alemi kuşları için pek kıymetli bir ekip diyebilirim. Bu arada Sezen Aksu o gece pek keyifliydi. Herkesle dans etti, güldü oynadı. Bence gecenin en önemli isimlerinden biri de Şebnem Ferah. Şebnem o geceye stüdyodan kaçarak gelmiş. Yakında albümü geliyormuş haberiniz olsun.




Nişantaşı'nın Sess'i




"Nedim Binler" deyince benim ilk aklıma "Şaziye" gelir. 90'lı yılların en önemli kulüplerinden olan Şaziye'nin küçüğü de gelmiş Nişantaşı Sess'e olmuş. Yani bu tabii Nedim'in başarısıdır. Bunu kimse inkar edemez. Bu konuda başarılı bir isimdir. Perşembe akşamı gittim tıklım tıklımdı. İki katta doluydu yer yoktu ve ayrıca kimi ararsanız vardı. Çünkü son zamanlar da gece hayatı biraz boyut değiştirdi. Bunu her zaman yazıyorum. Artık bazı isimler dışarıya çıkmıyor. "Geceler çocuklara kaldı" diye yazıyorum. Ama Sess öyle değil. Dışarıya çıkmayanlar da gidiyor maşallah. Gerçekten gece hayatının nabzını tutan bir yer oldu. Bir de tabii mahalle durumu var. Nişantaşı'nda olmazsa olmaz, gidilmezse olmaz denilen bir yer. Müzikte güzel. Perşembe günleri de Cihan Şensözlü parti yapıyor. Cihan parti yapıyor diye giden iyi bir kesim de var. O yüzden Sess uzun süredir sessiz sedasız farkını ortaya koydu. Daha uzun süre gider. Keyifli bir mekan olarak.




"4 bin dolar verdim" dedi, ağladı




Ah bu tuvalet muhabbetleri. Anlat anlat bitmez. Evet yıllardır "Siz Uyurken"de yazıyorum olan biteni. Hatta öyle ki, birçok kadının açıklarını da ele veriyorum. Ama ben bunu ele vermek olarak düşünmüyorum. Eğlence olarak düşünüyorum. Siz de eğleniyorsunuz. E daha ne olsun. Bakınız geçen akşam Sess'de bir kadın yüzündeki makyaja aldırmadan tabiiri caizse anıra anıra ağladı. Hem de "Ama ben bu ayakkabıya 4 bin dolar verdim. İçki döküldü" diye diye. Evet evet, yanlış duymuyorsunuz. Bu yüzden ağladı. Ayakkabısını çıkarttı temizledi. Ama bence sevdi. Çünkü ona temizleme denemezdi. Ama haklı yani. Ben de bir ayakkabıya 4 bin dolar versem bırakın giymeyi evin baş köşesine koyardım. Yani ayakkabı böyle bir şey. Kadınlar bu konuda hassas. Ama tuvalette anıra anıra ağlayan kızın hassas olması ayrı bir durum. Dile kolay 4 bin dolar.




Siz uyurken




-Frankie 02.00 kadının biri terasta oturuyor. Yanına bir erkek gelip "Benimle dans eder misiniz?" dedi. Kadın da "Seni tanımıyorum" dedi. Adamda, "Tanışırız işte" dedi. Meğer ikili sevgiliymiş birbirine kur yapıyorlarmış.




- Masquerade 04.00 kapıdan içeri giren beyaz elbiseli bir kadın "İlk görüşte aşk buna derim ben" diye yanındaki adama söyleniyordu.




Kısa kısa kısa




-Sibel Can'ın peruklu fotoğrafları bana Ajda Pekkan'ı hatırlattı. Yıllar yıllar önce Ajda Pekkan'ın da böyle fotoğrafları vardı.




-İvana Sert'in Nişantaşı'nda açtığı mekan beğenilmedi. Hatta öyle ki, birçok kişi "Mekanın önünden geçerken korkuyoruz. Değişik bir yer oldu" diyor.




-Atiye sokak ışıl ışık. Sokağa ışık yolu yapma fikri çok güzel olmuşta. Keşke her ay yılbaşı olsa dedirtiyor.







İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR