Sosyal medyada bazı sevilmeyen hareketler var. Eğer bu hareketleri yaparsanız linç yemeyi göze alacaksınız demektir.

Bu hafta iki kişi linç severlerden nasibini aldı.

İlki Alişan'ın oğlunun masaj yaptırırken bir fotoğrafını paylaşması oldu.

Ben fotoğrafı görür görmez "Ammmmmaaaannn" dedim. Tam da "Linç severlerin sevmediği bir fotoğraf. Yandı Alişan" dememe kalmadan başladılar.

Vay sen misin böyle bir fotoğraf paylaşan Alişan. Sen ne yaptın!

Üstelik Alişan, fotoğrafın altına da, "Survivor izlerken masaj yaptırmadan duramaz" diye de bir not düşmesin. "Allah Allah yandı Alişan" dedim. Ki böyle bir paylaşıma linç severlerin ağızlarının suyu akar.

Ki nitekim beklenen oldu.

Linç kültürü hızla harekete geçti; "Gördün mü Alişan ne yapmış" diye ağzını doldura doldura linç severleri harekete geçirdi. İster zengin olsun ister fakir. İster kültürlü, ister kültürsüz. İster eğitimli, ister eğitimsiz. Fark etmiyor.

Linç severse geri durmuyor.

Kendisi çocuğuna evde gerçekten masaj yaptırsa önemli değil. Ama Alişan bunu çekip paylaşıyorsa onun için büyük bir sorun. Çünkü kendisi cesaret edip paylaşamıyor. O yüzden de, içten içe fesatlanıyor. Bazıları klasik, "Millet aç aç!" kültürüne sığınıyor. Ki en kolay milleti galeyana getirme taktiği.

Alişan, "Çocuk işte ısrar etti" tadında bir paylaşım yaptı. Ki ne olabilir Allah aşkına. Çocuğu masaj yaptırmadı belli. O anlık, espri amaçla yapılan bir durum.

Yani bunun aksini düşünmüyorum. Ama Alişan açıklama yapmak zorunda kaldı. Kaldı ki linç yeneceği belli. Madem böyle bir paylaşım yapıyorsunuz bence hiç ses çıkartmayın daha iyi. Ya da paylaşım yapıp, insanların linç ayarı ile oynamayın derim naçizane.

Linç severlerin en sevdiği paylaşım da Demet Özdemir'den geldi.

Çünkü Demet Özdemir, Ramazan ayında yemek fotoğrafı paylaştı. Aman da aman. Nasıl yaparsın Demeeeet!

İnsanımızın en tahammül edemediği şey. Tabii herkesin değil. Bazılarının. Vay sen misin Ramazan ayında yemek fotoğrafı paylaşan. Bazıları var ki, ben buna birebir bir şahidim; yemek yerken, "Gördün mü yemek fotoğrafı paylaşmış ahlaksız" diye eleştirir. Demet için değil ama geçmiş zamanda bunun örnekleri var. Ben de orada birebir yaşamıştım bu durum.

Aklım asla almıyor.

Sen paylaşma kardeşim. Sen paylaşma. Başkası yapıyorsa sana ne! Kime ne! Ona ne!

Ama bizim insanımız başka insanın günahı, sevabı ile ilgilendiği için dert ediyor ne yapsın.

Neyse Ramazan ayında yemek fotoğrafı paylaşıyorsa gelen linçe de "Eyvallah" demen lazım. Yoksa haklı çıkamazsınız benden söylemesi. Linç severler bayılıyor bu duruma. Haberiniz olsun.

Kimse maske takmıyor

Pazertesi günü Fransa'nın Nice şehrine geldim ve beş gündür de buradayım. Bugün de memleketime dönüyorum kısmetse. Korona, maske, PCR testi, tedbirler, restoranlar kıvamından haberler vereyim. Buralarda korona falan kalmamış. Hatta bizim ülkemizde İstanbul Havaalanı'nda maske bile takmadım. Kimse de uyarmadı. Sadece uçağın içinde maske taktık. Sonrasında uçaktan iner inmez çıkarttı. Ne Nice Havaalanı'nda ne de şehrin içinde bir kişi bile "Maskenizi takın" demedi. Aşılarımızı sormadı. Hatta kimse bu konudan bahsetmedi bile. Yani diyeceğim odur ki, Mayıs itibariyle koronavirüsten ne konuşma, ne de eser kalacak gibi. Hatta tamamen veda edeceğiz gibi gözüküyor. Çok şükür. Instagram da bazı magazin siteleri Magazin dünyasının son yıllarda yön değiştirdiğini uzun zamandır yazıyoruz. Bahsediyoruz, sık sık dile getiriyoruz. Kendi mesleğim adına üzüldüğümü de anlatıyordum. Ama nafile. Düzelmiyor, düzelmeyecek. Düzelecek gibi de gözükmüyor. Hele Instagram'da bazı magazin hesapları var korkunç. Keşfet bölümünde önüme düşürüyor bazı yapılan magazin haberlerine inanamıyorum. Ki bunlara inanan insanlar var. En fenası da bu. Hatta bazı meslektaşlarım bile inanıp köşelerine taşıyor ki, bu da vahim bi durum. Aman dikkat. Siz yapmayın bari. Tecrübeli olan sizsiniz. Araştırmak gerek. Yoksa onlardan hiç farkınız kalmayacak. Gerçekten dikkat etmek gerek.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR