Her bayramda genellikle bu başlığı atıyorum.

Çünkü aşırı çok seviyorum ve düşüncelerimde bir şeyler otomatikman devreye giriyor. Her bayrama bir hafta kala Barış Ağabeyimizin şarkısı “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar, giyelim en güzel giysileri, elimizde taze kır çiçekleri, üzmeyelim bugün annemizi” şarkısını söyleyip duruyorum.

Barış Manço’nun özellikle bizim döneme ne kadar etkisi olmuş meğer. Unutmak imkânsız. Hayatımızda daha çok Barış Manço’lar olsa keşke. Sevgiyi, enerjiyi, pozitif düşünmeyi aşılasa bizlere. Ki o dönem ünlü isimlerde hep bir enerji vardı. Hep bir güzellik vardı.

Hep bir pozitiflik vardı.

Z kuşağı dediğimiz meşhur kuşak bayramları sadece "Tatil" olarak yorumlasa da bizler için hala tazeliğini koruyor bayram neşesi.

Evet bizlere Barış Manço döneminin çocukları olarak, onun ekranlarda verdiği mesajlar, nesilden nesle günümüze uzandı demek isterdim fakat yeni dünya bunu da engelliyor maalesef.

Eskiden özellikle Şeker Bayramı'nda hiçbir yerlere gitmez İstanbul'da kalır babam bayram namazından geldiğinde o kahvaltıyı mutlaka ben hazırlardım. Ayrı evde yaşasam da buna hiçbir şey engel olmazdı.

Ama artık benim de böyle bir heyecanım kalmadı ve azalıyor maalesef. Çok üzülüyorum fakat hayat, dünya, yaşananlar yoruyor.


Sonra da, "Tamam yoruluyoruz tamam ekranlarda artık Barış Manço enerjisi eksik. Ama hala yine de bu heyecanı yaşamak, çocuklara yaşatmak, öğretmek, hissettirmek gerek" diye söylenmiyor değilim.

Çünkü günümüzde en büyük eksik sevgi, saygı ve sabır ne yazık ki!!!

Bu bayram hepsini diliyorum. İnşallah özlediğimiz bayramları anmayı bırakır, gelecekte özlemle beklediğimiz bayramlar yaşarız. Daha güzel, keyifli, tadından yenmeyen bayramlar yaşayalım.

Bugün herkes birbirine sarılsın, birbirini öpsün, kucaklasın. “Küsler barışsın” diyeceğim ama artık günümüzde bu da çok mümkün gözükmüyor. Çünkü günümüz insanının, egosu aman da aman. Maşallah şaha kalkmış durumda. Ne hatır tanıyor, ne kıymet biliyor. Ne de "Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır" diyor.

Ve artık kimse barışmaz. Öyle bir dönemden geçiyoruz, kimse birbirini kandırmasın. Ben de sizi kandırmayacağım. Ama en azından büyüklerinizin ellerinden, küçüklerinizin gözlerinden öpünüz efendim. İmkânınız varsa da mendil de veriniz, küçük de olsa harçlık. Hatta sevdiklerinize bayram hediyesi bile alınız. Bunlar yine de güzel şeyler. Siz bakmayın yapmayanlara.

Onlar varsın yapmasın.

Bizler sokakta oynayan çocuklardık

Mesela iPad gençliği mendilden bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum. Ama bizler mendil arasında harçlık alan, sokakta oynayan çocuklardık.

Büyüklerimiz kolalanmış, ütülenmiş mendil arasında harçlık verirlerdi. Tabii hemen sokaklara çıkıp oynadığımız için akşama kadar kirlenirdi mendillerimiz.

Düşünün bizler sokaklarda korkmadan, korkusuzca, özgür oynayan çocuklardık.

Şimdi ki, çocukları bırakın sokakta oynamasını camdan baktırmayacağız neredeyse. Zaten çoğu rezidansta yaşıyor.

E bi de Covid dönemi yaşadı bu bünye. Nasıl çocuklarımızı özgürce salalım. Gözümüzden sakınıyoruz.

Bizler çocukken bayramlarda;

-Kapı kapı dolaşır mendil toplardık.

-Sokakta deliler gibi oynar, çocukluğumuzun tadını çıkarırdık. İp atlardık, seksek oynardık.

-Sabah erkenden bayramlıklarımızı giyerdik.

-Geceden yatağımızın başına bayramlıklarımızı koyardık.

-Sabah erkenden sıraya girip bayram harçlığı alırdık.

-Gittiğimiz her evden şeker, çikolata toplar ve hepsini yerdik.

Bayramlaşmadan dönerken arabanın arka koltuğuna da uyurduk. Ben o uykuyu hâlâ bulamıyorum. Bulan varsa haber versin.

Ben detoks kampındayım ama siz yiyin, için, eğlenin, gülün, keyfini çıkartın

Avukat Altın Mimir'in "Hadi kızlar bayramda, detoksa gidelim" teklifi ile 4 kadın arkadaş Cumartesi günü Bodrum Le Meridien'e kapattık kendimizi. Dört gün detoks yapacağız. Hem vücudumuzu hem de ruhumuzu temizleyeceğiz. Bugün üçüncü gün. Daha Bodrum'u görmedim. Ki benim için Bodrum'a gelmek hem günü, hem geceyi yaşamak demektir. Az uyku, çok gezmek, eğlenmek demektir. Ama bu Bodrum gezisi farklı. Güzel gidiyor mu? Bana göre güzel. Zaten hayatım diyet. Pek zorlanmadım. Ki yemeklerde gayet başarılı. Şefler tablo gibi tabaklar hazırlıyor. Kalorisi az yemekleri öyle önümüze sunuyorlar ki, en azından, "Bu ne ya tatları yok, tuzları yok. çok sevimsizler" demiyorsunuz. Diyet yemeği gibi değiller. Gayet başarılı gidiyor. Hem detoks hem de kadın arkadaşlarla yapılan her program da bence çok güzel ve keyifli. Hele bir de kaprisi olmayan, nazı olmayan, kafa dengi kadın arkadaşlarsa süper oluyor. E bir de "Aman oram buram mı şöyle?", "Yok o mu oldu?", "Yok bu mu oldu?" demeden özgürce takılıyorsunuz. Daha önce de birlikte tatil yaptık. Çok keyif aldık. Ki bu ekipte; yok "Ben şimdi burada konuştum. bir başka yerde duyar mıyım?" sorunu da yok. Özgürce konuşuyor, dertleşiyor, sohbet ediyorsunuz. Daha ne olsun! Ve biz dört kadın detoksun üçüncü gününde Bodrum'da kapattık kendimizi. Ve bize iki gün daha gönlümüzce yeme-içme yasak. Ama siz keyfini çıkartın. Ailenizle, dostlarınızla, arkadaşlarınızla... Bol bol yemek yiyin, için, keyiflenin, gülün hatta kahkaha atın. Neşelenin. Bu kaos dolu dünyada takmayın kafanıza hiç kötü bir şey takmayın. Ki hayatta maalesef korkunç şeyler oluyor. Mesela bu küçük tatilde, küçük uykularla kestirin, orada, burada, şurada. Bol bol dans edin. Bırakın kendinizi. Zaten Perşembe'den sonra trafik, stres, ödemeler, zamlar, iş planları derken hepimiz kasılıyoruz. Bir de seçim, koalisyon kuruldu mu kurulmadı derken bir hayli yorgunuz. Bari bayramın tadını doyasıya çıkaralım öyle değil mi? Bugün ve bayram boyunca birçok sanatçı sahnede olacak. Tadını çıkarın... İyi bayramlar....

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR