Covid 19 illeti yüzünden 15 Mart’tan bu yana evlerdeyiz.


Nisan-Mayıs sokağa çıkma yasaklarıyla daha çok evlere kapandık ve sevdiklerimizden uzakta kaldık.


Anamıza, babamıza sarılamadık, öpemedik.


Mümkün olduğu kadar temastan kaçındık.


Temizliğimize önem verdik.


Neden salgının daha fazla yayılmasını engellemek için.


Ve bu zaman zarfında her gün bütün kanallarda memleketin profesörleri çıkıp “Temiz olun”, “Dikkat edin”, “Elinizi yıkayın”, “Mesafeyi koruyun”, “Aman temas etmeyin”, “Kendi hijyeninize çok önem verin" diye bıkmadan usanmadan anlattı.


Ve bunu da bizim dilimizde yaptılar. Yani ne İngilizce, ne Arapça, ne Fransızca, ne İtalyanca.


Türkçe anlattılar.


Fakat bazıları anlamamakta diretiyor.


Ya da kafaları basmıyor.



Perşembe-Cuma günü sokakta gördüğüm manzaralardan bazıları şöyleydi.



-Trafikte su satan kişiler var. Cuma trafikte bir kaç kişinin hiç umursamadan yere tükürdüğüne şahit oldum. Üstelik ne maskeleri vardı, ne de eldivenleri. Su satıyorlar düşünebiliyor musunuz? Gel de bu adamdan su al. Kendisine korona falan hiç uğramamış.



-Maske takmayan, üstelik burunlarını karıştıran kişiler gördüm. Ellerini silmediler. Burunlarını karıştırıp üstlerine sürdüler. Gün içinde kime temas ettiği, kimse dokunduğu, nereye dokunduğu belli değil.



-Bazı arabalarda beş kişi gördüm. Camlar kapalı arabanın içinde nasıl nefes alıyorlar hiç anlamadım.



-Sokaklar kalabalıktı. Malum dört günlük karantina sonrası herkes kendini sokağa atmış. Ama maske takma oranı çok azdı. Ve bazıları umursamadan yere çöp atıyordu. Arnavutköy-Bebek hattına gittiğinizde denizin de ne kadar kirli olduğunu göreceksiniz. Yani umursamazlık, aymazlık bazılarında hızla devam ediyor. İki ay eve kapanmak, insanların hastalanması ve ölmesi bazılarını asla etkilememiş.



-Cuma günü Maçka Parkı cıvıl cıvıldı. Evet gençler çoğunluktaydı. Hepsi de çok şekerdi. Ancak malum kanları kaynıyor. Çoğu maske takmadığı gibi birbirlerine çok temas ediyordu. Hatta bazıları “Ben gencim bana korona ne yapabilir” diyordu. Hatırlasanıza kendi gençliğinizi. Dünya sizin gibi hissederdiniz. O durumdalar ama biraz daha bilinç lütfen.



-Tanıdığım birçok kişi tatile gitmeye hazırlanıyor. Hatta geçtiğimiz yazdan daha hızlı bir yaz yaşayacaklarının sinyallerini veriyorlar. Hadi bakalım. Ben de meraktayım.



-Cuma günü Nişantaşı’nda birçok mağazanın önünde sıra vardı. Ama sırada duranlar asla mesafe kuralına uymuyordu. Tip dibe duruyorlar. Teşvikiye PTT’nin önündeki sırada da kimse bu mesafeye uymayıp çok yakın duruyorlardı. Yani bazıları bu bilinçsizliği semtlere göre eleştiriyor ya. Hiç eleştirmeyin. Nişantaşı’nın da hiç bir farkı yok inanın duyarsızlık konusunda.



En nefret ettiğim beş insan türü




-Siyasi insanlara yapılan zulum.


-Dil, din, ırk ayrımı yapanlar.


-Bir başkasının hayatına saygı göstermeyenler.


-Bir canlıya eziyet edenler.


-Kadını kendi malı gibi görenler.



Buse bazılarına ilham veriyor.




İki çocuk dünyaya getirdikten sonra hızla diyete başladı Buse Terim.


Ve şu anda da harika bir noktaya geldi.


Fıstık gibi oldu.


Öncesi, sonrası diye de paylaşıyor bazılarına ilham olmak için. Görüyorum, hızla başladı çoğu insana diyete.


Sağlıklı olmak, sağlıklı görünmek için bu tarz ilhamlar güzel. Devam Buse devam.


Paylaşımlara devam.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR