Kendi döneminin hep farklısı olduğunu gösteren Edis'i ilk kez Harbiye Açıkhava sahnesinde izledim. Malum, Harbiye Açıkhava sahnesi sanatçının er meydanıdır.


Herkes o sahneyi taşıyamaz. Hele son yıllarda torpille o sahneye çıkıp promosyon davetiye yöntemi ile dolduranlara şahit olduğumuz için daha da bir tavrım net.

Harbiye Açıkhava'da herkes sahneye çıkmamalı. O mekanın ruhu vardır. İzleyeni farklıdır. O sahneyi taşımak her sanatçının da harcı değildir. Bu bir bir daha iki. Kimse kusura bakmasın.

Türkiye değişmiş olsa da, artık eskisi gibi olmasa da orada bazı kurallar değişmez. Bana eski kafalı diyebilirsiniz ama inanın böyle.

Artı mesleğe yıllarını vermiş, sayısız yerli-yabancı sanatçının sahnesi izlemiş biri olarak benim bunu eleştirmeye de hakkım var ki, sadece Harbiye Açıkhava Sahnesi'nde değil Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Tarkan, Allah rahmet eylesin Kayahan gibi isimlerin sahnelerini izledim. Fakat Harbiye Açıkhava Sahnesi öyle hafife alınacak bir yer değil. Hiç de, abartmıyorum. Bilenler biler. O mekan bir sanatçının iyi çalışmasını gerektiren, önemli bir sınavdır.

Sahneye kaç kez çıktığınız önemli değil. Her seferinde daha iyisi olmak zorundasınız. İnanın bunu izleyici anlıyor. Ve size bir daha şans vermiyor. Yani evet yapabilirsiniz. Çıkabilirsiniz ama sahne sayınız çoğalmaz... Öyle azalarak yok olursunuz ki örnekleri var!!!

Edis altıncı kez Harbiye Açıkhava Sahnesi'ndeydi önceki gece ve sahneye çıktığı anda, daha ilk şarkısında, "Arıyorum" diye sahneye adım attığı anda, "Harbiye kalk kalk kalk kalk" diye seslendi.

Harbiye'yi dolduran yüzler, o komutu aldı ve anında ayaklandı.

Daha ilk şarkı ve o seyirciyi ayağa kaldırmak o havaya sokmak, o heyecanın içine çekmek ne demek biliyor musunuz?

"Ben seyircimi çok iyi tanıyorum, onlarla aramızda iyi bir bağ kurdum, bu sınavı çok önce verdim, kimse yıkamaz" demek.

Edis bunu başarmış öncelikle tebrik ederim.

Fakat; Harbiye Açıkhava Sahnesi'ni diğer sahnelere nazaran biraz daha sıcaklaştırabilir Edis.

Daha çok göz kontağı.

Arada küçük de olsa sohbet-muhabbet diye düşünürken Edis, "Konuşunca susmak bilmiyorum. O yüzden bugün konuşmama kararı aldım. Bol bol şarkı söyleyip, dans edelim. Ama sizi dinleyebilirim" dedi.

O cevabı da aldığıma göre konsere kendimi bıraktım.

-Edis sahneye ilk siyah kıyafeti ve göz kamaştıran parıl parıl parlayan takıları ile çıktı. Moda dergisinden fırlamış gibiydi.

-İkinci bölümde bembeyazdı. Fendi marka kıyafeti ile çok iyiydi.

-Gerek orkestra, gerek dansçılar da Edis ile bir bütündü ki, onlar da sanatçı kadar önemli. Bazı isimler kendini süslüyor, arka planı es geçiyor. Ki en büyük hata. Sahne bütündür.

Edis "Başımızı önümüze eğdirmediniz, bizi yalnız bırakmadınız" diyerek yeni albümüne 1,5 senedir çalıştığını ve bir seneye daha ihtiyacı olduğunu belirtti. Yani Edis'in yeni şarkıları için biraz daha bekleyeceğiz.

Konserin ilk bölümünün sonunda, sahneye koltuklar geldi ve biraz daha slow şarkılara ağırlık verdi Edis. Türkçe ve yabancı şarkıların geçişleri gayet başarılıydı.

Bu arada Edis'i uzun yıllar dansları için de çok didikledim. Sürekli, "Dans et, daha çok dans et. Daha gençsin daha iyi olabilirsin" dedim ki bunu da yapmış. Performansını çok sevdim.

Ama sahneyi biraz daha uzatabilir. Çok kısa tuttu. 11:30'da konseri bitirdi.

Protokol diye bir şey kalmadı ama biraz daha güçlendirebilir. Ki bu imkanı var Edis'in. Biraz daha ders çalışması gerek. Benden tavsiye...

