Ramazan ayı geldiği zaman özellikle bizim ülkemizde de bazı durumlar baş gösterir.
En başta "Kim oruç tutuyor-tutmuyor" meselesi araştırılır.
Sonra, "Oruçlu değil misin?", "Oruç tutsana", "Oruç tutmuyor musun?", "Oruçluyum üstüme gelme", "Oruçlular var sokakta yiyip-içme" muhabbetleri başlar.
Her bölümüyle dikkatleri üzerine çeken ve son haftalarda da reyting rekorları kıran Show TV'nin iddialı dizisi "Kızılcık Şerbeti" bu hafta tam da böyle bir konuya dikkat çekti.
Seküler ve muhafazakar iki kesimin yaşadıklarını anlatan dizinin bu bölümünde, oruç tutup iftar açan, tutmayan ya da alkol alan ya da almayan mevzusu masaya yatırıldı.
Dizinin en önemli iki karakteri Kıvılcım (Evrim Alasya) ve Ömer (Barış Kılıç) arkadaşlarıyla iftar yemeğine çıkıyor. Onlar iftar masasındayken yan masada da turistler alkol tüketiyor. Ömer'in arkadaşı garsonu çağırıp, "Biz burada oruç açıyoruz, siz orada alkol servisi yapıyorsunuz. Bir daha da buraya gelmem, herkese de anlatırım" diye garsona çıkışıyor.
Kıvılcım tabii dayanamayıp; "Yan masada içki içilmesi sizi neden bu kadar rahatsız etti anlamadım" diye tepkisini ortaya koyuyor.
Ve olaylar öyle devam ediyor.
Daha sonra Kıvılcım, "İsteyen içki içsin, isteyen çay içsin. Bundan rahatsız olan varsa gitsin orucunu evde açıversin. Burası laik bir ülke ve bu halk bunun için çok mücadele verdi. Ayrıca İstanbul kozmopolit ve turist akınına uğrayan bir yer" diye düşüncesini savundu.
Ömer'in arkadaşı, "O zaman turist de geldiği yeri bilerek gelecek" diye kararlı olduğu gösterdi.
Ve muhafazakar bir aileden gelmiş ancak seküler tarafa da ayak uydurabilen, şimdiye kadar kendi duygu ve düşüncelerini ailesinin isteği doğrultusunda yaşayan Ömer araya girerek, "Arkadaşlar yapmayın lütfen. Saçma sapan bir tartışmanın içerisindeyiz. Ben bugüne kadar din ve inanç üzerinden yapılan hiçbir tartışmanın sonuca vardığını görmedim" diyor ve dananın kuyruğu kopuyor.
Hem arkadaşı, hem de sevdiği kadın Kıvılcım, Ömer'in daha da üstüne giderek; "Sen bu duruma ne diyorsun?"lar başlıyor.
Ve Ömer'den herkesin kulağına küpe olacak açıklama geliyor; "Ben kendimle ilgileniyorum. Yan masada ne oluyor ilgilenmiyorum. İsteyen içer isteyen içmez. Gerçek Müslüman yadırgamayandır" diyor.
İşte bu... Bu sözün üzerine laf yok aslında.
Görebilen, anlayabilen izlerken de çok şey öğrenebilir bu dizide.
Bizim öğrendiğimiz, gördüğümüz, bildiğimiz "Müslüman"lık budur! Ki ben de aynısını düşünüyorum. Kim ne yaparsa yapsın. Sen kendi masanla ilgilen. Diğer masa seni neden ilgilendirsin. Diğer bir kişinin ibadeti seni neden bağlasın.
Yadırgamayan, yargılamayan, ötelemeyen, saygı gösteren.
Kim oruç tutarsa tutar arkadaş. Kim tutmazsa tutmaz.
Kim içerse içer, içmeyen de içmez.
Bu kadar basit. Önemli olan saygı göstermek.
Tutanın da tutmayana, tutmayanın da tutana saygı göstermesi gerek.
Bazı adamlar güzel sever
Evet bazıları gerçekten güzel seviyor. Kızılcık Şerbeti'nin Ömer'i de çok güzel seven erkeklerden.
Muhafazakar bir aileden gelen Ömer (Barış Kılıç) evlerinin gelini Doğa'nın (Sıla Türkoğlu) annesi Kıvılcım'a aşık oluyor. Olmaması gereken bir aşk bu. Aileler ciddi karşı çıkıyor. Herkes bir laf söylüyor. Ki daha önce ailesine asla karşı çıkmamış, sözlerinin üstüne söz söylememiş, abisinin eşi ile evlenmek zorunda bile kalmış Ömer bu kez aşkını haykırıyor.
