Memlekette bazı olaylar oluyor elbet. Benim de taş bir kalbim, duyarsız bir yapım yok. Ekstra aşırı duyarlı ve hassas bir kişilik olarak sizlere sadece gülen yüzümü göstermeye çalışıyorum.
Yazılarımda ekstra pozitif ve yapıcı olmaya çalışıyorum. Tabii zaman zaman ben de değiniyorum çoğu olaya ancak, kendi alanımın dışına da çok çıkmamaya özen gösteriyorum. Çünkü; zaten memleketin kanayan yarası bu!!! Herkes her şeyi biliyor!!!
Herkes magazinci.
Herkes spor yorumcusu.
Herkes gurme.
Herkes ekonomiden anlıyor.
Herkes siyasetçi...
Herkes doktor.
Herkes gazeteci...
Gibi gibi uzayıp gidiyor.
Çok "Herkes" kelimesini de kullanmaktan hoşlanmam. Genellikle "Çoğunluk derim. Ancak gerçekten insanımız her şeyi yapmak istiyor. Ve yaptığını da iddia ediyor. Onlardan olmak istemiyorum ve asla da olmadım...
O yüzden de okuyuculardan gelen, "Memlekette neler oluyor. Sen neler yazıyorsun?" Yorumları görüyorum ve yorum yapmıyorum. Çünkü sapla, samanı karıştırmaya çalışan bir kitle var.
Ve hep savunduğum şeyi yine tekrarlayacağım. Lütfen herkes bildiği işi yapsın...
Şimdi diyeceksiniz ki "Hayırdır ne oldu?"
Önceki gün mesleğim icabı şahane bir ödül aldım. Beni aşırı mutlu etti. Çünkü insanı keyiflendiriyor bu tarz ödüller. Okuyuculardan da çok tebrik mesajı aldım. Bir mesaj şöyleydi; "Pek magazin okuyucusu değilim ama ağdalı yazılardan sıkıldığımda dinlenme molası gibi Esin Övet'in köşesini okuyorum. Bu vesile ile hali vakti yerinde insanlarımızın aktivitelerini öğreniyor farklı yaşamlar hakkında bilgimiz oluyor. Seviyeli magazin köşesi ödül için tebrikler" demiş.
İşte aslında işin özü bu...
Ne güzel anlaşmış Mustafa Bey. Kendisine çok teşekkür ederim.
Herkes her işi yaparsa, her şeyi yorumlarsa olmaz öyle değil mi? Biraz da kafayı rahatlatmak, görmediğimiz bilmediğimiz alanlardan bilgi sahibi olmak gerek. O yüzdendir ki, benim yazılarımı eğlenmek, biraz kafa dağıtmak, keşfetmek, gidilecek yerleri not etmek, sosyal alemde, magazin dünyasında olup bitene dalmak, zaman zaman da, evet, giderlenmek için okuyunuz.
Gerisini de çok düşünmeyiniz.
Ben mesleğimin güzel yanlarını sizlere göstermeye çalışıyorum. Acı ve çok berbat yanlarını size yansıtmamaya özen gösteriyorum elbet. Yansıtmayı da pek düşünmüyorum.
Benim de ciddi sorunlarım var. Her Türkiye'de yaşayan vatandaş gibi. Ama o dönemlerde sosyal medyada ağlamak yerine kendi dünyama çekilmeyi tercih ediyorum.
Hoş memlekette ağlamayan pek makbul değil. Ama hayatım boyunca ağlamadım, çıkar için birilerini kullanmadım. Bu saatten sonra zor.
O yüzdendir ki, beni nasıl tanıdıysanız, nasıl okumaktan keyif alıyorsanız öyle devam. Hadi sizi şimdi şahane bir partiye götüreyim.
İşte özlediğim doğum günü partisi
Halkla İlişkiler Müşteri Yöneticisi Tolga Sezgin'i artık tanımayan yok. Bizler yıllardır tanırız. Yeri çok ayrıdır. Hani insanın hayatında, "Olması gereken kişi" dediğiniz insanlar vardır ya işte onlardan.
Evet bizler yıllardır tanıyoruz ama memlekette de "Gülşen'in kucağına oturan Tolga" olarak artık çok iyi tanıyor. Candır, bi tanedir, her insana lazımdır. Ben de otururum, hatta kucağında bile uyurum. Tolga başkadır. Yeri de ayrıdır. Önceki akşam da Ulus 29'da doğum günü partisi vardı.
İşlerim olsa bile koşa koşa giderim. Çünkü gerçek, samimi bir parti görmek istiyorsanız Tolga'nın partisi doğru adrestir.
