Bazı insanların tarzları, duruşları vardır. Ne olursa olsun o tarzlarından ödün vermez, çizgilerinden çıkmaz hatta karşısındaki kişinin ayarına inmezler.
Kısacası duruşlarını bozmadan hayatlarını sürdürüp giderler.
Başına ne gelirse gelsin, karşısındaki nasıl bir terbiyesizlik yaparsa yapsın o susar. Hiçbir şey söylemez açıklama yapmaz. Sessiz kalır!
Hatta, "O yapmaz", "Asla böyle bir yanıt vermez", "Yine de kibarlığını bozmaz", "Karşısındaki konuşur ama o asla konuşmaz", "Uzaklaşır" dersin. O derece eminsindir.
Fakat insanı öyle bir ayarından, çizgisinden çıkartıyorlar ki, hiç beklemediğin kişiler hiç beklenmedik açıklamalar yapar oldu.
İşte Elçin Sangu da beni böyle şaşırttı İbrahim Selim'in programına yaptığı açıklamalarla.
İbrahim Selim, "Yolda yürürken karşıma çıksa yönümü değiştiririm dediğin ünlü var mı?" Sorusuna, "Sokakta görsem yolumu değiştireceğim çok insan var. 'Allah belasını versin, sektörden silinir inşallah. Bu niye böyle paralar kazanıyor' dediğim ünlüler de var" demiş.
Açıklamayı okudum.
Döndüm döndüm bir iki kere okudum. Ve ne yalan söyleyeyim çok şaşırdım.
Elçin Sangu'ya bu açıklamayı yaptıran hayat bizlere neler yapmaz. Çünkü Elçin'in hiç konuşmayan, açıklama yapmayan bir tarzı ve duruşu var.
Böyle düşündükten sonra kendime kızıp, "Acaba insanları tanıyamıyor muyum? Elçin'in hiç böyle bir tarzı yok ne tuhaf" dedim. Yani "Aslında Elçin'in karakteri böyle de ben göremedim" diye düşündüm. Sonra da, "Kızı delirtmişler kız ne yapsın. Demek artık kendini tutamadı Allah ne verdiyse söyledi" dedim.
Yani öyle kusura bakmayın. Özellikle yaşadığımız şu dönemde, insanların yaptıkları karşısında şok geçirdiğim şu günlerde haksız sayılmaz. Belki de az bile konuşmuş.
Yaşadıklarını bilmiyorum ki. Belki sayısız kere haksızlığa uğradı.
Şu ara yaşadığım duyguyla ilgili o kadar iyi anlıyorum ki, kendisini. Haksızlığa uğramak. Senin yapmadığın bir olayla yargılanmak, hak etmeyen kişilerin sana haklarıymış gibi davranışları. Korkunç gerçekten. İnsan şirazesinden çıkmamak için kendini zor tutuyor.
Neyse o yüzden de ne çizgi, ne duruş, ne tarz hiç birinin önüme yok. Elçin'in gerçekten aşırı canını acıtmış birileri o da canına tak etmiş. Keşke isimlerini de verseydi de. Tam olsaydı.
Edepsizlerin ne yaptığını öğrenirdik.
Yazık sana kocan seni kıskanmıyor
Malumunuz gündemimizde Hamdi Alkan'ın oyuncu eşi Selen Görgüzel'in tiyatro sahnesinde öpüşme olayı var.
Millet bununla yatıp, bununla kalkıyor.
Kadın oyuncu.
Kocası oyuncu ve üstüne üstlük yönetmen.
Tiyatro oyununda, kocası da onu izliyormuş. Rol arkadaşı, yani öpüştüğü oyuncu da evliymiş. Ve onun da karısı izliyormuş. Onlarda eşlerinin önünde öpüşmüşler. Ve "Nasıl olur da öpüşürlermiş."
Vah ki ne vah.
Millet bu konuyla yatıyor, bu konuyla kalkıyor. Başka mevzu kalmadı. Hatta, "Nasıl oluyormuş böyle. Olur muymuş?" falan.
En fenası kadınlar. Susmuyor. Acımasızca yazıyor, twit atıyor, paylaşım yapıyorlar. Yine kadın, kadının kahramanı. Vah be alkışlıyorum sizi. Yazık.
Hele bir kadın, "Ah zavallı seni kocan hiç kıskanmıyor. Yazık sana!" diye twit atmış Selen'e.