Daha bir kez bile abisine "Hayır" dememiş Ömer, Kıvılcım'ın elinden tutup çıkıyor. Sevdiği kadının her koşulda arkasında duruyor. Aslında kendi hayatına da sahip çıkıyor sevdiği kadının elini tutarak. Aile değerlerine saygı gösterip, kendi hayatına da saygı gösterilmesini istiyor ve bunu da çok mantıklı cümlelerle anlatıyor. Asla pes etmiyor, savaş veriyor.
Her olayda da yapıcı tavırları ile dizide en dikkat çeken karakterlerden biri olan Ömer en son sevdiği kadına, "Emek vermek zorundayız, çabalamak zorundayız. Ki kendi doğrularımızın peşinden gidelim ve mutlu olalım" diyor. Yani sevdiği kadının elini bırakmayıp ona da pes etmemek gerektiğini anlatıyor. Çünkü birlikte oldukları zamanda yaşadıkları mutluluğa gölge edilmesin istiyor.
O yüzdendir ki, dizinin en doğru ve sevilen karakterlerinden biri Ömer.
Barış Kılıç da çok iyi iş çıkartıyor. O duyguyu çok iyi yansıtıyor. Ve "Kızılcık Şerbeti"nde her türlü dengeyi gösteriyor. Anlatıyor.. Ve tabii dediğim gibi alabilene..
Ders çıkartabilene..
Ve gerçek hayatta uygulayabilene..Kim kimi sevmişse sever. Kim kiminle birlikte olmak istiyorsa olur. "Kızılcık Şerbeti"nde öyle diyaloglar, öyle sahneler var ki; işte herkese ve her şeye burnunu sokan birçok kişiyi de izliyorsunuz. Çünkü onlar her yerde maalesef.
Ancak şu var ki; Yeter!!! Kendi karınla, kocala, çocuklarınla uğraş hatta onlar izin veriyorsa karışırsın.. Bir başkasının hayatından size ne!!! Bırakın artık bir başkasının hayatıyla ilgilenmeyi, yaşamayı.
Saygı göstermeyi öğrenin.
Duygular işe girince biz kadınlar tökezliyoruz
Ah biz kadınlar. "Kızılcık Şerbeti" dizisinde konular öyle güzel işleniyor ki, hangi detayından bahsetsem şaşırıyorum. Mesela bu haftanın diğer önemli detayı da dizinin anneannesi Sönmez'in (Aliye Uzunatağan) sözleriydi. Kızı için kurduğu "Hayatı boyunca ıvır zıvır, işe yaramaz adamlarla birlikte oldu. İlk defa karşısına böyle kelli felli bir adam çıktı. İsmi var, gücü var" demesinin ardından Kıvılcım kardeşini koruyarak, "Alev bunlardan etkilenir mi? Kendi ayakları üzerinde duran şimdiye kadar kimseye minnet etmemiş güçlü bir kadın o" demesine karşı, "Ama biz kadınlar" diye durdurdu. Ve devam etti; "Biz kadınlar çok güçlüyüz. Ama zayıf bir tarafımız var. Duygular işe girince biz kadınlar şaşırıyoruz" Bingo!!! Aynen öyle... Maalesef kadın ne kadar güçlü de olsa... Ne kadar kendi ayaklarının üzerinde de dursa... Yıllarca kendi parasını kendi de kazansa... İstediği her şeyi de yapsa... Öyle biri gelir ki, tüm gücünü, kuvvetini alıverir. O duygu bir kez o kadının yüreğine girsin tamam. Hiç olmayacak birine aşık olur ve o güç bir anda bitiverir. Hiç yapmayacaklarını yapar. Hiç olmayacaklara kanar. Hiç olmaması gereken kişinin yanında duruverir. Ve işte o zaman da ne güç kalır ne de kuvvet. Dizide Alev (Müjde Uzman) karakteri satır aralarında, aslında olmayacak bir ilişkiye çekilip gideceğinin de sinyali veremiyor değil. Düşünün evin babası, yeğeni Doğa'nın kayınpederi ona olan aşkını itiraf ediyor ve o da etkileniyor. Yani, adam "Karımı boşarım seni alırım" dese gidecek. Alev öyle bir karakter ki o an, "Tamam ben herkese karşı savaşırım. Tamam, ben üstesinden gelirim" diyecek kadar cesur. Kısaca önümüzdeki bölümlerde bunu da görebiliriz. Şaşırmam. Ama üzülen Alev olacaktır gibi geliyor bana. Tahminlerim var, gelişmelerle alakalı ama tabii izleyip göreceğiz. Bakalım Alev'i de neler bekliyor.