Hiç öyle son yılların popüler influncerları, blooogggarrrları, popüler tipleri, isimlerini birkaç sene sonra unutacağınız insanlar olmaz. Ki önceki gün de yoktu zaten.
Yine "Oh be" dedim. Çünkü herkesi tanıyordum. Uzun uzun sohbet yapıldı. Hiç öyle sahte sahte "Ah canım sen biraz kilo mu aldın?", "Ah canım kilo mu verdin", "Ah canım neden görüşemiyoruz", "Ah kahve içelim", "Bak benim partim var gelmezsen kırılırım" tadında sahte konuşmalar yoktu.
İnanın modacısı, styling'i, modeli, oyuncusu tam da 19 yaşından bu yana tanıdığım insanlar vardı. Uzun zaman sonra özlediğim bir gece yaşadım.
Bu yaşta annelerimiz, babalarımız gibi konuşmaya başladığım için kızıyorum kendime ama evet, "Ah ahh eski günler ah" kıymetliydi, keyifliydi, anlaşılırdı, dost-düşman belliydi. Kim, kim aşırı belliydi.
Şimdi maalesef sahtelik diz boyu ve bu da hızla devam etmekte.
Peki partide neler mi oldu?
-Herkes birbirini tanıdığı için sanki bir ev oturmasında gibiydi çoğunluk.
-Burcu Esmersoy da, gerek Tolga Sezgin'in gerekse hepimizin hayatında olduğu için, nişanlısı Nazım Akmangil'i daha önce tanıştırmadığı kişilerle tek tek tanıştırdı. Şahsen ben pek sevdim. Damada tam not verdim söyleyeyim. Çok yakışmışlar. Yakında düğün var...
-Modacı Özgür Masur, sahne tasarımcısı Ceyda Balaban gibi isimler ile bol bol moda konuştuk.
-Şeyma Subaşı sanırım en yeni kişiydi aramızda. Ama o da yıllardır bu sektörde çoğunluk ile gayet samimi ilişkiler geliştirmiş. Herkes sarıp sarmaladı kendisini. Neon elbisesi ile dikkat çekmiyor değildi.
-Lucca'nın sahibi Cem Mirap, Bodrum'da Lucca Beach'i açacağı için heyecanlıydı. Bol bol fotoğrafları dostlarına gösterdi.
-Selhan Aloğlu yine partide en dikkat çeken genç bekarlardandı. Kendisini tanıdığımdan bu yana aynı. Hiç yaşlanmıyor. Selhan, "Bu işin sırrı ne erkeklere anlat" dedim. Selhan, "Az yemek, az içmek. Bol bol spor yapmak. Bıraktığında vücutta seni bırakıyor. Asla bırakmayacaksın" dedi. Yani doğru söze ne denir... İşin sırrı bu...
-Bence Güzide Duran, Gülcan Aslan gibi isimler de gecenin yıldızıydı.
-Davette herkes kışı nasıl geçirdiğini ve yaz programlarını anlattı. "Yazın bol bol görüşürüz" dedi.
Anladığım kadarıyla particanlar bu yazı çoğunluk Bodrum'da geçirecek. Ara ara Çeşme-Alaçatı'da görünecek gibiler ama çoğunluk Bozburun ve Bodrum... Şimdiden belli oldu.
Yıllar sonra Guzi
Ve Tolga Sezgin doğum gününde çoook uzun yıllardır görmediğim en sevdiğim Güzide Duran ile kavuştum..
Bir döneme damgasını vurmuş, ki şimdi bile sektörü sallayabilecek fiziğe sahip.
Öyle bir sarıldık ki, aileden birine sarılıyor gibi. Özlemişim bu gerçekliği...
İşte her zaman 90'lardan bahsediyoruz ya, 90'lardan tanıştığım, çalıştığım, vakit geçirdiğim insanların bir gerçekliği vardı ve hala da devam ediyor.
Bakın zaman zaman Güzide Duran'ın öyle haberleri yapıldı, öyle yazılar yazıldı ki!!!
Ama işin sırrı şuydu; herkes mesleğini yapıyor, herkes işini yapıyor.
Bizler bu doğrultuda yol aldık. O yüzden de zaman zaman tartışsak bile bu detay değişmiyor. Ki Güzide Duran'ın yeri çok ayrıdır. Mesleğe benim gibi o dönemlerden başlayan çok iyi anlayacaktır ne demek istediğimi.
Uzun süredir eşi ve çocukları ile Amerika-Miami'de yaşayan Güzide Duran şimdi de Roma'ya taşınıyormuş. Çocukların eğitimi için böyle bir tercih yapmışlar. Ama en azından daha yakınlaştı memlekete. Daha sık göreceğiz.