Güler misin ağlar mısın?
Ne diyeceksin böylelerine. Kıskanmayı "Sevme" belirtisi olarak gören zavallıcıklara ne yanıt versen boş. O yüzden de "Boş yapma" deyip devam edeceksin bildiğin yoldan.
Yoksa bu zihniyet engeller bir adım yol alamazsın. O zihniyetin içinde boğulur saydığın yerde sayar durursunuz. Bu zihniyet kendi olduğu yerde sayıyor, senin de saymanı ve yok olmanı istiyor.
O yüzden de boş işlerle uğraşmayın hanımlar-beyler. Kendi işinize bakın!!!
Oh be Hande içim açıldı, kulağımın pası silindi
Hande Yener'i uzun zamandır izlemiyordum. Nasıl özlemişim. Nasıl özlemiş. Doyamadım, doyamadım.
Kırmızılar içinde Ajda Pekkan'ın "Düşünme Hiç" şarkısıyla çıktı sahneye. Sonra kendi şarkıları ile devam etti. Çubuklu'daki 216 Sahne'de programında "Sana kırmızı çok yakışıyor" da dedi. "Yalanın Batsın" da. "Acele Etme"ye de girdi, "Acı Veriyor"a da. Hiç bitmesin isterdim. O söyledi biz doyamadık. O nasıl ses. O nasıl yorum. Sanki canlı konser değil, albüm kaydı. Kulağımızın pası silindi. Bakın biz Hande Yener ile çok birbirimize girdik. Eleştirdim, Hande bana kızdı küstü. Hatta yıllarca konuşmadığımız zamanlar oldu. Çoğu zaman bana söylemedik söz de bırakmadı. Ben küsmedim, kızmadım onu izlemeye devam ettim. Ve her zaman da sesine, yorumuna, sahnesine bir laf etmedim. Sadece tarz değiştirdiği zaman, "Yapma be Hande. Sen bunları yapıyorsun, sektörde saçma sapan insanlar zirveye çıkıyor" dedim. Hatta sahne kıyafetleri için, "Hande bunlara gerek yok. Sen kapı gıcırtısında şarkı söylersin. Sadece kendin gibi çık şarkı söyle zaten doyamayız sana" dedim. Aslında kötü hiçbir eleştirim yoktu sesine, yorumuna. Ama o anlamadı. Beni birilerinin doldurduğuna inandı. Fakat ben bugün yine aynı savunmamı yapıyorum. Bugün sektörde bazı isimler bir yerdeyse Hande Yener'in bir dönem tarz değiştirmesinden kaynaklı. Eğer o tarz değiştirmese şu an bazı isimlerin esamesi okunmazdı. O kadar iyi Hande. En iyi şarkıları o yapıyor, en iyileri o söylüyordu bir dönem. Zirvenin zirvesindeydi. Fakat yaptı elbet. Kendini denedi. Tarzını değiştirdi. Birçok farklı insanla çalıştı. Ve o tarzlarda da en iyisini yaptı. Bunu her zaman yazdım. Her zaman belirttim. Ama geçti. Ha yarın yine bambaşka bir tarz değişikliğine de gidebilir. Ona da amenna. Ama şöyle bir gerçek var ki, kadın söylüyor kardeşim. Kadın okuyor. O kadar temiz, mis gibi okuyor ki, doyamıyorsun. Önceki gece de bunu bir kez daha gördüm. Deneyimlendim. Hande geçmişe ışınlanmış gibi adeta. Her türlü eleştiriye, yoruma da açık. Hatta sahneden de önceki gece, "Çok yanlış anladığım zamanlar oldu. Çok kahrımı çektiniz. Hakkınızı helal edin Esin" dedi. Sonuç olarak bu iş karşılıklı bir alışveriş. Ünlü isim sahneye çıkar, bizler de haberimizi yaparız. Mevzu bu!! Karşılıklı haklar vardır elbet. O yüzdendir ki, Handeciğim sen iyi ol. Sağlıklı ol ve hep şarkı söyle. Her zaman şarkı söyle. Çünkü bizlere hiçbir zaman unutamayacağımız, yıllar geçse de eskimeyecek harika şarkılar armağan ettin. Etmeye de devam ediyorsun. İyi ki, seni izlemeye gelmişim. Daha çok sahneye çık. Daha çok program yap. Daha çok izleyelim.