Malum sosyal medya dünyasında yaşıyoruz. Edis de o dünyaya çok aşina. En ön sıra çoğunluk Infulencer ve sosyal medya aleminin tanıdığı isimlere ayrılmıştı.

Ki artık şaşırmamak lazım. Dünyada bile bunun örnekleri var. Ben şaşırmayı geçtim ama dengelemesi şart. Benden tavsiye.

Kısacası dans etmek, eğlenmek istiyorsanız Edis konseri kaçmaz. Hazır bu kadar daralmış, sıkılmış, bunalmışken, korona illetinden ve maskeden de kurtulmuşken yaz da kendini iyiden iyiye hissettirmişken atın kendinizi konserlere..

Bol bol bağıra çağıra dans edin.. Çok iyi geliyor.

Kim şık, kim rüküş

İstanbul'da bir gün içinde neredeyse beş, on etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Particanlar, davet kuşları bir oradan, bir oraya savruluyor ki, İstanbul trafiğinde ve taksisizlikte her yere ulaşabilmek bir mucize.

Her davette gördüğüm insanlara şok oluyorum.

Acaba kendilerini klonlandılar mı? Nasıl ulaşıyorlar, nasıl yetişiyorlar kendilerine pes diyor alkışlıyor ve Elle Style Awards gecesine ışınlanıyorum.

Tabii bedenim Edis konserinde gözlerim törende.

Kim şık, kim rüküş, kim ne giymiş, ne giymemiş didik didik inceliyorum.

Ama biraz dans ettiğim için gece konser sonrası baktım, taradım, inceledim.

Öncelikle gecenin ev sahibi rengi kesinlikle; fuşya rengiydi. Ki gecenin mimarlarından Melda Narmanlı Çimen dahil birçok kişi fuşya rengi ile salındı.

En başta Serenay Sarıkaya Valentino kıyafeti ile harikaydı. Kendisine bayıldım ki Bvlgari takıları ile göz doldurmuş. Serenay harbi ödül almaya gelen değil de, ev sahibi gibi ağırlığı vardı gecede. Hemen fark ediliyordu.

Pek güzeldi.

Onun dışında en çok Dilan Çiçek Deniz'i beğendim Sude Etuz kıyafeti ile su gibiydi. Dün düz saçları ve Önder Tiryaki makyajı ile benden tam alkış aldı. Hatta Cher'i görür gibi oldum bir anda.

Hazar Ergüçlü'nün de Salih Balta elbisesini beğendim. Saçı, makyajını da çok sevdim. Hatta kendini biraz topuklu ayakkabı ile daha da uzatabilirdi. O kıyafete giderdi sanki.

Pınar Deniz'i görünce "Neeeedeeen?" diye sayıkladım. Özgür Masur elbisesi çok güzel ama o gecenin kıyafeti değilmiş sanki. O kıyafeti düğünde gelinin ablası, annesi falan giyse tamam derdim. Ama Pınar'a olmamış. O gece için yanlış bir seçim ki Pınar Cannes'da rüzgar estirdikten sonra biraz sönüktü bu gecede. Oysa ki tam da ışıl ışıl parlaması gereken dönemde. Gözler onda, tam da herkes onu merak ediyor. Daha cesur olmalı Pınar.

Eda Ece'de fıstık yeşili Sudi Etuz kıyafeti ile Antep fıstığı gibiydi.

Gecenin Lady Gaga versiyonu Hande Erçel'i de beğenmedim. Lady Gaga'nın Gucci film galasında giydiği mor elbise sanki Hande'ye gitmemiş. Elbise, Lady Gaga'ya daha çok yakışmıştı. Hele galada öyle bir savurmuştu gibi o tülleri Gaga sarı saçlarıyla tamam demiştik. Ama Hande'yi söndürmüş benden söylemesi.

Gülşen de Sudi Etuz'dan giyinmiş. Artık Gülşen'in farklı tarzına ve renklerine alıştık. O yüzden şaşırtmıyor. Gülşen "Bu gece gökyüzü gibi hissediyorum kendimi" demiş ki öyle de gözüküyordu.

Beren ve Kenan çiftini çok beğendim gayet uyumlular da. Beren'in Özgür Masur kıyafeti çok yakışmış. Kenan Doğulu'nun hazırlanması çok uzun sürmüş Beren'den onu da öğrenmiş olduk.

Gecenin en beğendiğim isimlerinden biri de kesinlikle Ece Sükan oldu. Christopher Ekber kıyafetini çok sevdim. Şahaneydi...

Öyle aman aman "çok çirkin ne yapmış böyle kendine" dediğim kimse yok. Hiç kimse sanırım eleştiriyi göze alamamış. Aşırı dikkatli hazırlanmışlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR